Turkish Airlines Euroleague’de 3.hafta maçları 30-31 Ekim’de oynanan maçlarla tamamlandı. Temsilcilerimizin üçünün de sahadan mağlubiyetle ayrıldığı haftada Anadolu Efes kendi sahasında Zalgiris Kaunas’a kaybederken Fenerbahçe Ülker Panathinaikos’a Yunanistan’da direnç gösteremedi. Laboral Kutxa ile İspanya’da karşılaşan Galatasaray Liv Hospital ise son dakikalara kadar üstün götürdüğü maçı kıl payı kaybederek haftayı mağlubiyetle kapatan takımlarımız arasına katıldı. Şimdi de temsilcilerimizin maçlarına kısaca göz atalım:
Fener Yokları Oynadı
Ateşli seyirci potansiyelinin etkisiyle her zaman zorlu geçen Yunanistan deplasmanında Panathinaikos ile karşılaşan Fenerbahçe Ülker maça iyi başlamadı. Rakibin ikili oyunlarını ve dış şutlarını savunmakta zorluk çeken temsilcimiz, hücumda da iyi organize olamayınca 21-10 geriye düştü. Çeyreğin kalanında da Slaughter başta olmak üzere Panathinaikos’un çok yüksek üç sayı yüzdesi(%80) farkın azalmasına izin vermedi ve ilk periyot Yunan ekibinin 31-19 üstünlüğüyle geçildi. İkinci periyotta da aynı görüntü devam ederken Fenerbahçe Slaughter’ı bir türlü durduramadı. Hücumda da set temposunu düşük tutan ve oyun kurucu pozisyonundaki sıkıntının da etkisiyle saha içi organizasyonu iyi yapamayan temsilcimiz farkın daha da açılmasına engel olamadı ve soyunma odasına 59-36 üstün giden Pana oldu. Yunan temsilcisinin %85(10/12) 3 sayılık atış yüzdesi ise ilk yarının en dikkat çekici istatistiğiydi.
2.yarıda da Fenerbahçe’den hiçbir reaksiyon(herhangi bir ön alanda baskı ya da tempoyu artırma denemesi) gelmemesi karşılığında üstün oyununu farkı artırarak sürdüren ve üç sayı yüzdesini koruyan Panathinaikos bir ara farkı 30 sayıya kadar çıkarırken son periyoda da 82-57 önde girdi. Son periyotta iki takım da skoru kabullenmiş gözükürken temsilcimiz farkı biraz olsun kapatsa da belli bir limitin altına düşüremedi ve sahadan 91-73 mağlubiyetle ayrıldı.
Öncelikle söylemek gerekir ki; Panathinaikos belki de Euroleague tarihinin en yüksek üç sayı performanslarından birini sergiledi. Bir daha uzun yıllar olmayacak şekilde maçın son dakikalarına kadar %80 ile üç sayı kullanan ve maçı da %69 ile bitiren Yunan temsilcisinin bu performansı karşısında hangi takım olursa olsun işi oldukça zor olurdu. Ancak bu yıkıcı mağlubiyetin ana sebebini Panathinaikos’un yüzdesinden önce temsilcimizin kendisinde aramak gerekiyor. Maçın daha başında Panathinaikos’un yaptığı atağa ve öne fırlamasına maç boyunca gerçek bir reaksiyon veremeyen Fenerbahçe, sahada