Altın Şehir İstanbul. Kim böyle bir şehrin başkanı olmak istemez ki? İl başkanı olamadınız diyelim, fırsat kaçmış değil. Kendisinin üstüne üstlük 39 adet ilçesi bulunuyor. Adalar, Arnavutköy, Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Beykoz, Çatalca, Çekmeköy, Esenler, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kağıthane, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri, Sultanbeyli, Sultangazi, Şile, Şişli, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Zeytinburnu. Bu ilçelerden herhangi birinden aday olmaya karar verdiniz diyelim. Peki kazanmak için vaatleriniz neler olurdu?
Öncelikle şehrin sosyoekonomik yapısına dikkat etmemiz lazım. Eğitim durumu, ekonomik uğraşları, nüfus yapısı, nüfusun dağılımı gibi başlıklar öncelikle dikkat etmeniz gereken olgular. Caddesinden, sokağından önce o ilçenin insanını tanımanız lazım.
İstanbul, büyükşehir malum. Çeşit çeşit insan var. İç göçün neredeyse tamamı bu ile yapılıyor. Taşı toprağı altın mıdır bilinmez ama insanı altındır. Bir mozaiktir Istanbul, 100 metre içinde bile insanların çehresi, lehçesi değişir. Böyle bir güzelliğin yönetimine dahil olmak, güzel olduğu kadar zahmetlidir de. Anadolu yerleşkesi, Avrupa istihdamıdır İstanbul’un. Günden güne büyüyen bu şehrin yerleşkesine aday olmak istiyorsanız işte size altın kurallar.
Adalar:
Adalara aday olmak isteyen birinin öncelikle azınlıklara yakın bir isim olması şart. Adaların gerekse daimi, gerekse yazlık nüfusunun büyük çoğunluğu Rumlardan, Ermenilerden (…) oluşur. Farklı dinlere ev sahipliği yapar 4 kara parçası. Ayrıca Doğu’dan istihdam amaçlı gelen yoğun bir nüfus da bulunmaktadır. İstihdam yaratmak size düşüyor. Adalıların kalbini çalmak için altın kural günden güne artan motorlu taşıt sayısını azaltacağınıza söz vermek olacaktır. Faytoncuların ve atların problemlerini de göz ardı etmezseniz adanın anahtarını almışsınız demektir.
Ataşehir:
Yeni yeni bayındırlaşan bu kentte ancak mimar veya müteahhit iseniz yerinizin olduğunu üzülerek söylemek isterim. Büyük işadamlarının sayısız gökdelen projelerinin bulunduğu bu ilçe insanının istediği tek şey, nefes alabilecek alanlardır. “Park ve bahçe benim işim!” derseniz, tebrikler Ataşehir’in gönlüne taht kurabilirsiniz. Minik bir not eklememiz gerekirse, bazen üst başkanınızın aksine AVM’lere karşı çıkmanız gerekebilir. Bunu göze alın derim, halk ancak bu takdirde size “Evet!” diyecektir. Kolay gelsin.
Beykoz:
Boğazın boylu boyunca uzanan incisine aday olmak istiyorsanız işiniz çok da zor sayılmaz. Öncelikle söylemem gerekir ki burası İstanbul’un sayılı kalmış mesire yerlerindendir. Eski kundura fabrikası da yine burada yer alır. Dedelerimizin, ninelerimizin ayakkabılarını buradan edindiği fabrika, Beykoz’un adeta imzasıdır. Kıyı boyunca uzanan yalılarda hatırı sayılır bir yaşlı nüfus ikamet eder. Perdesi, panjuru kapalı gördüğünüz evler ise hafta içi iş sebebiyle şehirde ikamet edenlerin hafta sonu evleridir. “Koruyu korurum, bu incinin şehirleşmesine izin vermem.” Sözünü verdiğiniz anda bu güzel inciye başkan seçilme imkanınız artacaktır.
Çekmeköy:
Boğaza yakın olmasına karşın, ne tam şehirleşmiş ne de şehirleşmeden uzak kalabilmiş bir ilçedir burası. 190.000 kadar olan nüfusu onu canlı tutan en büyük ögedir. Boğaza yakındır fakat deniz kenarı değildir. Yeni yeni AVM’leştirilerek “şehirleşme” olgusuyla etiketlenmektedir. Diyeceğim şu ki; Şehrin tamamından fazlasını kaplayan betonarme yapıların aksine havadar ve yeşil vaatlerle çıkın Çekmeköy halkının karşısına. Onların kalbi yeşil için atıyor zira.
