IMG_3558

 

Geçtiğimiz perşembe günü Bilkent Siyaset Platformu’nun konuğu olarak C Blok Amfi’de konuşma yapan CHP Milletvekili Muharrem İnce kürsüde bulunduğu bir saat boyunca gündeme dair birçok önemli konuya değindi.

İlginin bir hayli yüksek olduğu konferansta İnce, aynı zamanda katılımcılardan gelen birçok soruya da cevap verdi.

”Siyasete ilgi duyun, siyasete katılın, siyasi partilere üye olun hangisi size uygunsa gidin oraya üye olun, gençlik kollarında çalışın mücadele edin geleceğin milletvekilleri başbakanları siz olun.” diyerek konuşmasını bitiren İnce ile konferansın sonunda kısa bir röportaj yapma fırsatı buldum merak ettiğim soruları sordum.

Soru: 177 imzayla genel başkanlığa aday gösterilmiş olmanıza rağmen seçimde 415 oy aldınız, aradaki bu farkı neye bağlıyorsunuz?

Muharrem İnce: Bu soru Kurultay sonrasında en sık sorulan sorulardan biriydi. Oysa benim Kurultay öncesindeki konuşmalarımda bunun cevabı vardı. İmza toplama işinde delegelere çeşitli biçimlerde baskı yapıldığını söyledim. O günlerde benim bu eleştirilerimi, yaratılan “hiç şansı yok” algısının içinde olası yenilgim için gerekçe üretme olarak gördüler. TV programlarımda atılan imzalar ile alınan oylar farklı olacak dedim. Sonuçta öyle oldu. Bunun temel nedeni parti içinde demokratik ortamın olmamasına bağlıyorum. Bu birinci neden. İkinci neden, bazı delegeler Sayın Genel Başkana gönüllü imza vermiştir. Ama bunlar daha sonra görüş değiştirdiler. İnsanların görüş değiştirme hakkına saygı duymak gerekir. Onları ikiyüzlü olarak itham etmemek gerekir.

Soru: Şayet Genel Başkan olsaydınız parti seçimlere nasıl hazırlanacaktı? Kürt seçmenden oy alabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Muharrem İnce: Önümüzdeki seçimlere benimle hazırlanmayacağı kesinleşti. Genel Merkezimiz hazırlıklarını yapıyor. Bize düşen de bu hazırlıkları halka taşımak. Cumhuriyet Halk Partisi her seçmenden oy alabilecek bir partidir. Benim açımdan seçmenin Kürdü, Türkü yoktur. Ben onların kimliklerini yaşamalarının, kendi farklılıklarını korumalarının demokrasinin gereği olduğunu düşünüyorum. Ama onların oylarına Kürt-Türk-Çerkez-Boşnak vs. olmalarından dolayı talip değilim. Özgür yurttaşlar olarak gördüğüm için talibim. Oy verirken yaşamları içinde karşılaştıkları ekonomik, siyasi sorunlarından dolayı oy vermelerini istiyorum. Bizim partimizin yönetim kadrolarının önemli bir bölümü Kürt’tür. Aldığımız 11 milyon oyun içinde her etnik kimlikten yurttaşımız var. Onlar Kürt oldukları halde CHP’deler. Çünkü CHP, aidiyetleri merkeze alan bir parti değil. CHP, insanları, farklılıklarımız üzerinden değil, farklılıklarımıza rağmen ortak olduğumuz değerler, aidiyetler üzerinden kucaklamaktadır. İnsandan, emekten, yoksulluktan, çevreden, çağdaşlıktan bilgiden, bilimden bahsediyoruz.

Soru: 2015 seçimlerinden sonra beklenmedik bir durum karşısında alternatif muhalefet parti çalışması olabilir mi?

Muharrem İnce: Alternatif arayışları her zaman var.2015 seçimleri sonrasında da olabilir. Bu benim üzerinde duracağım bir konu değil. Ben istiyorum ki insanlar bu arayışlara girmesin. Türkiye’de alternatif CHP’dir. Muharrem İnce olarak kendilerine başka adres arayanlarla, yada kendi oluşturacakları adresle iktidar olmak isteyenlere başarılar dilerim. Benim görevim Cumhuriyet Halk Partisini büyütmektir.

Soru: Türkiye’de gerçekten muhalefet sorunu var mı? Yoksa iktidar partisinin medya gücüyle yarattığı bir algı mıdır?

