Kelime Yasağından RTÜK’e: Sansürün Değişmeyen Yüzü

Bilindiği üzere, 19 Mart 2025 tarihinde İBB başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun göz altına alınmasından sonra ülke genelinde bu duruma tepki göstermek üzere halk sokaklara inmişti.

Halk, anayasanın kendilerine verdiği protesto hakkını kullanırken RTÜK, bazı haber kanallarına ceza üstüne ceza yağdırmıştı. Bu uygulamanın yaşanmasının akabinde bazı kesimler, medya üzerinde karartma yapılmak istendiğine dair söylemlerde bulunmuştu. Medyaya sansür diğer bir ismiyle karartma konusunda son yılların tartışmalı tarihî figürü II. Abdülhamid’in yaptığı uygulamalarla bugün yaşananları kıyaslamak, ülkemizde medya özgürlüğünün 150 yıllık süre zarfında nasıl bir gelişme kat ettiğini gözler önüne serecektir. 

Osmanlı’da Basının İlk Adımları

Osmanlı Devleti’nin 1600’lerden beri Avrupa’nın gerisinde kalmaya başlaması sonucu 1839’da Tanzimat Fermanı ilan edilmiştir. Bu ferman, ilk anayasal belge olarak değerlendirilebilecek olup; Osmanlı’da yaşayan gayrimüslim halka birtakım haklar vererek onların devlete bağlı kalmasını amaçlamanın yanı sıra ülkeyi yoğun bir reform sürecine sokuyordu. Gülhane Parkı’nda ilan edilen ve Gülhane-i Hattı Hümayun olarak da bilinen bu ferman, Tanzimat Dönemi’nin de başlangıcıdır. Tanzimat Dönemi’nde yapılan yeniliklerden biri de basın alanındadır. Bu kapsamda Osmanlı’nın ilk resmî gazetesi olan Takvim-i Vekayi 1831 yılında yayın hayatına başladı.

17 Mayıs 1831 tarihli Takvim-i Vekayi gazetesi

Amacı yapılan reformları halka duyurmaktı. Başlangıçta yalnızca Osmanlı Türkçesi ile basılan gazete, sonraları ülkedeki etnik çeşitlilik göz önüne alınarak Arapça, Farsça, Fransızca, Rumca, Ermenice ve Bulgarca dillerinde de basılmaya başlandı. Bu resmî gazete, 1922’de TBMM’nin İstanbul Hükümeti’ne resmen son vermesi ile kapatıldı.

Tanzimat Dönemi’nin ikinci gazetesi olan Ceride-i Havadis’tir. Bu gazete, Morning Herald gazetesinin İstanbul muhabiri olan William Churchill tarafından ilginç bir olay sonrası açılmıştır. Churchill 1836’da Kadıköy’de avlanmaya çıkmıştır. Yanlışlıkla bir çocuğu yaralaması sonucu tutuklanır. İngiliz büyükelçiliği, Churchill’in İngiliz olması ve İngiltere’nin Osmanlı’da kapitülasyonlara sahip olması sebebiyle devreye girerek Churchill’in serbest kalmasını sağlar. Ardından, Osmanlı Devleti kendisine pırlantalı bir nişan ve gazete açma izni verir.

Churchill, ilk etapta gazete çıkarma izni için acele etmemiştir. Hariciye Nazırlığından gitmesine sebebiyet verdiği Akif Paşa Dâhiliye Bakanlığına getirilmişti. Churchill bu sebeple gazete çıkarma imtiyazını kullanmaya cesaret edememiştir. Akif Paşa’nın gözden düşmesiyle gerekli izni alarak Bahçekapı’da Hamidiye türbesi karşısındaki handa matbaayı kurmuş ve 31 Temmuz 1840 tarihinde gazeteyi yayımlamıştır. Takvim-i Vekayi’nin çıkarılamadığı zamanlarda Ceride-i Havadis gazetesi kullanılmış ve bu onu yarı resmî gazete konumuna getirmişti. Bu gazete yayın hayatına 1864’te son vermiştir.