savaşçılıktan uzak ruhsuz bir oyun sergiledi. Maçın sonuna kadar ne bir tam saha baskı, ne de set oyununda rakibin ezici üstünlüğüne karşı oyunu hızlandırma çabası içinde olmayan temsilcimiz taraftarlarını sonuçtan çok, mağlubiyetin alınış şekliyle üzdü diyebilirim. Burada Hickman’ın gerçek bir oyun kurucudan çok uzakta olmasına rağmen takımdaki tek gerçek oyun kurucu Kenan Sipahi’ye çok az şans veren Obradovic’in nerelerde hata yaptığını ve yanlış transfer politikasını bir kez daha sorgulaması gerekiyor. Bo McCaleb’in bu tip maçlarda takıma getirdiği savaşçılık ve dinamizm ise adeta mumla aranıyor. Uzun sözün kısası, maçta farklı geride oynarken sürpriz oyunculara şans vermeyi bile düşünmeyen ve yanlış bir transfer politikası izleyen/izlenmesine göz yuman Obradovic’in bu mağlubiyette başrolde olduğunu düşünüyorum. Her şeye rağmen Fenerbahçe’nin önünde bu mağlubiyeti telafi edebilecek uzun bir zaman var, ancak gerçek bir oyun kurucu alınmadığı takdirde bizi geçen seneki gibi bir hayal kırıklığının beklediğini düşünüyorum. C Grubu’nda sonuçlar ve puan durumu şu şekilde:
Aslan Son Darbeyi Vuramadı
Her ne kadar eski görkemli günlerinden uzak olsa da özellikle de evinde tehlikeli bir takım haline gelebilen Laboral Kutxa ile karşılaşan Galatasaray Liv Hospital maça iyi başladı. Arroyo’nun etkili oyunuyla öne geçen temsilcimiz karşısında Laboral çeyrek sonunda oyunu dengeledi ve ilk periyot 24-23 Galatasaray’ın üstünlüğüyle geçildi. İkinci periyot karşılıklı basketlerle geçerken Vujacic’in etkili oyunuyla daha çok dış şut ve bire birler ile sayı bulan ev sahibine karşı temsilcimiz daha dengeli ve ikili oyunlara dayalı bir oyun oynadı. Yüksek skorlu geçen periyodu özellikle Arroyo-Furkan ikilisinin etkili oyunuyla temsilcimiz 49-47 önde kapattı.
İkinci yarıda ise senaryo baştan sona aynıydı desek yanlış olmaz. İkinci yarıda Galatasaray Arroyo’nun liderliğinde Furkan-Erceg-Micov üçlüsünün sayılarıyla sürekli olarak kaçarken Laboral Kutxa bir türlü oyundan kopmadı. Temsilcimiz üçüncü periyotta farkı bir ara 8 sayıya çıkarsa da ev sahibinin çeyrek sonundaki atağına engel olamayınca son on dakikaya 70-70 eşitlikle girildi. Son periyotta da bir ara 8 ve 6 sayılık farkları yakalayan temsilcimiz karşısında Laboral Kutxa geri dönmeyi başardı ve Furkan’ın beş faul almasının da etkisiyle savunmasını sertleştirip Bertans ve Heurtel ile skorda öne geçti. Maçın son saniyelerinde öndeyken önce savunamayan ardından da hücumu kullanamayan temsilcimiz 91-90 ile 3.maçında 2.mağlubiyetini aldı.
