2014 yerel seçimlerinin üzerinden iki hafta geçti. Türkiye bir kaç ayını feda ettiği bir seçim süreci geçirdi. Bazılarının iddia ettiği gibi bu seçimi yerel seçimden ziyade genel seçimmiş gibi değerlendirmek kabul edilebilir bir argümandır. Zira İstanbul gibi oy deposu olan bir şehirde bile yarış Kadir Topbaş’la Mustafa Sarıgül arasında değil adeta Ak Parti ve diğer partiler arasında geçti. Aynı durum Ankara için de hemen hemen aynıydı. Lakin, bu seçimleri doğrudan doğruya genel seçimlerle kıyaslamanın da özellikle Mhp’ye haksızlık olacağını düşünüyorum. Sözgelimi Mhp’nin İstanbul’da ve Ankara’da aldığı oy oranları partililerin büyük bir kısmının Chp’li adaylara oy verdiğini kanıtlar nitelikte. Gelelim meşhur seçim ertesi tartışmamıza: Bu seçimin galibi kim?
Seçim sonrası tartışmalara bakıldığında, parti genel başkanlarını bir yana bırakırsak çoğunluk Ak Parti’nin bu seçimlerin galibi olduğu konusunda hem fikir. Yalnız, “Kabul etmek gerekir ki Ak Parti bu seçimlerin galibidir.” cümlesi aslında Ak Parti’nin başarısını ön plana çıkarmak için kullanılan bir cümle olmaktan çok uzak. Tıpkı “Erdoğan siyaseti çok iyi biliyor.” cümlesi gibi Ak Parti’nin başarılı olduğunun kabul edilmesi de artık farklı bir manada kullanılıyor. Şöyle ki, bunca yolsuzluğa, kısıtlamalara, yıpranmışlıklara rağmen hala bu millet Ak Parti’ye oy veriyorsa…. diye devam eden cümleler ve halkı hakir görmeler. Bu fikriyatı anlayabilmek adına seçim akşamı sosyal medyada Aziz Nesin’in pabucunu dama atan ve Ömer Hayyam’a ait olan celladına aşık olmuş millet benzetmesine bakmak bile yeterli olacaktır.
Gelelim seçim sonuçlarının muhalefet partileri ekseninde değerlendirilmesine… Chp’nin oylarının arttığı ve neredeyse yüzde 30 civarına ulaştığını görüyoruz. Bazıları Chp’yi kendilerince haklı olarak eleştiriyorlar. Onlara göre, Türkiye gündemi bu denli çalkantılıyken ve Ak Parti’nin seçimleri kaybetmesi için bütün şartlar müsaitken aldığı oy oranı da maalesef Chp’mizi Atatürk’ümüzün partisini(!) 1. parti yapmaya yetmedi. Bu nokta çok ilginç; eğer Chp Atatürk adına, Atatürkçülük adına bir hayrının dokunmasını istiyorsa kendini Atatürk’ün kurduğu parti çizgisinde göstermekten vazgeçmeli aksi takdirde Atatürk’ün izindeki parti Türkiye’nin % 30’unun bile desteğini alamayan bir parti gibi görülmeye başlanacak.
Ben ise Chp’nin bu seçimlerde olağanüstü düzeyde başarılı olduğunu düşünüyorum. Hatta Bülent Ecevit karizmasını bir kenara koyarsak Chp’nin almış olduğu en yüksek oy oranlarından birisiyle karşı karşıyayız. Özellikle İstanbul ve Ankara’da Mhp ve cemaatin de katkılarıyla %40’lar civarında oy olması ciddi bir başarıdır. Maalesef Chp’yi başarısız bulanların problemi Chp’den olan beklentileriyle ve Chp’ ye bakışlarıyla ilgili: Onlar Chp’yi yüzde 50’ler civarında oy olabilecek bir ve iktidara koşabilecek bir Türkiye partisi olarak görürken ben Chp’yi bazı komşularımızda da görebileceğimiz statüko partilerinden birisi olarak tanımlıyor ve bir statüko partisinin de % 30’lara yaklaşan oy olması ciddi bir başarı olarak değerlendiriyorum.
Mhp de ise Devlet Bahçeli’ye haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Sanki Bahçeli gelmeden önce Mhp’nin oyu % 40’lardaymış da Bahçeli partinin oylarını düşürmüş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Fakat ben milliyetçi kimliğini sürekli vurgulayan bir partinin 21. yüzyılda %10-20 arası oy alıyor olmasını da ciddi bir başarı olarak görüyorum. Dolayısıyla Devlet Bahçeli’nin de gayet başarılı bir şekilde partisini taşıdığını düşünüyorum.
Gelelim bu seçimlerin başarısız partisine… Ben bu seçimlerde Ak Parti’nin özellikle Ankara, İzmir, Diyarbakır gibi şehirlerde yeterince başarılı olamadığını düşünüyorum. Ankara özelinde konuşursak, yıllarca Türkiye’nin başkentinin belediye başkanlığını yapmış ve doğal olarak eskimiş bir yüz olan Melih Gökçek’in tekrar aday yapılmasının ne kadar doğru olduğu bir kez daha sorgulanmalıdır. Seçim sonuçlarına bakıldığında da Ak Parti’nin başkenti kaybetmenin eşiğinden döndüğü görülmektedir. İkinci olarak da İzmir ve Diyarbakır gibi şehirlerde her ne kadar arttırmış olsa da çok daha iyi sonuçlar alması gerektiğini düşünüyorum Ak Parti’nin. İzmir adayı Binali Yıldırım’ın ve Diyarbakır adayı Galip Ensairoğlu’nun doğru adaylar olduğunu düşünüyorum ama demek ki yeterince çalışılmamış ya da çok daha fazla çalışılması gerekiyor bu coğrafyalarda. Bu İzmirliler zaten böyle Diyarbakır’dan bize oy çıkmaz gibi düşünmek yerine elden gelenin en iyisini yapmak gerekir diye düşünüyorum.Zira Antalya örneğinde de görüldüğü gibi, çalışıldığı takdirde daha başarılı olunabileceğini açıktır.
Yazının tamamını okumayı sevmeyenler için tek cümleyle özetlemek gerekirse; Chp ve Mhp sahip oldukları ideolojiler gereği zaten daha fazla oy almaları çok da mümkün olmayan partiler dolayısıyla bu seçimlerde aldıkları oy onlar için ciddi bir başarı iken Ak Parti gibi bir partinin ise özellikle bazı bölgelerde daha başarılı olması gerektiğini düşündüğüm için başarısız olduğunu düşünüyorum. Tabii biraz da müstehzi bir yazı olduğunu unutmamak gerekiyor…