O kadar coşkulu söylenmişti ki ” Dünya Kadınlar Günü” diye ve biz o kadar güzel dalmıştık ki, kendimize geldiğimizde içimizden birileri çoktan tacize uğramış, şiddet görmüş, bir köşeye itilmiş ve çoğu zaman olduğu gibi adeta bir hizmetkar ( köle) muamelesi ile karşı karşıya kalmıştı. Nedenini onlar da bilmiyordu, çoğu zaman da karşı cinsimiz tarafından bu bir gelenek- görenek yani aslında bir yerde alışkanlık olarak görülüyordu.
Keşke şu anda ülkemizde kadınlığın, bunun yanı sıra insanlığın gelişmesi hakkında konuşabilseydik ya da belki tartışabilirdik!!! Fakat ben şu an bu yazıyı yazıyorsam inanın bana bu dakikalarda şiddete ( her türlü) maruz kalan hemcinslerimin sessiz çığlıklarını kulaklarımda duyabildiğim ve dugularını kalbimde hissedebildiğim içindir. Ve ne yazık ki bu çığlıkların sahibi sen ya da ben olabilirdik. Peki, bu noktada bizi ayıran nedir?
Bu farklılık sadece senden biraz daha doğuda doğdukları için midir? Yoksa imkansızlıklardan dolayı istedikleri eğitimi alamadıkları için mi? Hadi şimdi bunların hepsini bir kenarı koyalım. Esas beni düşündüren soru şudur ki; Eğitim almış bir erkek yakınındaki kadınlara hiç mi şiddet uygulamaz? Ya da eğitim almış bir kadın hiç mi şiddete maruz kalmaz?
Kime göre eğitimlidir, neyin ölçüsüne göre biz bu kişilere eğitimli diyoruz. Bana göre eğitim öyle 2-3 üniversite bitirip, 3-4 dil bilmeyle olmaz. Bana göre eğitim ” İNSAN ” olmayla başlar. Gerisi sonra gelir zaten.
Eğer herhangi bir kaynaktan araştırmak isterseniz (Dünya Kadınlar Günü) ” İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.” diye veya buna benzer bir şekilde bir açıklamayla karşı karşıya geleceksiniz.
Ben burada ” ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanması” kısmına dikkat çekmek istiyorum. Teoride evet amaçlanan şey bu fakat bu ne kadar gerçekçi ya da ne kadar uygulanıyor?
Türkiye’ de bırakın bizim başarılarımızın kutlanmasını , daha trafikte kadınlar olarak saygı bile göremiyoruz ki artık biz sevgi boyutunu geçtik zaten. Siyaset hakkında konuşsak; ” siz siyasetten ne anlarsınız ” oluyoruz, sosyal alanda bir şeyler söylesek; “önce kendi kocanızla ve ailenizle ilgilenin” oluyor. Ve gelelim hayatımızın önemli bir parçası olan ekonomiye, ekonomiyi yorumlarken de; bizim alışverişten ve para harcamadan başka bir şey bilmediğimize inanılıyor.
Belki bu yazıda hep olumsuz örnekler var fakat inanın bana yaşadığımız ülkede bu tarz olaylar her dakika yine ve yeniden yaşanılıyor.
Ve bir çok kadın bunları yaşarken susmak zorunda kalıyor!!! Peki susmak bir çözüm müdür?
Ben susmak eylemini bir çözüm olarak görmediğim gibi, bu konuda haykırmayı da gereksiz buluyorum. Bence bizim haykırmaktan çok kadınlar gününün amacını anlamaya ve yaşamaya ve de anlatmaya ve yaşatmaya ihtiyacımız var.
Ve son olarak; kadına, insana, hayvana yani herhangi bir canlıya zarar verilmesini önlemek içinde ” İNSAN OLMAYI DENEYEBİLİRİZ” diyorum.