Öncelikle herkesin  Dünya Kadınlar Gününü kutlarım. Ancak bugün farklı bir hikaye hakkında yazacağım, yine ayrımcılık ve vahşetten doğan…

radikal.com.tr

Martin Luther King Jr.

 

Martin Luther King’in  ”I have a dream…”  (Bir hayalim var)  şeklinde başlayan  konuşmasına hepiniz aşinasınızdır. 1960’larda,  zencilerin de eşit yurttaş haklarına sahip olması için başlatılan mücadelenin adeta sembolüdür bu konuşma. Ülkenin dört bir yanında yapılan sivil itaatsizlik eylemlerinin ilham kaynağı…

 

Bundan elli sene önce Şubat ayında yapılan barışçıl bir eylemde vurulan Jimmie Lee Jackson’un  ay sonunda yaşanan ölümü sonucu, SCLC (Güney Hristiyan Liderliği Komitesi) direktörlerinden James Bevel Selma adlı şehirden eyalet merkezi Montgomery’ e  yürüyüş çağrısında bulundu. 7 Mart 1965’de  eylemciler Selma şehri çıkışında bulunan Edmund Pettus köprüsünde  polisin sert müdahalesiyle karşılaştı.Bugün tarihe ”Kanlı Pazar ” olarak geçti. Köprüden kaçanlar kısa süreliğine yakındaki kilise ve evlere sığındı.  Eylemciler, Afro-Amerikalıların da oy kullanabilmesi için yeni bir yasa ve tekrar yola çıkmak için  federal yönetimden koruma  talep etti. Bu sırada ırkçı bir grup eylemcilere saldırdı ve James Reeb ismindeki aktivist öldürüldü. Yerel yönetim koruma talebini reddetti ve o günlerde eşit yurttaş hakları konusunda çalışan başkan Johnson bölgeye asker yolladı. İkinci yürüyüşe ülkenin dört bir yanında sempatizanlar katıldı ve 25 Mart günü 25,000 aktivist, 2000 askerin korumasıyla  Montgomery’e girdi.

 

7 Mart günü Edmund Pettus Köprüsü

Şüphesiz ki Amerika eşitlik konusunda çok yol katetti ancak tüm sorunlar çözülmüş durumda değil. Bildiğiniz gibi geçen yaz Ferguson’da Micheal Brown isimli zenci bir genç , polis memuru Darre  Wilson tarafından öldürülmüştü. Yapılan araştırmada, bölge polisleri arasında geçen mesajlarda pek çok ırkçı söyleme rastlanmış öyle ki, polis memurları başkan Obama’ya bile hakaret etmişlerdi.Dün yapılan anma törenlerine katılan Obama, Ferguson olaylarını da kınarken, eşitlik konusunda yol alındığını ama halen yapılması gerekenler olduğunu, bu konuda böyle gelmiş böyle anlayışından ziyade ırkçı yaklaşımlardan kurtulup,herkesin birlikte çalışması gerektiğini söyledi.  Obama konuşmasında Asyalı , Latin Amerikalı, zenci, gey-Lezbiyen yurttaşlara, kadınlara, Hristiyan ve Yahudilere değinirken ne yazık ki Müslüman yurttaşları unuttu.

 

 

4 Temmuz 1776 ‘da  kabul edilen Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, eşitlik ve demokrasi vurgusuyla tarihe yön veren belgelerden biridir. Ancak, görüldüğü üzere pratikte eşitlik konusunda bildiri yeterli olmamış, pek çok sıkıntı yaşanmış ve hala yaşanmaktadır.Dün Yahudilere, Zencilere yapılan ayrımcılık yer yer tekerrür ediyor, şimdilerde ise İslamafobi’nin de etkisiyle vahşet Müslümanlara yöneliyor. İnsanların kafa yapılarını değiştirmek zordur. Özünde bencil ve egoist olan insanoğlu elbette kendi ırkını, dinini yüceltecek her şeyin iyisini ait olduğu gruba layık görecektir.Demokrasi  ve eşitlik sonradan elde edilen aslında tüm Dünya’da halen ulaşılmaya çalışılan ideal yaşamın ana ilkelerindendir.En ufak bir sorunda insanlar aslına rücu ediyor,   sevgi, saygı, demokrasi unutuluyor, bir grup  hedef gösteriliyor ve insanın karanlık yüzü ortaya çıkıyor. Politikacılara bu konuda çok büyük sorumluluk düşüyor gerek önlem almak  gerekse insanların bakış açısını değiştirmek açısından. Başkan Obama’ nın öldürülen üç Müslüman genç hakkındaki ”Kabul edilemez” şeklindeki açıklaması, dün Selma’da yapılan anma törenlerine katılması, Ferguson’daki talihsiz olay  hakkındaki yapıcı konuşmaları elbette takdire şayan. Ama, bu konuşmalarında Müslümanlara değinmemiş olması hoş değil. Fransa ‘da yaşanan bana göre her iki tarafında ( gerek teröristler gerekse Hz. Muhammed’e hakaret eden karikatürleriyle Charlie Hebdo  muhabirleri)  radikalliğinden doğan ve Avrupa’da siyasi amaçlarla kullanılmaya çalışılan olaylara, Amerika’da ” özgürlük savunucusu” olarak   çanak tutuyor.

 

Kimse unutmamalıdır ki vahşet de ”bugün sana yarın bana şeklindedir”. Zenciye, beyaza ,kadına, çocuğa, gey-lezbiyenlere, Hristiyan, Yahudi ve Müslümanlara sevsek de sevmesek de , insana insan bazında yaklaşılmalıdır.Ülke içerisindeki sorunları gündem dışı bırakmak adına milyonlarca kilometre uzaklıktaki, kendi halindeki insanlar  öcü gösterilmemelidir. Aksi takdirde askeri gücünüz ne olursa olsun  kültürlerin çatışması kimseye hayır etmez…

 

RESİMLER

www.dailymail.com

www.radikal.com.tr

 

 

Leave a Reply