Yönetmen Ridley Scoot’un en son çıkan filmi Napolyon, geçen Cuma vizyona girdi. Ben de fragmanından çok etkilenen ve yönetmenin aralarında Blade Runner, Gladiator ve The Martian gibi filmlerin olduğu geçmişinin de vermiş olduğu güvenle bu filme gitmek için can atanlardandım. Fragmanına bakarak filmin Napolyon’un askeri dehasına daha fazla odaklanacağını düşünmeme rağmen izlediğim anda çok büyük bir yanılgıya düşmüş olduğumu anladım.
Eser Napolyon’un askeri dehasını gösteren birkaç muharebeye içerisinde yer vermişse de, geri kalan kısımlarda tamamen Josephine ile olan özel bağına vurgu yapıyor. İlk başta koca İngiliz Donanması’nı özel bilgi ve becerilerini kullanarak mağlup eden Napolyon sonrasında Josephine ile tanışmasıyla kendisine yeni bir yaşam amacı belirlemiş gibi oluyor. Josephine giyotine giden bir subayın iki çocuklu dul karısı olarak çıkıyor karşısına. Filmde bu ayrıntı verilmemiş fakat Napolyon o sırada Nisan 1975’te nişanlandığı Marsilya’nın zengin bir tüccar ailesinin kızı olan Désirée Eugénie Clary ile halihazırda nişanlıdır. Fakat Josephine’e aşık olduktan sonra nişanlısını terk eder ve 9 Mart 1976’da Josephine ile evlenir.
Josephine ve Napolyon aşkı içerisinde tarihin en büyük tutkularını ve ihanetlerini barındırır. Bu yıllar boyu süren aşk, mektuplarla da günümüze kadar ulaşmıştır. Sanıyorum ki yönetmenin de çok etkilendiği bir konu olsa gerek ki aşk teması film boyunca önde tutulmuştu. Napolyon’un savaş esnasında aldatıldığını öğrendiğinde evine dönüşü, Josephine’e onsuz bir hiç olduğu ve ona ihtiyacı olduğu gerçeğini defalarca tekrarlattığı sahne önceliklerinin değiştiğini apaçık göstermektedir. Josephine zekası ve onuruyla hafife alınamayacak bir kadın olduğu için bunları tekrarlamakla yetinmez ve aynı şeyi Napolyon’a da hatırlatır. Sonraki sahnelerde de gözlemlenebileceği üzere Napolyon büyük zaferlerinin ve yenilgilerinin eşiğindeyken hep bu sözleri tekrarlar içinden. “Ben sensiz bir hiçim Josephine.” diye yazar mektuplarında ve tekrarlar defalarca içinden.
Harika oyunculuğun ve çekilen sahnelerin kalitesinin yanı sıra yer verilmesini beklediğim spesifik sahnelerden örnekler vermek istiyorum. Öncelikle Napolyon’un çok heyecanlı olduğu anlarında şarkı söylemesi detayına film boyunca rastlamadım. Buna ek olarak kendisinin koymuş olduğu özel kanunları ve bilime verdiği önemi Mısır’a onlarca bilim insanını götürerek göstermesini filmde vurgulu bir şekilde görmek isterdim. Josephine ile olan bağı ise filmin neredeyse ana konusu haline gelmişti. Napolyon her ne kadar “Güçlü insan, duygular ve zihin arasındaki iletişimi istediği zaman kesebilen kişidir.” demiş olsa da filmde bu yetisini sınırlı olarak kullanabildiği ve Josephine’in Avrupa’ya hükmeden imparator üzerinde inkâr edilemeyecek bir hakimiyete sahip olduğu gösteriliyor. Napolyon’un ölüm döşeğindeki son sözcükleri ise oldukça manidar: Fransa, ordu ve Josephine…
KAYNAKÇA
https://artsandculture.google.com/entity/napolyon-bonapart/m0j5b8?hl=tr