Bir Homo Sapiens’e Bahşedilmiş Siyaset

evolution-theory

 

“Üçüncü dünya savaşını bilmem ama dördüncü dünya savaşı taşlarla ve sopalarla yapılacak.” Albert Einstein

“İnsanlığını kaybetmeden siyaset yapması mümkün müdür bir politikacının?” diye sormadan önce politika nedir ne değildir diye bir sual düştü aklıma. Bölüme başladığımda ilk siyaset dersimin ilk sorusuydu bu. Hocamız Başak İnce, bu çetrefilli yola ilk adımımızı atmadan önce siyaseti tanımlamamızı istemişti.

Fakat bu, bir tanımdan çok günden güne bir özeleştiriye dönüştü bende. Siyaset yalandı kimine göre, veya sanattı belki de. Bir başkası “Gezi, siyaset gezidir!” dedi. Herkese göre farklı tanımı, tamlaması vardı siyasetin. Bu tanım günden güne değişiklik gösterebilirdi elbet. Ancak önemli olan, belki de sönmeye yüz tutmuş, insanlık duygusunu kaybetmeden siyaset yapabilmekteydi.

Sahi insanlığımızı kaybetmeden siyaset yapabilir miyiz? Bana sorarsanız politikacı, bir anne şefkatinde, bir baba disiplininde ve bir kardeş güveninde olmalıdır. Bir politikacı halka inmekten öte halktan biri olmalıdır. Gelgelelim günümüz dünyasında siyaset masumiyet işi değildir.

İnsandır siyaset ve bir insanın apolitik olması imkansızdır. Hele günümüzün ikilemleri barındıran dünyasında siyaset, bir insanın var olma ve varlığını kabul ettirme çabasıdır. Evet, siyaset insandır. Herkes kendi içinde iktidar ve muhalefet taraflarını barındırır.

Siyaseti anlamak isteyen, önce insanı anlamalıdır. Siyaset olmaksızın insan varlığı ve varlığın kendini gerçekleştirebilme isteği yok olacaktır. Çünkü, insanın kaçınılmaz bir parçasıdır iktidar hırsı ve eğer yeterince iyi değilse muhalefet yanı ağır basar. Çocuk yaşta aşılanır bu hırs. Toplumun normlarına göre her birey hayali bir ormanda dahi kral yani aslan olmayı düşler. Fakat kimse şu ana dek, ormandaki porsuk olmayı istememiştir. Orman küçük bir simülasyondur siyasette. Fakat siyaset insan işidir.

Siyaset insanlık işidir. “Emri kim verdi diye soruyorlar, emri ben verdim!” işi değildir. Siyaset İnşallah ile Maşallaha bırakılamaz. Bir politikacı ancak insani hırs ve emellerinden sıyrılınca, her gece rahatça başını  yastığa koyabilir. İnsan odaklı siyaset, insani hırslardan sıyrılmış, insanlığını kaybetmemiş bir siyasettir. İnsan siyasettir ve siyaset insandır. Siyaset insanın doğasıdır ve insan uğruna var olmaya devam edecektir.

Politikacılar gelip geçicidir. Siyasi yolda, adımı kimin attığı önemsizdir. Asıl önemli olan bir adımda, insanca, ne kadar uzaklık kat edildiğidir.

İnsanlığımızı kaybetmeden siyaset yapabilir miyiz? Anne (Şafak Pavey imzalı belgesel.)

Kaynakça:

http://dusundurensozler.blogspot.com/2009/02/insan-ve-siyaset-siyasal-insanin-yol_1162.html

Leave a Reply