Hayır, istemiyorum cevap vermenizi. Çünkü vereceğiniz cevaplar Fırat’ı geri getirmeyecek. Çünkü vereceğiniz cevaplar onu geri getirmeyecek ve geleceği de kurtaramayacak. İnsanları kamplara ayırmaya devam ettikçe, siz-biz ayrımı yaptıkça kurtarılamayacak binlerce Fırat. Oysa o da ne çok isterdi ki vatanın birlik olarak yarınlara yürümesini. Oysa ne büyük idealleri vardı, tıpkı ideallerine sarılan diğer gençler gibi… Hayır, hayır bu yazdıklarımdan Fırat’ın görüşünü temsil ettiğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hangi görüşten olursa olsun hangi ideal çevresinde dolanırsa dolansın, Fırat bir fikirdi. Ve fikirlerin öldürülemeyeceğini bir kez daha kanıtladı.Şunu da ifade etmekte fayda var: bu satırların yazarı ise ne milliyetçidir ne de bazılarının deyimiyle faşisttir. İlla bir kalıba sokmanız gerekiyorsa bu satırlar, gençliğinin bağrında sırf o görüşe değer verdiğinden kör bir kurşunun hedefi olan vefat etmiş ve edecek tüm vatandaşlarının acısını yüreğinde hissetme gayretinde olan bir şahsın kaleminden çıkmaktadır. Bunun adına vatanseverlik mi dersiniz, milliyetçilik mi dersiniz, yoksa bir baltaya sap olamadı niyazi mi dersiniz bilemem. Üzülerek ifade edeyim ki sokmak için uğraşıp didindiğiniz o kalıplar –diğer bir tabirle fişleme çabanız- çok da ilgi alanım değil; açıkçası umrumda değil. Bir fikre sahip olmak bir kalıptan olmayı gerektirmez. Ama bu zihniyetin topluma dayattığı militarist bakış açısı Fırat’ın vefatına sebep oldu.
Konuşmanın kolay olduğu zamanlarda çenesini açmayı “onur” bilen vefasızlar, onun kadar cesur olamadı. Laf yapanların aksine o, icraat ile meşgul oldu ve bu hadise gösterdi ki sağda solda bağırıp çağıranlar bu memlekette zerre kıymet ifade etmiyor. Ancak Fıratları ve diğer fikirleri uğruna amel edenleri bu millet bağrına basarak hatırlayacaktır. Sıcak evlerinde kahvelerini yudumlayarak “Şunlar faşist!”, “Bunlar komünist!”, “Berikiler solcu!”, “Onlar sağcı!” diyenlerin iğrenç savaş çığlıkları da tarihin kara dehlizlerine gömülecektir. Onlara “şu işin ucundan tutun.” deseniz de rahatlarını bozmak istemeyeceklerdir. Fakat onlar kolay olan “yıkmak ameliyesini” zahmete girmekten daha çok benimseyerek karşıtlıklar üretenlerdir. Onlar, “Fırat’ın dolaylı katilleri”dir.
Gençleri birbirlerine kırdırmaya hevesli hastalıklı ruhlar, yitirilen her gencin ardından büyük acılarını da büyük bir yüzsüzlükle ifade etmekten çekinmezler. Ağızlarından çıkanın haddi hesabı yoktur, dilleri filtresizdir. Gayeleri ise marjinalleşerek gündem olmaktır, işte onlar bu kadar dar ufuklu ve geçici heveslere sahiplerdir. Onlar için vatan ve milletten ziyade halk nezdinde üretilen kaos ortamı önemlidir. Çünkü onlar bu kaos ortamından beslenirler. Çünkü onlar kan emerek beslenirler.
Memlekette maalesef karşılaşılan bu yaratık tipinin ömrü kısa vadelidir. Radikal söylemler üretmeye programlanan ufak beyinleri bazı ani çıkışlarla gündem olmayı becerirler. Ha bir de kutuplaştırarak birbirlerine kırdırdıkları genç fidanlarımızın cenazelerinde Cem Yılmaz’ın bahsettiği büyük siyah güneş gözlüklerini takarak görevlerini yerine getirirler. Halk nezdinde ise vadeleri oldukça kısadır. Çünkü Anadolu insanı, kısa vadede kantarın topuzunu kaçırmaya eğilimli olsa da uzun vadede sağduyuludur.
“Bu arkadaş bayağı bir heyecanlanmış, hem karşıtlık üretenleri suçluyor hem de kendisi karşıtlık üretiyor! Acaba kime diyor?” diyen insanlar olacaktır. Üzgünüm, sizi sevindirmeyeceğim. Hedefimde hiçbir siyasi grup, hiçbir şahıs yok. Tavrım herkese yöneliktir. Kim kendini zerre miktar böyle bir profil içerisinde görüyorsa, kendini gözden geçirmeli.
Bu arada Fırat’ın babasının sözleri oldukça dikkate değer ve ibret vericidir: “Ben CHP’liyim, yönetici değilim. Gider oyumu kullanırım. Ama oğlum MHP’li oldu. Suç mu öyle olması? Oğlum Türk olduğu için saldırıya uğradı. Oğlumun üç ayı vardı mezun olmasına. Ona izin vermediler. Hep başarılı öğrencileri seçiyorlar. Bu organize bir hareket. Bu olaylar bitecek mi? Bitmeyecek, yine devam edecek. Önlem alınsın. Benim başıma geldi. Ben acıyı yaşadım başkaları yaşamasın.”
Herkes -bir zahmet- hissesine düşeni alsın!
Not: İlaveten hunharca katledilen Özgecan Aslan’a ve Süleyman Şah türbesine yapılan operasyonda şehit olan Şehit Başçavuş Halit Avcı’na Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.