Turkish Airlines Euroleague’de Final Four’un başlamasına bir elin parmakları ile sayılı günler kaldı. Maccabi Tel Aviv’i 3-0 ile eleyerek tarihinde ilk kez Final Four’a kalan temsilcimiz Fenerbahçe Ülker yarı finalde, çeyrek finalde bir başka temsilcimiz Anadolu Efes’i eleyen Real Madrid ile eşleşti. Madrid’in ev sahipliği yapacağı Final Four’un diğer yarı final eşleşmesi ise CSKA Moskova-Olympiakos şeklinde oluştu. Şimdi de Fenerbahçe Ülker-Real Madrid eşleşmesine kısaca göz atalım:
Temsilcimiz Fenerbahçe Ülker’in normal sezon gruplarından bu yana gün be gün oyununa pozitif yönler katarak ilerlediğini ve burada olmayı sonuna kadar hak ettiğini söyleyebiliriz. Normal sezonun ilk haftalarında arka arkaya alınan Panathinaikos ve Barcelona mağlubiyetlerinden sonra 6 maçlık galibiyet serisi yakalayan temsilcimiz ikinci olarak Top 16’ya yükselmişti. Top 16’da ilk 3 haftada içeride alınan CSKA ve Olympiakos yenilgileri ile herkesin aklına acaba geçen seneki gibi hayal kırıklığı mı yaşayacağız sorusu gelse de Fenerbahçe her maçta kafalardaki soru işaretlerini biraz daha sildi ve içinde CSKA ve Olympiakos’a karşı deplasmanda alınan galibiyetlerin bulunduğu 11 maçta 10 galibiyetlik harika performans ile grup ikincisi olarak çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde saha avantajının da katkısıyla son şampiyon Maccabi’yi adeta sürklase eden temsilcimiz seriyi 3-0 kazanarak Madrid biletini ilk alan takım oldu. Bu sonuçla tarihinde ilk kez Final Four oynamaya hak kazanan temsilcimiz Türk halkına da büyük bir sevinç yaşattı.
FENERBAHÇE ÜLKER CEPHESİ
Fenerbahçe’nin bu yükselişinde en önemli faktörlerden birinin Top 16’da maçlar ilerledikçe takım düzenlerinin daha iyi oturması ve takımın geçen seneden bu yana kanayan yarasına merhem olarak Top 16 başında transfer edilen Yunan guard Nikos Zisis’in takıma uyum sağlaması olduğunu söyleyebilirim. Büyük hedeflerle yola çıkılan geçen sezonun başından bu yana 1 ve 5 numaralardaki sıkıntı sebebiyle istenilen yerlere gelinemediğini düşündüğümüzde Avrupa’nın en iyi oyun kurucularından biri olan Zisis’in Fenerbahçe’nin bu sezonki en önemli transferi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bunun yanında 5 numara pozisyonunda Vesely’nin Top 16’da haftalar ilerledikçe katlanarak hızlanan yükselişi ile bu pozisyondaki sıkıntıyı büyük ölçüde bitirmesi, normal sezon gruplarında ve Top 16’nın ilk haftalarında oturmayan takım düzenleri dolayısıyla hücumda çoğunlukla tek başına sorumluluk almaya çalışan ve başarılı olamayan Goudelock’ın keskin nişancılığını takım düzenleri içinde sergilemesiyle Fenerbahçe’nin hücum gücünün birkaç kademe artması temsilcimizin olumlu yönlerinden bazıları. Bogdanovic ve Bjelica ise yeri geldiğinde skor yapıp yeri geldiğinde takımın beyni rolünü başarıyla üstlenmeleri ile takım için vazgeçilmez parçalar olmaya devam ediyorlar. Yeri gelmişken çeyrek finalin ardından şanssız bir sakatlık geçiren Bjelica’nın sakatlık dönüşü ne kadar verimli olabileceğinin Fenerbahçe için hayati önem taşıyan bir konu söylemeden geçmeyelim. Top 16’da takıma ciddi anlamda katkı vermeye başlayan ancak şanssız bir sakatlıkla sezonu kapatan Hickman’ın yokluğunun ise özellikle savunmada hissedileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu noktada da Obradovic’in Maccabi’de son top savunması için güvendiği Kenan Sipahi’ye büyük iş düşüyor. Özellikle de Real Madrid karşısında, Zisis’in yorulduğu ya da faul problemine girdiği dönemlerde genç Kenan’ın Rodriguez’e yapacağı savunma maçın kilit faktörlerinden biri olabilir. Bütün bunların yanında temsilcimizin özellikle taraftar baskısı altında oynarken, sertleşen savunmalara karşı Zisis’in kenarda olduğu dakikalarda üretkenlik eksiği yaşaması şu an en önemli sorun olarak göze çarpıyor. Bu noktada da geçen sezon takımın saha içi lideri olan ancak bu sezon nispeten tamamlayıcı roller üstlenen Emir Preldzic’in katkısı oldukça önemli. Saha içi görüşü ve pas yeteneği oynadığı pozisyona göre oldukça yüksek olan Emir, Madrid cehenneminde kritik anlarda kilidi çözecek oyunculardan biri olabilir. Bütün bunların ötesinde, temsilcimizin genel olarak başarıya aç oyunculardan oluştuğunu ve Avrupa’nın efsane koçlarından birisi, belki de en iyisi olan, bu kadar başarı kazandıktan sonra bile hala antrenörlüğünün ilk günündeki enerjisini ve başarı açlığını koruyan bir koç olan Zeljko Obradovic tarafından yönetildiğini vurgulamak gerekiyor. Tahminimce Fenerbahçe yarı finalde maçın temposunu kontrol altında tutarak Real Madrid’in kendi seyircisi önünde havaya girmesine izin vermediği ve rakibin kilit oyuncuları Rodriguez ile Fernandez’i iyi savunduğu takdirde maçı kazanmak için en az rakibi kadar şanslı olacaktır.