Öncelikle Galatasaray’ı mağlubiyete rağmen oynadığı oyundan dolayı tebrik etmek gerekiyor. Daha sezonun başında olmamıza karşın, nokta transferler ile geliştirdiği kadroya sağlam bir takım kimyası oturtan Ergin Ataman’ın takımı özellikle de Arroyo-Furkan ikili oyunlarına ve Erceg-Micov ikilisinin penetre üzerinden dış şut bulmasına dayalı doğru oyun sistemiyle maçın başından sonuna kadar oyunun kontrolünü elinde tutmayı başardı. Burada Arroyo’nun yeniden takımın lideri rolüne dönmesi, Erceg’in form durumu, Micov’un oyun zekasını parkeye yansıtması ve Furkan’ın yabancı pivotların önünde takımın birinci pivotu olması gelecek için olumlu sinyaller. Ancak bir değil birkaç defa maçı koparma noktasına gelen temsilcimiz bir türlü bitirici yumruğu vuramayınca Laboral Kutxa seyircinin de desteğiyle her seferinde geri dönmeyi başardı. Galatasaray’ın bitirici darbeyi vuramamasının en önemli sebebinin ise, hücumdaki düzenli görüntünün aksine savunmadaki kopuk oyunu olduğunu düşünüyorum. Dönem dönem iyi savunma yapsa da bunu bir türlü maçın geneline yayamayan temsilcimiz, kritik anlarda yaptığı savunma hataları ve top kayıplarının ardından gelen hızlı hücumlar ile bir anlamda rakibinin şansını kendisi yarattı denebilir. Sonuç olarak daha ilk haftalarda doğru basketbolu oynayan ve bazı küçük sorunları olan Galatasaray’ın bunları da aştığı takdirde ilerleyen haftalarda çok daha iyi sonuçlar alacağını düşünüyorum. D Grubu’nda sonuçlar ve sıralama şu şekilde:
Efes’ten İlk Mağlubiyet
Sezona 2’de 2 ile başlayan temsilcimiz Anadolu Efes ise Litvanya temsilcisi Zalgiris Kaunas’ı ağırladı bu hafta. Maça hücumda tutuk bir görüntüyle başlayan temsilcimiz ilk çeyreği 16-12 geride geçti. İkinci periyotta Krstic’in pota altındaki etkili oyunuyla bir ara skorda dengeyi kuran Efes, savunmada iyi organize olamayınca Zalgiris soyunma odasına 34-26 önde gitti.
3.periyotta da hücumda Krstic’e dayalı bir oyun oynayan Anadolu Efes karşısında takım oyununu sürdüren ve oyunu kontrol eden Zalgiris son çeyreğe 50-42 önde girdi. Son periyotta başta Draper olmak üzere diğer oyuncuların da biraz olsun Krstic’e katılmasıyla temsilcimiz bir ara farkı 2’ye kadar indirse de Zalgiris maç sonunda fazla hata yapmadı ve 65-62 ile Litvanya’ya oldukça önemli bir deplasman galibiyeti ile döndü.
İlk iki haftada kendisinden görece zayıf rakiplere karşı kazansa da oyun olarak izleyiciyi pek tatmin etmeyen Anadolu Efes, önemli bir ekolün temsilcisi karşısında verdiği ilk sınavdan kaldı desek pek de yanlış olmaz. Sert bir savunma ile karşılaşıldığında, sene başında büyük umutlarla transfer edilen Draper, Perperoglou ve Lasme gibi oyuncuların bocalaması ve son periyoda kadar bütün yükün 31 yaşındaki Nenad Krstic’e kalması oldukça düşündürücü. Eğer böyle devam ederse enerji yetersizliği ile zaten savunmada fazla varlık gösteremeyen ve gücünü hücuma saklayan Krstic’in fiziksel olarak ne kadar dayanabileceği önemli bir soru işareti. Burada aklıma gelen bir soruyu paylaşmak istiyorum: Geçen sezon başında takımın başında Oktay Mahmuti varken ciddi bir bütçe kısıtlamasına giden ve yetersiz kadronun aldığı sonuçlar karşısında hocanın ipini kolayca çeken Anadolu Efes’in sene başında Ivkovic’e bu kadar üst düzey oyuncu transfer edebilecek imkan sağlaması ne kadar adil? Bütün bu yıldız transferlerine rağmen parkedeki oyunun kalitesi de ayrıca ortada. Eğer Oktay Hoca’ya aynı imkânlar sağlansaydı, Ivkovic’in yapabileceklerinden çok daha fazlasını yapabileceğine inanıyorum. A Grubu’nda sonuçlar ve puan durumu şu şekilde:
Euroleague’de 4.hafta maçları 6-7 Kasım’da oynanacak. Fenerbahçe Ülker İspanyol devi Barcelona’yı, Galatasaray ise Litvanya ekibi Neptunas’ı ağırlarken Anadolu Efes Rusya’da Nizhny Novgorod karşısında galibiyet arayacak. Temsilcilerimize başarılar diliyoruz.