               Takvim-i Vekayi’nin resmi, Ceride-i Havadis’in yarı resmî gazete olmasından dolayı yönetim eleştirileri gibi hususlarda eksiklik olduğunu iddia eden Âgâh Efendi, 1860 yılında Tercümân-ı Ahvâl gazetesini çıkardı. Bu gazete tamamen özel sermaye ile bir Türk tarafından kurulması açısından önem arz etmektedir. Edebiyatımızda önemli bir yer tutan Şinasi, bu gazetenin kimliğini belirleyen kişi olarak kabul edilmektedir.

Öyle ki, gazetenin yayın politikasını belirleyen Mukaddime, Şinâsi tarafından kaleme alınmıştır. Mukaddime’de halkı bilgilendirmek amacıyla herkesin anlayabileceği bir şekilde iç ve dış haberlerle beraber bilgilendirici yazılara yer verileceği bildirilmiştir. Tercümân-ı Ahvâl ‘de kişilerin düşünce ve fikir hürriyetinin önemi vurgulanmıştır.

Bu noktada, Mukaddime‘nin sonunda yer alan “Değil mi Tanrı’nın ihsanı akl ü kalb ü lisan / Bu lutfu etmelidir fikr ü şükr ü zikr insan” sözü kıymetlidir. Ancak zaman için yayın hayatına başlayan başka gazetelerin de olması, bu gazetenin tirajını düşürmüş ve gazete, ilk basımından 6 yıl sonra, 1866’da kapanmıştır.

II. Abdülhamid Dönemi’nde Medya Sansürü 

              Osmanlı’da basın Tanzimat ile beraber gelişmeye başlasa da II. Abdülhamid Dönemi bu gelişmenin tersine döndüğü bir dönem olarak değerlendirilebilir. Bilindiği üzere, II. Abdülhamid tarihimizin ilk anayasasını yürürlüğe koyan padişahtır. Kendisi her ne kadar bunu samimi bir şekilde istiyor olmasa da anayasayı ilan edeceğine dair bir uzlaşma yapılması sonucu tahta çıktığı için anayasayı ilan etmek zorunda kaldı denebilir. 1876’da yürürlüğe giren bu anayasadan yaklaşık 1 yıl sonra 77-78 Osmanlı-Rus Savaşı patlak verdi. Bu savaşın meclis yüzünden çıktığını düşünen padişah, savaşı bahane ederek 1878 yılında meclisi süresiz şekilde tatil etmiştir. Sonrasında ise padişah ülkeyi giderek daha otoriter bir şekilde yönetmeye başladı. Bu dönemde Abdülhamid, kendisine tehdit olabilecek hemen hemen her şeyi engellemeye çalışmıştır.

Basının durumunu gösteren bir karikatür

Bu engelleme çabası bazen kelimelerde de görülmüştür. Öyle ki basında burun kelimesini kullanmak yasaklanmıştır çünkü kendisinin burnu büyük olduğu için burun kelimesinin infiale yol açabileceğini düşünmüştür. Öte yandan ‘hak’, ‘hukuk’, ‘adalet’ ‘demokrasi’ ve ‘özgürlük’ gibi kelimeler de ülkenin bölünmesini hızlandıracağı gerekçesiyle yasaklanmıştır.

Bu dönemde sansür, yalnızca kelimelerin yasaklanmasıyla sınırlı kalmamıştır; edebi ve fikir eserleri de ciddi biçimde denetim altına alınmıştır. Örneğin Ahmet Mithat Efendi’nin 1890’da kaleme aldığı Avrupa’da Bir Cevelan adlı eseri, Batı medeniyetine övgüler içermesi sebebiyle Matbuat Müdürlüğü tarafından dikkatle incelenmiş ve bazı bölümler yazarı tarafından sansüre uğramadan yayımlanabilmesi için yumuşatılmıştır.