REAL MADRİD CEPHESİ
Real Madrid ise son 2 sezondur finalde kaybettiği Euroleague kupasını bu sene artık evine kadar gelmişken Madrid’den dışarı çıkarmamak konusunda kararlı gözüküyor. İlk tur gruplarını 10 maçta 8 galibiyet, Top 16’yı da 14 maçta 11 galibiyetle lider tamamlayan İspanyol temsilcisi çeyrek finalde de Anadolu Efes karşısında özellikle kendi evindeki maçlarda çok zorlanmasına rağmen seriyi 3-1 ile geçmeyi bildi ve Final Four’a yükseldi. Birkaç senedir oturmuş kadrosu ve antrenörü Pablo Laso ile Euroleague’de üst sıralarda yer almaya alışmış Real Madrid’de şampiyonluk haricinde her sonucun hayal kırıklığı olarak karşılanacağını vurgulamam gerek. Takımın beyni Sergio Rodriguez saha içi organizasyonlarda hem atmaya hem de attırmaya devam ederken Sergio Lull de bu sezonki büyük gelişimi ile oldukça tehlikeli bir oyuncu olarak göze çarpıyor. Atletik özelliklerini oyun zekasıyla birleştirebilen nadir oyunculardan biri olan Rudy Fernandez, 36 yaşında olmasına rağmen hırsından ödün vermeyen Andres Nocioni, nokta atıcısı Jaycee Carroll ve uzun kolları ile pota altında her zaman rakibe sorun yaratan Marcus Slaughter Madrid ekibinin diğer önemli silahları. 35 yaşında olmasına rağmen pota altında çok tehlikeli bir oyuncu olabilen ve zaman zaman oyunu basketbolun dışına çıkararak da rakip takıma problem yaratan Felipe Reyes de ayrı bir parantezi hak ediyor. Real Madrid’in en önemli özelliği özellikle de seyircisinin desteğini arkasına alıp oyunu hızlandırdıklarında durdurulamaz bir takım haline gelmeleri. ( Bunu en iyi çeyrek final ikinci maçında Anadolu Efes’e karşı evlerinde 17 sayılık farkı göz açıp kapayıncaya kadar kapadıklarında gözlemledik. ) Bunun yanında sert bir savunma ile karşılaşmadıklarında seti oldukça hızlı bir tempoda oynayabiliyorlar ve sayı üretmekte zorlanmıyorlar. Ancak rakip savunmayı aşamadıklarında ne kadar bocaladıklarını ve bir B planı bulmakta zorlandıklarını da yine Anadolu Efes serisinde dönem dönem gözlemledik. Sonuç olarak Fenerbahçe Real Madrid’i ne kadar düşük sayılarda tutabilirse maçı kazanma şansı o kadar artacaktır. Coaching kısmında ise Pablo Laso her ne kadar daha uzun süredir takımı ile beraber olsa da daha önce 13 kez Final Four oynayıp 8 defa şampiyonluğa ulaşmış Obra Kadabra’nın ağır basacağını düşünüyorum.
Final Four’da yarı final maçları 15 Mayıs’ta oynanırken temsilcimiz Fenerbahçe Real Madrid ile saat 22’de karşılaşacak. 17 Mayıs’ta ise kaybedenler üçüncülük kazananlar final maçını oynayacak. Temsilcimize bu zorlu maçlarda başarılar diliyoruz.