“Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”

Bu şekilde başlamıştır Leo Tolstoy ünlü romanına ve bu roman, 1915’den beri yapımcılara konu olmuştur. En son 1997’de Sophie Marceau ve Sean Bean’in oynadığı bu film, şimdi tekrar beyazperdeye dönüyor ve bu sefer Keira Knightley ve Jude Law başrolde!

Film çekilmeden önce birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Başta, Anna Karenina’nın aşığı Kont Vronsky’yi Robert Pattinson canlandıracağı düşünüldü; fakat rolü Aaron Taylor- Johnson kaptı. Aaron Taylor-Johnson’ı bilmiyorum ama oyunculukta kendini kanıtlayan Robert Pattinson bu role daha çok yakışırdı. Yıllardır yakışıklı aktör olarak bildiğimiz Jude Law ise Anna Karenina’nın yaşlı kocası Alexei Karenina rolünde olması beni şaşırttı ama Jude Law’ın da geçkin yaşını düşünürsek; bence bu role oturmuş. Yönetmenlik koltuğuna ise Aşk ve Gurur’dan tanıdığımız Joe Wright oturuyor.

Yıllardır yapımcılar neden hep bu filmi çekmek isterler bilmiyorum ama bu filmlerde nedense Anna Karenina’nın trajik hayat hikâyesine odaklanmışlardır. Oysaki romanında Anna Karenina’nın yanında yaşamı sorgulayan Konstantin Dimitriyeviç Levin karakteri de göze çarpar. Romanda, bu karakter önemlidir çünkü bütün olay örgüsü bu karakterin dilindendir ve Leo Tolstoy bu karakteri yazarken aslında kendini yazmıştır. Yapımcılar hep Anna Karenina’nın trajik aşk hikâyesine odaklanırken; Leo Tolstoy, 1870’lerin Çarlık Rusyası’nda, kadınların durumu ve eğitim sorununa kadar birçok konuyu ele almıştır romanında.

Ben Vivien Leigh’ın oynamış olduğu 1948 yapımı filmden tutun, 1967 yapımı olan ve Sovyet Rusyasında çekilen bütün Anna Karenina filmlerini izledim. Fakat benim karakter imajlarına en çok oturttuğum film 1997’de çekilmiş olan ve başrollerini Sean Bean ve Sophie Marceau’nun paylaşmış olduğu yapımdır. Umarım, bu filmde bana aynı keyfi yaşatır.

Fragmanı izlemek isteyenler için;

http://www.youtube.com/watch?v=rPGLRO3fZnQ

Leave a Reply