“Ulusalcı” bir dostum fısıldadı kulağıma bu yazıyı. Hani bilirsiniz şu kemalist, elitist, statükocu, halk düşmanı, ergenekoncu, ırkçı, dinsiz, darbeci olanlardan… Bu yazı aslında onun yazısı sayılır. Ve onun şahsında tüm ulusalcıların.
Hoş o kendisine ulusalcı denmesinden pek haz etmiyor ama genel algı bu yönde olduğundan fazla diretmiyor bu konuda. O daha ziyade Atatürkçü, anti-emperyalist, yurtsever olarak tanımlıyor kendisini… Artık bu sıfatları kimse önemsemediği için o da ulusalcı deyip geçiştiriveriyor herkes gibi…
Bu ülkenin yaklaşık %20’sini temsil ediyor kendisi. Belki biraz daha fazla, belki biraz daha az…
Daha düne kadar bu ülkenin resmi ideolojisini oluşturan ilkeleri benimsediği için işitmediği hakaret kalmayan o malum insanların yazısıdır bu.
Altı Ok’a, Atatürk devrimlerine sahip çıkmak; CHP’nin “yenilenme” adı altında dönüştürülmesini istememek gibi büyük suçlara sahipler.
Bugün biraz onlardan bahsedeceğim size…
Malumunuz Emine Ülker Tarhan’ın açıklaması damga vurdu geçen güne. Yanındaki bir grup milletvekili arkadaşıyla birlikte Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu istifaya davet ederek kurultay çağrısı yaptı. Akabinde kıyamet koptu; başta Kılıçdaroğlu’nun fedaileri olmak üzere bilimum sosyalist, sosyal demokrat, liberal, özgürlükçü geçinen kesimler bu çağrıya sert tepki gösterdi.
“Ulusalcılar İşçi Partisi’ne gitsin.” diyenler mi istersiniz “Bunlara bir parti kuralım da Türkiye’deki elitist, aristokrat nüfus belli olsun.” diyenler mi… Mizah süslemeleriyle her türlü hakaret gırla gidiyor… Üstelik bunları yapanlar ne Ak Partili ne de Cemaat mensubu. Büyük bir kısmı “Yeni CHP” kavramını sahiplenen, kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan şahsiyetler. Nur Serter’e küfür etmeyi görev, Birgül Ayman Güler’e küfür etmeyi ise hobi olarak görüyorlar… Bu insanları Kürt ve başörtüsü düşmanı olarak lanse ederek medyanın önüne atıyorlar. Geçmişte yapılan tüm hataları bu kesime mal ederek kendilerini yeni Türkiye’nin kurtarıcısı olarak görüyorlar. Kendileri iyi çocuğu oynayarak Kürt ve muhafazakar çevrelere, “Bakın biz ne kadar demokratız, Yeni CHP çok güzel siz de gelsenize…” imajı vermeye çalışıyorlar.
“Nur Serter başörtülü kızları ikna odalarına sokmuş ne kadar ayıp, hiç demokrat değil…” diyorlar ve kimse de çıkıp “Nur Serter başörtülü kızları ikna odalarına sokarken, senin şu anki genel başkanın başörtüsüne özgürlük için nara mı atıyordu? “ diye soramıyor.
Başörtüsü özgürlüğü meselesinde Türkiye’nin doğal ve olumlu anlamda değiştiğini, normalleştiğini kesin olarak söyleyebiliriz. Ancak bundan 6-7 sene önce başörtüsüne bugün olduğu gibi ılımlı, makul ve doğal bakan kaç kişi vardı? Madem öyle kendisini “gerçek solcu” ilan edenler bir zahmet o gün sahip çıksaydı. Bugün bütün faturayı “ulusalcılar” diye adlandırdıkları bu gruba kesmek ne kadar ahlaki acaba?
Evvela şunu bir söyleyelim;
CHP dindar insanlarla uzun yıllar küs kaldı. Kılıçdaroğlu ve ekibi muhafazakar camia ile CHP’yi barıştırmaya çalışıyor. Bu güzel bir şey…
CHP Kürtlerle uzun yıllar küs kaldı. Kılıçdaroğlu ve ekibi Kürtlerle CHP’yi barıştırmaya çalışıyor. Bu güzel bir şey…
CHP sosyalistlerle uzun yıllar küs kaldı. Kılıçdaroğlu ve ekibi sosyalistlerle CHP’yi barıştırmaya çalışıyor. Bu güzel bir şey…
Kimse kusura bakmasın ama bütün bunları yaparken; Yeni Türkiye formatına uyum sağlamak için, Ak Parti’nin belirlediği terminolojiye göre hareket etmek için; bu ülkenin en temel değerlerini korumaya çalışan, bu ülkenin kurucu iradesini, kuruluş felsefesini savunan insanlara hakaret etmeye hakkınız yok. “Ulusalcılar partiyi terk etsin”cilere sesleniyorum; adama sormazlar mı siz “Kimin evinden kimi kovuyorsunuz?” diye.
Ergenekon da Balyoz da kumpas kurup zindanlara doldurulanlar, ulusalcılar. Elitist, statükocu, darbeci diye hakaret edilenler ulusalcılar. Türkiye’nin geçmişteki tüm günahlarından sorumlu tutulanlar ulusalcılar, her fırsatta “evin yaramaz çocuğu” diye kamuoyunun önüne atılanlar ulusalcılar. Bir de son olarak bu insanları kendi partilerinden ihraç edin de tam olsun bari!
CHP geçmişten ders almalıdır ancak değişirken dönüşmeye izin vermemelidir. Altı Ok’tan birisi de “Devrimciliktir” evet. CHP elbette kendini yenilemeli, reforme etmelidir. Ancak sırf bugünün Türkiye algısına ayak uyduracağım diye kendisini var eden değerlere sırtını dönmek yakışı kalmaz… Ulusalcılara “çekin gidin” diyenler isterlerse kendileri HDP’ye ÖDP’ye veya oy oranları 0,0000001 civarında gezen sözüm ona “sol” partilere gidebilirler.
ÖNEMLİ NOT: Bu yazımdan “ulusalcı” olarak lanse edilen CHP içindeki bu grubu bütünüyle sahiplenip meşru gördüğüm anlaşılmasın lütfen. Bu yazının ana fikri “aman canım işte bunlar hep ulusalcı” diyerek hakir görülen bir takım değerlere karşı hissettiğim aidiyet duygusudur. Bu değerler sırf benim değil başta başta Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün yönetenlerimizin üzerine yemin ettikleri değerlerdir. Siyaset değişir, iktidarlar, dönemler değişir. Anlık algılara göre siyaset geliştirenler bugün dünden dolayı mahcup oldukları gibi yarın da bugünden dolayı mahcup olurlar. İnandığı değerlere bağlı kalmayı başaranlar ise algılar değişse bile başı dik gezerler.
Başkan
Doğruları konuşmuşsun.
O kesimin evet yanlışları olabilir ama yapılan saldırılar da ahlaki değil.
Saldıran kısım ise CHP’nin kökenine ters düştüklerinin farkında değil.