Son yedi yıldır hem Türkiye’de hem batılı ülkelerde Sosyal İletişim Ağları olan Facebook, Twitter, Youtube ve İnstagram yoğun bir şekilde kullanıldığını görmekteyiz. Gezi Parkı olayları ile birlikte Sosyal Medyanın değeri fazlasıyla hissedildi ve etkinliğini devam ettiriyor. Örneğin, Türkiye’de ilk Gezi Parkı olayları başladığında hiçbir medya organı Gezi protestolarına yer vermezken, sosyal medya Gezi parkı olaylarına yer vermişti. Son bir aydır İnternette getirilen kısıtlamalar ve sansür Türkiye’nin gündemini meşgul etmektedir. Tüm itirazlara ve yapılan protestolara rağmen internet yasası yapılan küçük değişikliklerle yasallaştı.
İnternet yasasının yasalaşmasının hemen ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları Sosyal Medya’ya sızdırılmıştır. 17 Aralık operasyonunun ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve çevresine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarını yayınlayan Haramzadelerin Youtube hesaplarının askıya alındığı iddia edilmiştir. Askıya alınmasının sebebi olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve çevresine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının öncesinde çalan müziklerle ilgili telif haklarının ihlal edildiği gerekçesi gösterilmiştir.
Öte Yandan, 30 Mart Belediye Seçimlerine haftalar kala Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 6 Mart 2014 Perşembe günü ATV-A haber ortak canlı yayınına katılmıştır. Bu canlı yayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Mart yerel seçimlerinden sonra sosyal iletişim ağları olan Facebook ve Youtube kapatabiliriz açıklamasını yapmış; bu açıklamaya sosyal medyadan tepkiler gecikmeden gelmiştir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıklamasında şunları söylemişti; “Getirdiğimiz internet yasasına malum çevreler hemen itiraz etti. Yapabileceğimiz kadarını yaptık. O alanda da 30 Mart’tan sonra atacağımız yeni adımlar var. Bazıları Youtube ve Facebook’la ilgili bazı şeyler söylüyor. O konuda kararlılığımız var. Bu milleti Youtube’a Facebook’a yediremeyiz. Atılması gereken adım neyse biz bu adımı en kesin hatlarla atacağız. Kapatılmaları da dahil.” Sosyal İletişim ağları olan Facebook, twitter Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle sosyal iletişim ağları olan Facebook ve Twitter’i Türkiye’de gençler en çok kullandığını düşünecek olursak, kapatılmaları halinde tepki en çok gençlerden gelecektir.
Sosyal İletişim Ağları Facebook ve Twitter’ı tamamen kapatılmasına karşıyım çünkü ülkemizde gazeteciler özgürce fikirlerini beyan edemiyorlar ya da oto sansür uygulamak zorunda kalıyorlar. Buna ilaveten, Türkiye’de gençler sosyal medya aracılığıyla fikirlerini, düşüncelerini özgürce ifade edebilmektedir. Eğer şu an iktidarda olan hükümet sosyal medyanın kapısına kilit vuracak olursa internette gençlerin özgürce fikirlerini beyan edebilecekleri bir mecra kalmaz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Facebook ve Youtube u kapatabiliriz açıklamalarına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şöyle yanıt verdi;” İnternet yasasını biliyorsunuz. Sıkıntılı durumlar vardı. Noksanlıkları düzelttiler. Youtube gibi facebook gibi platformlar dünyanın her tarafında geçerli olan şeyler ve bunların kapatılması diye bir şey söz konusu olmaz. Yalnız bu platformlarda herhangi bir şekilde suç işlenirse birisine hakaret veya birisinin özel hayatına saldırı söz konusu olursa mahkeme kararıyla da bunlar kapatılır. Gerçek ortamda suç neyse sanal ortamda suç aynıdır, takibi yapılır. Biz her zaman özgürlüğün genişletilmesiyle ilgili gurur duyuyoruz. “ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu konudaki açıklamasını son derece mantıklı ve doğru bulmaktayım. Eğer Sosyal Medyada bir kişiye veya kuruma hareket, küfür edilirse, sosyal iletişim ağları olan Facebook, Twitter, vb mahkeme kararıyla erişiminin engellemesine karşı değilim. Son olarak, umarım 30 Mart yerel seçimler sonrası sosyal iletişim ağları facebook, youtube kapatma girişimleri sonuçsuz kalır.
Yazan: Alkım Onar