Sokağa İnmek Kaosun İlk Adımıdır

Bizler apolitik olmakla suçlanan diğer taraftan da apolitik olmasıyla mutlu olunan  bir nesiliz. Ailelerimiz seksen döneminde, bizlerden çok daha kültürlü, azimli ve çalışkan olmalarına, ülkenin sınırlı sayıdaki  üniversitelerini kazanmış olmalarına rağmen, emeklerinin karşılığını alamamışlar. Hergün bir kavga kıyamet, ipsiz sapsız bir kurşunun hedefi olma korkusuyla okumaya çalışmışlar. Bir grup canından olmuş, diğerleri yurt dışına kaçmak zorunda kalmış, sona kalan şanslılarsa siyasetten uzaklaştırılmış.Onların çocukları olarak bizler ”Aman kızım toplum içinde, okulda, arkadaş ortamında siyaset konuşma, kimin ne olduğunu, hangi tarafı tuttuğunu bilmiyorsun” sözlerine alışkınız. Ancak siyaset konuşmak, tartışmak gerek. Hepimiz bu ülkenin bir evladıysak, bize de bir söz hakkı düşer. Ama fikirlerimizi beyan edebilmemizin yanı sıra, bunu nasıl yaptığımız da önemli .

Ülkemiz ders kitaplarında yazandan farklı ancak son yıllarda Türkiye’nin bir ritüeli haline gelen, halkın mevcut hükumete ilişkin tamam  mı devam mı sorusunu yanıtladığı bir yerel seçimden daha çıktı. Ne yazık ki   ülkemizde  ,  seçimlerin siyasi sonuçlarının dışında kaç ölü kaç yaralı olduğu sorusunun cevabı endişeyle bekleniyor.  Bu seçimin sonunda da gene kavgalar çıktı  9 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.  Herkesin görüşü farklıdır, seversiniz sevmezsiniz ama kabul edersiniz, milletin iradesidir der geçersiniz. Seçimlere hile karıştığı konusunda şüpheler varsa elbette insanlar hakkını aramalıdır, gerekli kuruluşa başvurulmalıdır ama bu sokağa inilmeden yapılmalıdır. Sokağa inmek ya da bunu teşvik etmek  her zaman daha büyük kargaşalara sebep olmuştur. Türkiye ‘de altmış döneminde, seksen döneminde ve son bir yılda yaşanan ölümlerde hiç kimse  bu sonu amaçlamamıştı. Siyaset düşünme meselesiyse ,düşünelim ,yazalım ,konuşalım  ama sokağa inmek doğru değil. Yaşanan bir savaş değil, herhangi bir düşman yok, kendi insanımızla anlaşmazlıklarımız var sadece. Kahrol düşman  mantığı ya da ölesiye nefret bana doğru gelmiyor.Sonunda zarar gören kendi milletimiz kendi devletimiz oluyor.

bayrakTürkiye’de yılların getirdiği bir kamplaşma var. Ama okuduğum , dinlediğim kadarıyla eskiden aynı masada oturup o ya da bu şekilde medenice tartışabilenler, uzlaşabilenler artık sadece takım tutar gibi bir partiyi ya da bir ideolojiyi tutuyor ve kendinden başkasını saymıyor, dinlemiyor ,düşman  belliyor.

”Karşı taraf”  ingiliz askeri değil, herkes bu vatanın evladı ve kendince vatanının iyiliği için uğraşıyor.Ortada bir suç varsa gereken yapılmalıdır   ama halkı halka kırdırtmak, ülkeyi kaosa sürüklemek asla kabul edilemez. Sokağa inmek bu kaosun ilk adımıdır.

Leave a Reply

1 comment

  1. Burakcan

    Katılıyorum…