Kadıköy:
Kadıköy için genelleme yapma hatasına asla düşmeyin. İstanbul’un mozaiğini oluşturan bu ilçe için ben ne desem boş. Siz gidip kendiniz görecek ve pusulanızın yönünü ona göre ayarlayacaksınız. Her çeşit gelirden, eğitim düzeyinden insanı olan bu ilçeye de yeşillik vaat etseniz fena olmaz. Benden size küçük bir tüyo; Kadıköy’ün başı hala imar izinleri ve tapularla belada. Malum enteresan bir yer Kadıköy. Bir de aramızda kalsın bir Kadıköylüye asla ama asla A, V, M harflerinin yan yana bulunduğu bir cümle kurmayın. Nasıl kaçacağınızı bilemezsiniz.
Kartal, Maltepe, Pendik
Sahil şeridini boylu boyunca kaplayan ve Adalar’ın tam karşısında yer alan bu üçlüye aday olmak istiyorsanız ulaşıma önem vermeniz şart. Zamanında yapılan bir tren ve kalıplaşmış bir sahil otobüs hattından daha yenilikçi fikirlere ihtiyacınız olacak.
Sancaktepe:
Çekmeköy’ün yanında bulunan bu şehrin, komşusundan farklı vaatlere ihtiyacı yoktur. Çekmeköy’ü yeterince tanımıyorsanız, Sancaktepe tam size göre olabilir. Yönetmesi kısmen daha kolay olan bu ilçe sizin için iyi bir başlangıç olabilir. Fakat böyle dediklerimi yanlış anlayıp küçümsemeye kalkmayın. Zor bir ilçedir kendisi de, Kadıköy kadar olmasa da.
Sultanbeyli:
Anadolu’dan gelen kırsal nüfusun bir kısmı bu ilçede yer alır. İstihdam ve doğru düzgün imar sözü verirseniz bu insanların kalbini kazanmak zor olmayacaktır. Yönetimi küçük ve gözden kaçmasına rağmen oldukça zordur. Başlangıç için pek de iyi sayılmaz. Ancak oranın insanının dağından gezmiş, sütünden içmişseniz işiniz bir hayli kolay olacaktır. Onları çok iyi tanıyın derim. İçlerinden bir başkanın ilk tercihleri olacağı kesin.
Şile:
Karadeniz’in çetin dalgalarıyla ıslattığı bu kıyı şeridi şehrin bir diğer mesire yeridir. Çiftlikleri, yeşillikleri ve korularıyla bilinir. Şehirleşmekten uzak, doğa dostu bir başkansanız yeni evinize hoş geldiniz diyor ve size oy pusulasındaki evetlerle uğurluyoruz.
Tuzla:
Uzun yıllar boyunca tersanelere ev sahipliği yapmış bu kıyı ilçesinde vereceğiniz tek söz buranın altın anahtarını cebinize atabilir. İstihdam ve var olan istihdamda iş güvenliği birinci sözünüz olsun derim. Zira tersanelerde yaşanan kazalar geçmiş yıllarda İstanbul’un kanayan yarası olmuştur. Havaalanına da olan yakınlığıyla bilinen Tuzla için alana yapılacak bir ulaşım ağı sizi amacınıza bir adım daha yakınlaştıracaktır.
Ümraniye:
İç göçün kalbi olan bu şehre biraz çeki düzen vermeye hazır mısınız? Çarpık kentleşmenin en belirgin örneği olan bu kenti, sakinini mağdur etmeden düzenlemelisiniz. İmar alanında isim sahibi olmanız işinizi kolaylaştıracaktır. İstihdam oranına dikkat etmeniz yararınıza olacağı gibi yaygın ve örgün eğitim faaliyetlerini de arttırmanız halinde sizi çok seveceklerdir.
Üsküdar:
Son olarak bu nadide ilçenin en büyük ihtiyacı biraz daha düzendir. Genel istihdamı balıkçılıktan yana olan bu şehrin daha çok pazar yerlerine el atmanız gerekecektir. İstanbul halkının ailece hafta sonları açık hava alışverişi yaptığı bu kent için didinmeyi siz de çok seveceksiniz. Kız kulesinin karşısında konumlanmış bu incinin daimi trafik sorununu çözmek de yine size düşüyor. Ulaşım ağı konusunda pek sıkıntı yaşamamasına karşın ilçenin gün boyunca iğne atsan yere düşmez kalabalığına çözüm bulmaya hazırsanız size yeni başkanlık hayatınızda başarılar dileriz.
Altın kuralları söylemek benden, uygulaması sizden. “İstanbul sen mi büyüksün ben mi?” diye haykırdığınızı duyar gibiyim. Denemeye var mısınız? Kemerlerinizi sıkı bağlayın, koltuğunuzu dik, masanızı kapalı konuma getirin…Hazırsanız başlıyoruz!
Erman Mutlu
Güzel fakat İstanbulun sadece Avrupa Yakasınna biraz ayıp etmişsin