Sanırım sonunda başarıyorlar! Son gelişmelere bakıldığında Ortadoğu’da nur topu gibi bir savaşımızın olduğunu söylemek neredeyse mümkün. Suriye’de yaklaşık 3 yıldır süregelen iç savaşın sonucunda emellerine ulaşamayanlar, askeri müdahale planını devreye sokuyor. Suriye’de en son yaşanan ‘kimyasal saldırı’ Suriye’ye müdahale için kamuoyu oluşturmaya çalışanlar için adeta  piyango oldu.  Kimyasal Silah kullanımının uluslar arası hukuk ve antlaşmalara aykırı olması sebebiyle Suriye’ye yapılması planlanan askeri müdahalenin bu sayede meşru hale getirilmesi mümkün. Nitekim Amerika, İsrail ve Türkiye’nin başını çektiği koalisyon 3 gündür savaş tamtamlarını büyük bir keyifle çalıyor ve Suriye’ye yapılacak emperyalist müdahalenin son planlarını yapıyor.

ABD Dış işleri Bakanı John Kerry, Suriye'ye BM kararı olmadan da müdahale edilebileceğini ifade etti.

ABD Dış işleri Bakanı John Kerry, Suriye’ye BM kararı olmadan da müdahale edilebileceğini ifade etti.

Peki, şimdi ne olacak? Planlanan bu müdahalenin askeri boyutları ne olacak? Suriye ile 900 km sınırı olan Türkiye bu süreçte ne gibi sıkıntılar yaşayabilir? Daha bunlar gibi birçok soru akıllardaki yerini korurken kesin olan tek şey Suriye’de insanların ölmeye devam edeceği…

Öncelikle şu konuda anlaşalım; Suriye’ye yapılacak askeri müdahalenin kolaylıkla başarıya ulaşması, Baas rejimini devirmesi durumunda bile Suriye barış ve istikrara kavuşmayacak. Gözümüzün dibindeki Irak örneğinde olduğu gibi ülke daha derin kutuplaşmalara, daha büyük kaoslara sürüklenecek. Müdahale sırasında on binlerce masum insan yaşamını yitirecek, bir daha Suriye üzerinden kargaşa, çatışma ve karışıklık eksik olmayacak. Peki, durum böyleyken Suriye’ye yapılacak emperyalist müdahaleyi desteklemenin nasıl bir mantığı olabilir?

Türkiye’nin özellikle muhafazakâr insanlarının Esad’a karşı olan yoğun nefretlerini anlıyorum. Suriye’de yaşanan iç savaş boyunca baas rejiminin kendi halkına karşı şiddete başvurduğunu da kabul ediyorum. Orada demokratik hakkını kullanmak isteyen insanların rejimin şiddetine maruz kaldığı gerçeğini de göz ardı etmiyorum…

Peki soruyorum;

Suriye halkına yardımcı olmanın yolu Amerika ve İsrail gibi Siyonizm’in ve Emperyalizm’in baş aktörlerinin peşine takılmak mıdır? El Kaide, El Nusra gibi bütün dünyada Müslümanları eli kanlı bir ‘terörist’ gibi göstermekten başka hiçbir işlevi olmayan çetelerin besleyicisi olarak mı Suriye’de iç savaşa son vereceğiz?

Afganistan’da , Irak’da, Libya’da emperyalist güçlerin ve radikal grupların desteğiyle gerçekleştirilen savaşların o ülkelerin halklarına yıllardır kan kusturduğunu göremiyor muyuz ?  Ne yani, Amerikan uçaklarından atılan bombalar mı Suriye halkını özgürlüğüne kavuşturacak?

Nasıl hala bu kadar saf olabiliyoruz…

Suriye’ye emperyalist müdahale için 3 yıldır canla başla uğraşan Dış İşleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu; son gelişmeler sonrası keyiflenmiş olacak ki, o dâhiyane açıklamalarına bir yenisini daha ekledi. ‘’Bosna’da ne yapıldıysa Suriye’de de o yapılacak, müdahale için Birleşmiş Milletler kararına gerek yok, Bosna da olduğu gibi bir koalisyon kurulur, bizde yerimizi alırız ‘’ dedi. Anlaşılan yeni moda ‘Bosna’ örneğini vererek, oraya yapılan müdahale ile Suriye’ye yapılacak müdahaleyi aynı kefeye koymak.  Irkçı Sırpların hedefi olan silahsız, savunmasız yüz binlerce  Boşnak Müslüman’ın durumuyla Suriye’deki iç savaşın tek bir ortak özelliği bile yok. Bosna’da emperyalist destekli çeteler, ‘’özgürlük savaşçısı ‘’ kılığında katiller yoktu! Bosna’ya müdahale tam 300 bin Boşnak katledildikten sonra adeta bir soykırımı önlemek için yapıldı.

Tüm dünyada '' Savaş Çığırtkanlığıyla '' suçlanan Davutoğlu sonunda amacına ulaşacak gibi gözüküyor.

Tüm dünyada ” Savaş Çığırtkanlığıyla ” suçlanan Davutoğlu sonunda amacına ulaşacak gibi gözüküyor.

Gelelim Suriye’ye yapılacak müdahalenin Türkiye üzerindeki olası etkilerine;

Ne Amerika, ne İngiltere nede müdahaleye destek vermesi beklenen diğer Avrupa ülkeleri Türkiye’nin taşıdığı risklerin hiç birini taşımıyor, zira hiçbirinin Suriye ile 900 km sınırı yok. Suriye’nin en büyük destekçisi olan İran’ı da eklediğimizde Türkiye korkunç bir tehdit altında. Suriye’nin bir başka önemli destekçisi olan Rusya ise, her ne kadar savaşın içine girmeyeceğini ifade etmiş olsa da Türkiye için bir başka önemli tehdit olarak sayılabilir. Son haberlere göre Suriye’ye destek için Akdeniz’e gönderilen tam 16 adet Rus savaş gemisinin yanı sıra 2 adet savaş gemisi de Karadeniz de Artvin ve Rize sahillerimizin sadece birkaç yüz deniz mili uzağında konuşlandırılmış durumda. Korkunç bir ihmalin ve kışkırtmanın sonucu olarak Reyhanlı’da havaya uçan 53 vatandaşımızın kanı daha kurumadan, yeni evlatlarımızı da bu ne olduğu belirsiz savaşa kurban etmemiz ne yazık ki muhtemel gözüküyor. Amerika’nın peşine takılarak girdiğimiz bu macerada bakalım başımıza daha neler gelecek?

Sonuç olarak;

Tarih, Suriye de planlanan ve sonunda uygulamaya koyulan savaşı elbette yargılayacak. Ancak yargılanan sadece emperyalistler ve onun işbirlikçileri olmayacak. Sözde Müslüman geçinen bazı grupların Amerikan tanklarının arkasına saklanarak Suriye’ye girmesi asla unutulmayacak. İsrail uçaklarının Suriye’yi bombalaması için sabırsızlanan Müslümanlar bu utancı bir daha asla alınlarından silemeyecek…

Müdahale arifesinde son sözümüz Suriye’ye savaşmaya gidecek Türk askerine olsun: Oraya kimi öldürmeye gittiğini mutlaka kendine sor kardeşim! Oraya kimin çıkarlarını savunmak, kimin taşeronluğunu yapmak için gönderildiğini sakın unutma!

 

Leave a Reply