Bu durum, Abdülhamid döneminde yazarların otosansüre başvurduğunun bir göstergesidir. Sansürün öteki bir boyutu ise Matbuat Müdürlüğü ve anayasanın 113.maddesidir. Matbuat Müdürlüğü’nde gazeteler, basılmadan önce denetime tutulur ve gazetedeki ‘sakıncalı’ yazılara müdahale edilirdi.

Anayasanın 113.maddesi ise padişaha olağanüstü durumlarda sürgün yetkisi tanınmıştır. Bu maddeye dayanarak muhalif aydınlar kolaylıkla sürgün edilmiştir. Günümüzde Mizancı Murat olarak tanınan Murat Bey de bu sansürcü ve baskıcı dönemin mağdurlarından biri olmuştur.

“Mizan” adlı gazetesiyle II. Abdülhamid’in otoriter yönetimini eleştiren Mizancı Murat, Jön Türklerle olan ilişkisi nedeniyle rejim açısından tehdit olarak görülmüştür. 1896’da Paris’teki muhaliflerle teması ifşa olduktan sonra ülkeye döndüğünde tutuklanmış, ardından Rodos’a sürgün edilmiştir. Onun durumu, anayasanın 113. maddesi ile padişaha verilen sürgün yetkisinin, rejim muhaliflerini sindirme aracı olarak nasıl işlev gördüğünün açık bir örneğidir.

Tüm bunlar, Osmanlı’da basın özgürlüğünün nasıl can çekiştiğinin örneğidir.

Erdoğan Dönemi’nde Medya

               2002’de iktidara gelen Erdoğan’ın partisi, iktidarının ilk yıllarında Avrupa Birliği süreci, demokratikleşme ve özgürlük gibi söylemlerle siyasi ajandalarını açıklamıştı. Günümüzde dahi iktidarın sahibi olan parti, gittikçe otokratlaştığı ve konumuz özelinde medyayı susturduğu eleştirilerine maruz kalmaktadır. Medyanın susturulması açısından 2022 tarihinde yürürlüğüne konan ve kamuoyu tarafından sansür yasası olarak da bilinen dezenformasyon yasasının yanında TRT’nin tarafsızlığının ve RTÜK’ün son dönemdeki uygulamalarını incelemek faydalı olacaktır.

Sansür Yasası

               Bu yasa 7418 sayılı kanun olarak yürürlüğe girip 40 maddeden oluşmaktadır. Yasayı yapan iktidar tarafının iddiasına göre bu yasanın amacı halka yanlış ve yalan bilgi yayanların engellenmesidir. Ancak bu yasanın 29.maddesinde yer alan “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.” hükmünün net olmaması, muhalefet tarafından bunun bir sansür yasası ve bu yolla basının susturulmak istendiği söylemlerine sebep olmuştur.

22 Kasım 2022 tarihinde bu yasa kapsamında Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatılırken 14 Mayıs 2023 seçimlerine giderken Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın, rakibinin montajlı videosunu miting ekranlarında gösterip üstüne “Ama montaj ama şu ama bu” sözleriyle bunu itiraf etmesi ve bu durum hakkında ilgili yasanın işletilmemesi, bu yasayı sansür yasası olarak niteleyenler açısından bir kanıt nitelikteydi.

TRT’nin Durumu   

             Son yılların tartışılan kurumlarından biri olan TRT’nin tarafsızlığı anayasanın 133.maddesinde açıkça “Devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır.” şeklinde düzenlenmiştir.  Ancak TRT’nin bu maddeye aykırı bir şekilde yayın politikası iddia edilmektedir. Dönemin CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu durumla alakalı olarak, 2010 yılında TRT’yi eleştirerek “Tayyip Radyo Televizyon” ifadesini kullanmıştır. 2018 genel seçimlerinde ise adayların yayınlanma süresi başka bir tartışma yarattı.

RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın 2018’de attığı tweet

RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın X hesabından paylaştığı verilerde, iktidar partisi lehine yayın yapıldığına ulaşılabilir.  Bu durum, açıkça anayasada belirtildiği şekliyle ‘TRT’nin tarafsız olması gerektiği’ ilkesine aykırıdır.

RTÜK Uygulamaları

               19 Mart’ta İBB başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından halk protesto hakkını kullanmaya başlamıştı. Bu noktada, halk ile polis Saraçhane, Kızılay ve ODTÜ gibi yerlerde karşı karşıya geldi. Bunları haberleştiren bir avuç haber kanalına ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlamasıyla para cezaları ve yayın durdurma cezaları verildi.

Sözcü TV bu gerekçeyle 10 gün yayın durdurma cezası vermiştir. Muhalif kesimler tarafından bu uygulamalar, sansür olarak nitelendirilmiştir çünkü onlara göre, iktidar medyası olarak nitelendirilen haber kanallarına bu ölçüde bir ceza verilmiyordu. 27 Mart 2025 tarihinde RTÜK önünde protesto yapmak isteyen CHP, seçim otobüsünü RTÜK binası önüne götürmüştü.

 Ancak CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın X hesabından yaptığı paylaşıma göre “Muhalefeti susturmak, özgür yayınları tehdit etmek için çok ağır cezalar verildi. RTÜK, bu iktidar sadece kanalları karartmıyor. Üniversiteleri, gençleri karartıyor. Buraya gelirken parti aracımızı otobüsümüzü buraya getiremedik. Bir polis kontak anahtarını aldı, başka birisine verdi. CHP’nin seçim arabası kaçırıldı.”

Ali Mahir Başarır’ın ilgili tweeti

Bütün bunlar RTÜK’ün de siyasallaştığı eleştirilerini gün yüzüne çıkarıyordu.

Sonuç olarak, Osmanlı’dan günümüze medya üzerindeki baskı ve sansür uygulamaları, değişen yöntemlerle ama benzer saiklerle devam etmektedir. II. Abdülhamid döneminin açık sansür politikaları bugün, daha kurumsal yapılar ve yasal düzenlemeler aracılığıyla sürdürülmektedir.

Erdoğan döneminde çıkarılan dezenformasyon yasası, RTÜK’ün cezalandırıcı tutumu ve TRT’nin tarafsızlığına yönelik eleştiriler, basın özgürlüğünün günümüzde de ciddi tehdit altında olduğunu göstermektedir. Susturulan kalemler ve karartılan ekranlar, Türkiye’de ifade özgürlüğünün hâlâ kırılgan ve denetim altındaki bir alan olduğunu gözler önüne sermektedir

KAYNAKÇA

https://tr.wikipedia.org/wiki/Tanzimat_Ferman%C4%B1

Güz, Nurettin. “Osmanlı Basını.” Selçuk İletişim Dergisi 1, no. 3 (2000): 40–57.

https://islamansiklopedisi.org.tr/tercuman-i-ahval

Marmara İletişim Dergisi, Sayı 14, Ocak 2009

https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/onceki-anayasalar/1876-k%C3%A2n%C3%BBn-i-es%C3%A2s%C3%AE/

https://dijital-kutuphane.mkutup.gov.tr/tr/Periodicals/Catalog/Issue/?IssueId=27012

Hıfzı Topuz, Abdülhamit ve Sansür, Remzi Kitabevi, 2007, s. 116-119.

M. Şükrü Hanioğlu, Bir Siyasal Örgüt Olarak Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti, İletişim Yay., 2019.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Dezenformasyon_Yasas%C4%B1

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/10/20221018-1.htm

https://www.bbc.com/turkce/articles/c6p9mrvdr60o

https://www.dunya.com/gundem/trt-tarafsiz-degil-haberi-132219

https://www.dw.com/tr/trtnin-ekran-adaletsizli%C4%9Fi/a-44353897

Leave a Reply