Binamızın Temeli Ne Kadar Sağlam?

Voltaire, insanlığın en güzel görevini “adaleti dağıtması” olarak tanımlamış. Şüphesiz ki, insanlık tarihinin başından beri sistemin ayrılmaz parçası adalet olmuştur.Bir bina düşünün, kolonları olmasa ayakta durabilir mi? İşte adalet kavramı da böyledir; olmadığı bir toplum yok olmaya mahkumdur. Bugünlerde biz de ülkemizde adaletin yerini tayin etmeye çalışıyoruz. Binamızın temelinin ne kadar sağlam olduğunu anlamaya çalışıyoruz bir nevi.

 Adaletin sorgulandığı güncel olaylardan biri de Cumhuriyet Halk Partisi  İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun , -tarihler 14 Haziran 2017’yi gösterdiğinde -durdurulan MİT tırlarının görüntülerini eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a verdiği iddiasıyla ilgili yargılandığı davada, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak suçundan” 25 yıl hapis cezasına çarptırılması ve hakkında tutuklama kararı çıkması. Tutuklama kararı sonrası Enis Berberoğlu, adliye koridorunda yaptığı açıklamada “Olmadık bir işten böyle bir mağduriyet yarattılar. Bunu yaratanlar utansın” dedi. CHP tutuklama sonrası olağanüstü toplantı kararı aldı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de TBMM’de yaptığı konuşmada karara sert tepki gösterdi.

Bu karar, CHP’de kendilerine karşı verilmiş bir gözdağı olarak yorumlandı. Dolayısıyla, muhalefet kanadından yapılan açıklamaların şekli de değişmeye başladı. Derken kararın hemen ardından, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önemli bir karar alarak Türkiye’de hak, hukuk ve adalet sistemine karşı “Adalet Yürüyüşü” eylemi başlattı. Akabinde hemen akıllara aynı sorular geldi: “Adalet Yürüyüşü” eylemi adaleti sağlar mı, ses getirir mi, destek görür mü ? ” Bu sorulara yanıt aramadan önce altını çizmek istediğim önemli bir nokta daha var; bugün yürüyüşün 16’ncı gününe girildi ancak maalesef huzurlu bir ortamda gerçekleşemiyor yürüyüş. Çeşitli provokasyonlarla önü kesilmeye çalışılıyor; kamp alanının önüne bir kamyondan gübre dökülmesi ve yürüyüş kortejine mermi atılması gibi… CHP lideri, sabah yaptığı açıklamada her türlü provokasyona hazırlıklı olduklarını ve kimsenin onlara engel olamayacağını vurgulasa da yaşananların can sıkıcı olduğu ortada.

Bu eylem, bence ses getirdi, getiriyor da çünkü kitleler harekete geçti. Başta, katılımın oldukça az olacağı düşüncesi hakimken şimdi giderek artan rakamı görmemek imkânsız. İnsanlar bir arayışta, adalet arayışında zira bir şeylerin ters gittiği aşikâr. Ülkemizde adalet sisteminin zayıfladığı inkâr edilemeyecek kadar somut. Dolayısıyla bir küçük kıvılcımın ateşe dönüşmesi mümkün. Toplumlar böyledir, bir şeyler olur, sonra bir şey daha, bir şey daha… Biriktirirler olanları, sindirirler ve sonrasında da tepki gösterirler. Oldukça normal bir süreçtir bu da. Her toplum kendisine ters gelen durumlara karşı bir duruş sergileyebilir. Ortada şiddet ya da amacından sapan yanlış bir tavır olmadığı sürece bu her vatandaşın hakkıdır. Bu sebeple, ben bu yürüyüşü destekliyorum. Gerçekten adaleti sağlamaya yeter mi bilmiyorum. Daha fazla şey yapılabilir mi, eksikler yanlışlar var mı, elbette vardır; ancak unutulmamalı ki bir yerden başlamak daha önemlidir. En azından oturduğumuz yerden ahkam kesmek yerine küçük de olsa bir çaba içine girildi bu yürüyüşle birlikte. Adalet arayışında olan insanların önünü bu şekilde kesmek yerine dinleyip hak verebilsek, katılmadığımız noktada da demokratik çerçeve içinde tartışabilsek keşke hepimiz.Bir de her şeyi parti meselesi olmaktan çıkarabilsek… Evet, olay Berberoğlu’nun tutuklanması ile başladı ama bu yürüyüşe katılmak/ destek vermek CHP bünyesinde olmayı gerektirmez. Eğer adalet ile ilgili bir endişe taşıyorsanız ve bunun için toplanmış insanlar varsa CHP’ li olun ya da olmayın destek vermenizden daha doğal ne olabilir ki?

Birbirimizi dinlemeyi öğrendiğimiz,  sakinleşip  olgunlaşabildiğimiz “adaletli” günleri görmek dileğiyle…

Leave a Reply

2 comments

  1. Ayşe Demirbaş

    Yüreğine sağlık

  2. Tuna Kırçak

    Çok teşekkürler