Ekmeleddin İhsanoğlu Neden Seçimleri Kaybetti?

Başlığı okuyanların şaşırdığına adım gibi eminim. Böyle bir yazıyı 11 Ağustos ya da 24 Ağustos sabahı okumayı bekleyenler mutlaka vardır. Hayır, İhsanoğlu seçimleri henüz kaybetmedi. Belki de hala kazanabilir. Türkiye’de halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı da olabilir. Ancak ben ve benim gibi düşünen birçok kimse için Sayın İhsanoğlu seçimi çoktan kaybetti. Yazıyı kaleme aldığım an itibariyle ciddi bir hayal kırıklığı içerisindeyim. Ben de bu hayal kırıklığının üzerinden zaman geçmeden, sıcağı sıcağına bir yazı yazmak istedim, Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun 06.07.2014 tarihinde yaptığı akıl almaz hata ile ilgili olarak. Çoğu kimsenin dikkatini çekmemiş olabilir, ancak farkına varanların asla unutamayacağı türden bir hataya dikkat çekmek istiyorum.

İlk olarak aday gösterildiğinde, özellikle CHP tabanından ciddi eleştirilere maruz kalan İhsanoğlu, siyasete uzak olmayanlar için aslında gayet makul ve beklenen bir isimdi. CHP’nin geçmişine bakıldığında Şemsettin Günaltay gibi bir başbakan çıkardığını görüyoruz ki bu İhsanoğlu seçiminin CHP için çok da şaşırtıcı olmadığını gösteriyor bizlere. Aynı anda zaten MHP kanadı için de oldukça makul bir seçimdi İhsanoğlu. Diğer bir yandan da akademisyen geçmişi, kibar ve entelektüel kişiliği ile birçok aydın için umut vericiydi fakat bu yazıda çatı aday olarak ne kadar doğru ya da yanlış bir seçim olduğundan bahsetmeyeceğim. Benim dikkatimi çeken birkaç noktayı sizlere aktarmak ve o “vahim” hatadan bahsetmek istiyorum.

Seçim yarışı başladığından bu yana – ki bu benim için 3 adayın da artık resmi olduğu güne denk geliyor – Tayyip Erdoğan’ı da, Selahattin Demirtaş’ı da eleştirenlerin ellerinde somut argümanlar bulunuyordu. Ancak bu durum – benim gözlemleyebildiğim kadarıyla – Ekmeleddin İhsanoğlu için geçerli değildi. Tabii ki özellikle CHP içindeki ulusalcı cepheden gelen yeterince “Atatürkçü” olmadığını iddia eden argümanları saymazsak. Bu kısır ve tabansız eleştiriler dışında, Erdoğan’ın seçim çalışmalarına başladığı bu günlere kadar İhsanoğlu ciddi eleştirilerle karşılaşmadı. Bütün acımasız eleştiri okları ismi üzerinden yöneltiliyordu. Çok alışılmadık bir isme sahip olduğundan, dalga geçmek için kullanılıyor, ellerinde sağlam bir eleştiri konusu olmayan kimseler bunu kullanarak İhsanoğlu’nu yıpratmaya çalışıyordu. Siyasi muhalefetin kalitesizliği bir yana dursun, Ekmeleddin İhsanoğlu belki uzun yıllardır siyaset sahnesinde olmadığı için, belki de başka nedenlerden dolayı kendisine muhalif olanlara isminden başka bir koz vermiyordu.

Ta ki 6 Temmuz’a kadar. İhsanoğlu haftasonu gerçekleştirdiği İstanbul gezisi sırasında çok büyük bir hataya imza attı. Kendisini “Neden İhsanoğlu’na Evet?” manşetiyle kapak yapan Türk Solu adlı dergiyi havaya kaldırarak benim nezdimde seçimi kaybetti. Derginin ne amaçla ve hangi içerikle İhsanoğlu’na evet dediği bir yana dursun, saf ırkçı haberleri ve yazıları yayına başladığı 2007 yılından beri herkesin malumu. Derginin eski kapaklarından, içindeki yazılardan bahsetmeme gerek yok diye düşünüyorum. Zira benim ne elim gider o yazıları yazmaya ne de yüreğim el verir, tırnak içinde bile olsa. Ayrıca İhsanoğlu için benim düşüncem ne kadar fark yaratır, kendisi için ne kadar önemlidir bilemiyorum (aslında çok iyi tahmin edebiliyorum). Ancak eminim ki benim gibi düşünen kimselerin sayısı düşündüğünden daha fazla. Dediğim gibi, bu gafleti seçimi kaybetmesine neden olmayabilir, ancak birçok kişinin hayal kırıklığına uğradığına inanıyorum.

Bu hareketiyle aklıma takılan birkaç soruyu sormak istiyorum. Sayın İhsanoğlu’nun yanında danışmanı olarak dolaşan, kendisine fikir veren kimse yok mudur? Derginin geçmişini, fikir ve ideolojisinin ne olduğunu daha önce kimse söylemediyse bile yanında bulunan danışmanlar bundan haberdar değil midir? Diyelim ki kimsenin – danışmanları dahil – haberi yok derginin içeriğinden ve ideolojisinden, İhsanoğlu’nun kendisi de mi bihaberdir bu dergiden? Türkiye’ye bu kadar mı uzak kalmıştır İhsanoğlu?

Sayın İhsanoğlu bu hareketiyle vahim bir hata yapmıştır. Bu hatanın kaynağı nedir bilinmez. Derginin içeriğini ve önceki sayılarındaki ırkçı kapakları bilerek bu hareket yapılmışsa durum vahimdir. Diğer bir yandan, hiçbir şekilde bundan haberi yoksa İhsanoğlu’nun durum daha da vahimdir. Bu bilinçsizlik ile seçim çalışmalarını nasıl yürütecektir? Daha önemlisi cumhurbaşkanlığı koltuğuna nasıl oturacaktır? Danışmanları tarafından yönetilen ve yönlendirilen, Türkiye’den ve gerçeklerinden uzak bir cumhurbaşkanı mı olacaktır?

İhsanoğlu ile ilgili benim kafamda ciddi soru işaretleri oluştu. Bundan sonraki süreç içerisinde bu soruların cevabını hep birlikte göreceğiz ancak diğer cumhurbaşkanı adayları tarafından bu hareketi ciddi bir biçimde eleştirilecektir. İhsanoğlu bu süreçte rakiplerinin eline ciddi bir koz vermiş durumda. Bu koz kendisini zor duruma düşürecekken, İhsanoğlu’nu eleştirebilecek somut bir argüman üretmekte zorlanan rakiplerinin de işine gelecektir. ”Sayın İhsanoğlu kimlerle birlikte yürüyor?” sorusu sık sık rakipleri tarafından sorulacaktır. Önümüzdeki bir ay boyunca bu vahim hatanın neler getireceğini İhsanoğlu’nun bu hataya nasıl bir cevap vereceğini göreceğiz, ben ise bütün hayalkırıklığıma rağmen, yine bütün iyi niyetimle bu haberin gerçekdışı olduğunu ve fotoğrafın montaj olduğunu ummak istiyorum.

İhsanoğlu'nun verdiği o poz

İhsanoğlu’nun verdiği o poz

Leave a Reply

1 comment

  1. Erdem Ersan

    Bunu yazan kişinin gerçekten siyasi bilgisi oldukça az.