Sevgili CHP,
Merhaba. Ben bu seçim döneminde, sosyalist duyarlılıklara sahip, oy vermeye inanmayan ve milliyetçi ideolojiden aday göstermene kıza kıza, eli gitmeye gitmeye, “tatava” yapmamak adına sana oy vermiş bir birey olarak bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim. Aslında iktidar sahiplerinin güçlerinin, seçimlere nasıl şaibe düşürdüğüne dair bir yazı kaleme almak isterdim ama lüzumu yok, zira seçimden önce zaten bunun olacağından emindim. Bu sitemimsi yazı o yüzden sana yönelik olacak. Öncelikle şu anda, yani oyumu verdikten epeyce sonra, Mansur Yavaş’a sempatimin halk kahramanı seviyesinde arttığını belirtmeliyim. Ama bu yazının belki de tek olumlu cümlesi olacak, bunu da bil.
İlk olarak söylemeliyim ki sevgili dostum, oyumun karşılığında senden beklediğim şeyleri göremedim. En net yetersizliğin, önceden hazır bir şekilde elinde bulunması gereken tutanak fotoğrafları. Canım kardeşim, Türkiye’deki her sandıkta görevli bulundurma hakkı olan sen, nasıl sayımın şaibeli olacağına neredeyse emin olduğun Ankara’da twitter’dan sandık tutanağı ararsın? Nasıl sen, zaten fiziksel olarak sandık korumak konusunda sorumlu hisseden insanları bir de “tutanak bulundu mu” telaşına sokarsın?
Bir başka ve daha önemli yetersizliğin de açıkça görünüyor ki söylemlerin. Daha spesifik konuşmak gerekirse CHP’nin geçtiğimiz süreç içerisinde bir AKP seçmenine bile ulaşamaması. Yahu kardeşim; sen bir sosyalistten, bir milliyetçiden, bir aleviden, kürt hareketinden “gel, oyları bölmeyelim” gibi demokratik olmayan bir bahaneyle oy isteyebiliyorsan bu insanlara çok önemli bir kesimden oy alacağının sözünü vermelisin; AKP seçmeni. AKP seçmenine derdini anlatamıyorsan, sen kendine Türkiye’nin birleştirici gücü diyememelisin. Çünkü sadece diğer kesimleri birleştirdiğinde, aslında sadece Türkiye’nin kutuplaştırıcı gücü haline gelmiş oluyorsun ve Türkiye bu konuda senden daha başarılısına sahipken, sana ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum.
En çok ne mi yanlış söylemlerinde? Şimdiye kadar en büyük sorunlarından biri karşısındaki kitlenin sahip olmadığı duyarlılıklar üzerinden seçim kampanyası yürütmendi. Örneğin; laiklik söylemin AKP seçmenine sökmedi, çünkü onların zaten senin anlayışındaki bir laiklik tanımı ve hassasiyeti yoktu. Bugün yaptığın da buna benzer bir kampanyanın düşmesiydi. Seçim kampanyanı karşındaki seçmen kitlesinin inanmadığı bir yolsuzluk kavramı üzerinden sürdürdün.
Bak sevgili dostum. Uzun bir süredir en önemli argümanı “oylar bölünmesin” olan bir partisin. Oylarının büyük bir bölümünü bu söylem topluyor. Sana bu konuda tam olarak kızamıyorum çünkü daha etkili bir argümanı ben öne sürebilir miydim bilmiyorum. Ancak sana sadece şunu belirtiyorum: “oylar bölünmesin” diye aldığın oyların hakkını muhalefet olma noktasında veremedin. Özellikle bu seçim özelinde, daha sonra da genel tutumun çerçevesinde, sen bir muhalefet başarısızlığısın. Umarım ya yakında kendini değiştirirsin, ya da artık muhalefet edebilme imkanını başka partilere verirsin. Zira meclisteki en güçlü muhalefet olmandan bıkmış vaziyetteyim.
Sevgilerle.