O Güzel İnsanlar O Güzel Atlara…

Yaşamı boyunca her türlü zulme, baskıya karşı direnmiş, tavrını her zaman barıştan, özgürlükten yana koymuş olan edebiyatın büyük ustasını kaybettik bugün. Geride bıraktığı onlarca değerle birlikte yumdu gözlerini 92 yaşında.

Osmaniye’nin küçük bir köyünde 1923’te dünyaya gelmişti Kemal Sadık Gökçeli. Ortaokulu son sınıfta terk ettikten sonra çalışmaya başlamıştı.

Şiirlerini ise daha o zamandan kaleme almaya başlamıştı. İşte bu şiirler Kemal Sadık Gökçeli’yi ”Yaşar Kemal” yapacaktı.

Takvimler 1940’ları gösteriyordu. Kemal Sadık Gökçeli belki de hayatını etkileyecek olan usta ve yazarlarla teker teker tanışıyordu.

Abidin Dino, Pertev Naili Boratav, Arif Dino.

Oldukça genç bir yaşta atıldı edebiyat dünyasına. Eserleri birer birer doğuyordu Yaşar Kemal’in elinden. Bir yandan da mahpuslukla uğraşıyordu.

Çoktan belliydi Gökçeli’nin muhalif bir tutumu olacağı ama kimse daha 17’sinde ilk tutukluluk deneyimini yaşayacağını düşünmemişti.

”Komünizm propagandası ” yaptığı için suçlanmış ve hapse girmişti.

1951 yılında serbest kaldığında artık ”Yaşar Kemal” olarak aramıza dönmüştü.

Eserlerinde çoğunlukla Anadolu’dan yararlanıyordu.

Bizi bize bu kadar dokunaklı anlatan en önemli yazarlardandı.

Yıllar içinde efsaneleşen eserlerini yayınlarken, muhalif kimliği de gün geçtikçe aktifleşti.

Öyle ki, Türkiye İşçi Partisi’nde merkezi yürütme kurulu üyeliğine kadar yükselmişti.

Yayınlanan onlarca efsanevi eseri Yaşar Kemal’e sayısız ödül ve başarı getirdi.

Sadece Türk edebiyatının değil aynı zamanda dünya edebiyatının da önemli bir parçasıydı.

Bu sefer takvimler 12 Kasım 2014’ü gösteriyordu. İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından Yaşar Kemal’e ”Fahri Doktora” unvanı verilmişti.

Törene katılamayan Yaşar Kemal yerine eşini göndermişti bir de ”vasiyet”i vardı biz okuyucularına Yaşar Kemal’in.

“Bir; benim kitaplarımı okuyan katil olamasın, savaş düşmanı olsun. İki; insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar.”

Mesajı oldukça açık ve netti.

Bizler gereken çıkarımları yaptık ve önümüze bakmaya devam ettik.

Gelelim bugüne. Ülkemizdeki onca kötülüğün, yobazlığın, karanlığın üstüne bir de Yaşar Kemal’i kaybetmenin ağırlığı bindi omuzlarımıza. Sanata, sanatçıya, aydınlanmaya, bilime düşman bir zihniyetle mücadele ettiğimiz şu günlerde bu ölüm hiç yakışmadı.

Ama ne mutlu ki bize tanıyabildik, okuyabildik onu. Anladık vasiyetini ve ona göre şekillendirdik geleceğimizi.

Savaşa karşı durduk. Hep ezilenin yanında, ezenin karşısında olduk. Din, dil, ırk ayrımı yapmayı bilmedik. İnsanı insanca sevdik, alçaltmadık, yüceltmedik.

Yaşar Kemal’in dediği gibi bu dünyada gövdemiz kadar değil yüreğimiz kadar yer kapladık. Dünyanın bütün kötülüklerine başkaldırdık. Bazen kendi iyiliğimiz başkasının kötülüğüne de olabildi. O zaman da kendi iyiliğimize bile baş kaldırmayı Yaşar Kemal’den öğrendik.

Bir de bizim kadar şanslı olmayan diğerleri var tabi…

Diyeceğim o dur ki sahip çıkalım Yaşar Kemal’e. Eserlerine, vasiyetine. Yaşatalım İnce Memedleri, direnelim Abdi Ağalara karşı. Kurutmayalım umutlarımızı, öldürmeyelim düşlerimizi.

O güzel insanlar o güzel atlara binip gitseler de biz duralım hele. Daha kuracağımız yepyeni bir geleceğimiz var hem de hep birlikte…

Leave a Reply