Muharrem İnce: Türkiye’de bir muhalefet sorunu var. Ama bu sorunun iktidar medyası tarafından bir algı olarak sunulmak istediği gerçeği de var. Muhalefet, bugün iktidarın hâkim olduğu her alanda kuşatılmıştır. Örneğin Parlamento içi muhalefet etkisizleştirilmiştir. Sokak üzerinden gelişen muhalefet, baskıyla yok edilmektedir. Ama biz haklıysak ki öyleyiz, doğru yöntem ve araçları kullanıyorsak bu baskıyı kırabiliriz. Sorun söylediklerimizde tutarsızlığa düşmekte ve uygun araç ve yöntemleri kullanmamakta.

Konferansa ilgi oldukça fazlaydı

Konferansa ilgi oldukça fazlaydı

Soru: AKP’nin çizdiği “darbeci ve zalim CHP” 30 yaş altı tüm vatandaşların kafalarına adeta nakşedilmiş durumda. Bu olayı nasıl değiştireceksiniz?

Muharrem İnce: CHP’lilerde böyle bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Çünkü yaş olarak 30 yaş altından bahsettiğinize göre onlar kendi ailelerinin siyasi geçmişlerini bilirler. Onların darbe dönemlerinde hangi sorunları yaşadıklarını bilirler. Özellikle 12 Eylül Darbesinin acı düşürmediği bir CHP’li aile yok gibidir. AKP’nin ürettiği bu söylem aslında kendi seçmenine yöneliktir. Bu yalanlar üzerinden kendi seçmenine bizi öcü göstererek, kendi etrafında kenetlenmesini umuyor. Bilgi, yalanın pan zehridir. Bugüne kadar CHP hakkında ürettikleri yalanların hiçbir belgesi bulamamışlardır. Bulamazlar da. CHP’nin geçmişinde hatalar bulunabilir ama CHP ile darbeleri yan yana getirecek hiçbir bilgi bulamazsınız.

Soru: Neden CHP içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu yenilikçi Muharrem İnce ulusalcı algısı var?

Muharrem İnce: Ben ulusalcı falan değilim. CHP’nin altı oku vardır bu altı okun içerisinde ulusalcılık yoktur eğer ulusalcılıktan kasıt milliyetçilik ise bunun adı ulusçuluk olmalıdır ben bu altı oka bağlı birisiyim. Ulusalcılık son yıllarda CHP’yi bölmek için kamplaştırmak için uydurulmuş bir şeydir.

Soru: Son olarak, başörtüsünün ortaokullarda da serbest olmasını bir özgürlük adımı olarak görüyor musunuz?

Muharrem İnce– Önce özgürlük kavramından başlayayım. Özgürlük, insanın kendi davranışları üzerindeki belirlenmişlikleri ortadan kaldırması, geriletmesidir. Özgürlük sadece bir tercih edip edememe olarak anlaşılıyor. Tercihinizi davranışa dönüştürebiliyorsanız özgürsünüz. O zaman şöyle düşünelim: Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmek istiyorum. Bunu yaparsam mı özgür, bekleyip yeşil ışıkta geçersem mi özgürüm? Hem kırmızı ışık, hem yeşil ışık benim tercihime bir müdahaledir. Peki neden bu müdahaleyi bir özgürlük sorunu bağlamında bir tartışma konusu yapmıyoruz. Çünkü bu müdahale bir denenmiş bilgiye dayanıyor ve bu bilgi bizim seyahat etme hakkımızı sağlıklı kullanmamızı sağlıyor.

Temel eğitimde başörtüsü konusuna pedagojinin ürettiği bilgiler ile gelişim psikolojisinin bilgilerinden ve okul kavramı üzerinden bakacağız.

Başörtüsünün öznesi bir kere çocuk statüsüne sahip. 18 yaşın altında olan kız çocuklarımız. Oysa başörtüsü, yetişkin olmakla ilgili bir konu olsa, yasaklama özgürlük kapsamında ele alınabilir. Burada kendi iradesi özgür irade olarak görülmemesi gereken bir insandan bahsediyoruz . Bunun din açısından değil ama üretilen dini düşünce açısından da sorunlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü getirilen gerekçe çocukların biyolojik gelişimiyle ilgilidir. Ergin olup olmama esas alınmaktadır. Oysa sosyal gelişimi de dikkate alınmak zorundadır.

İkinci nokta okulun yapısıyla ilgidir. Burası üniversite değil. Zorunlu eğitimin yapıldığı ve devlet eliyle yapıldığı yerdir. Devlet, kaynağı din olan hiçbir davranış karşısında taraf olamaz. Kimse dini inancı üzerinden devlete ait olan bir yerde kendisi için bir farklılık yaratan talebini özgürlük olarak sunamaz. Çünkü okul herkesindir ve herkesin olduğu için hiç kimsenindir. Çünkü başörtüsü okul içinde herkesin inançlarının zorunlu olarak açığa vurulması gibi bir sonucu yaratmaktadır.

Leave a Reply