Turkish Airlines Euroleague’de 2012-2013 sezonu Final Four’un da tamamlanmasıyla sona erdi. Barcelona, CSKA Moskova, Olympiakos ve Real Madrid’in şampiyonluk için mücadele ettiği Final Four’da finalde Real Madrid’i deviren Olympiakos üst üste 2.defa şampiyon olurken 3.lük maçında Barcelona’yı mağlup eden CSKA Moskova 2012-2013 sezonunu 3.tamamladı. Final Four’un MVP’si ise yine geçen yıl olduğu gibi Olympiakos’un yıldızı Vassilis Spanoulis oldu. Şimdi de bu çekişmeli maçlara kısaca göz atalım.
Tarih Tekerrür Etti
Final Four yarı finallerinin ilk maçında geçen senenin finalistleri CSKA Moskova ve Olympiakos karşı karşıya geldi. Karşılıklı sayılarla geçen ilk çeyreğin sonunda kontrolü ele alan Olympiakos bu çeyreği 24-17 önde geçerken 2.periyotta savunmadaki direncinin de etkisiyle oyundaki kontrolünü daha da arttırdı ve Kyle Hines-Antic ikilisinin etkili oyunuyla ilk yarıyı 40-28 önde geçti.
3.periyotta 2 takım da hücumda etkisiz gözükürken savunmasını iyice sertleştiren Olympiakos CSKA’ya bu periyotta saha içi isabeti şansı tanımayarak savunma anlamında önemli bir başarıya imza attı ve hücumda da Spanoulis’in önderliğinde farkı da iyice açarak son çeyreğe 53-36 önde girdi. Son çeyrekte oyundan iyice kopan CSKA karşısında sağlam oyununu sürdüren Yunan temsilcisi maçtan 69-52 galip ayrıldı ve geçen sene finalde 19 sayı geriden gerip mağlup ettiği Rus temsilcisine yine şans tanımamış oldu. Bu maçta görüldü ki bir yıldızlar karması oluşturmak başarıyı garantilemiyor, büyük paralarla kurulmuş CSKA Moskova’nın belki de yüksek bütçesi olmayan ama geçen seneden beri takın kimliği iyice oturmuş ve sahada maçın sonuna kadar savaşan Olympiakos’a karşı varlık gösterememesi basketbolda asıl önemli olanın takım halinde maçın sonuna kadar mücadele etmek olduğunun önemli bir göstergesiydi.
El Clasico’da Madrid Güldü
Yarı finalin diğer karşılaşmasında ise iki İspanyol devi Barcelona ve Real Madrid karşı karşıya geldi. İlk çeyrekte Real’e kolay şansı tanımazken hücumda da Tomic ve Huertas’la etkili olan Barcelona ilk çeyreği 18-11 önde kapattı.2.çeyrekte bambaşka bir oyun sergileyen Real Madrid güçlü yönü olan hücumda bir anda açılırken Sergio Lull ve Sergio Rodriugez ikilisiyle rakip potayı 3’lük bombardımanına tuttu ve 28 sayı ürettiği 2.çeyreği 39-33 önde kapattı.
3.çeyrekte ise bu kez Barcelona’nın geri dönüşü vardı sahada. Savunmada Real Madrid’e zor anlar yaşatırken hücumda da Huertas ile etkili olan Katalan ekibi son çeyreğe de 51-48 önde girdi. Son çeyrekte bir ara farkı 9 sayıya çıkaran Barcelona’ya karşı pes etmeyen Madrid Rodriguez’in organize hücumları ve Reyes’in pota altı sayılarıyla önce eşitliği sağladı ardından öne geçerek maçtan 74-67 galip ayrıldı.
Bu maç oyun kurucuların basketboldaki önemini vurgularken “Bir takım point-guardı kadar konuşur ” sözünü doğrular nitelikteydi. Barcelona, Huertas’ın etkili olduğu 1. ve 3. çeyreklerde etkili olurken Real Madrid’de Rodriguez’in takımı iyi organize ettiği 2.ve 4. çeyreklerde etkili oldu ve son sözü söylemeyi başardı. Jawai ve Pete Mickael’in sakatlıkları belki yenilgide önemli bir faktör ama son çeyreğin başında 9 sayı öndeyken rakibin kolay basketlerine izin veren Barcelona’nın öncelikle neden bu hataları yaptığını sorgulaması gerekiyor.
CSKA 3.lüğü Bırakmadı
3.lük maçında yarı finalde kaybeden iki dev CSKA ve Barcelona karşı karşıya geldi.Maça Khryapa’nın etkili oyunuyla etkili başlayan CSKA 11-2 öne fırlarken Barcelona oyunu dengeledi ve ilk çeyrek CSKA’nın 15-12 üstünlüğüyle geçildi.2.çeyrekte de sahadakli dengeli oyun devam ederken ilk yarı 35-35 eşitlikle kapandı. 3.çeyrekte Khryapa ve Weems ile etkili olan CSKA son çeyreğe 59-54 önde girdi. Büyük bir çekişmeye sahne olan son çeyrekte Navarro’nun harika oyunuyla geri dönen Barcelona bitime bir dakika kala öne de geçmesine rağmen kazanma şansını kullanamadı ve Jackson’un serbest atışları sonunda 74-73 gülen CSKA Moskova oldu. Bu sonuçla 3.olan CSKA bronz madalya kazanırken sezona büyük hedeflerle başlayan ve grup aşamalarında en yüksek performansı sergileyen Barcelona Final Four’dan eli boş dönmüş oldu.
Yine Savaşan Kazandı
Turkish Airlines Euroleague’de sezonun finalinde ise Yunan devi Olympiakos ile İspanyol devi Real Madrid karşı karşıya geldi. Maça fırtına gibi başlayan Real ilk çeyrekte rakip potayı üçlük yağmuruna tutarken savunmada da Olympiakos’un ritmini bulmasına izin vermedi ve ilk çeyreği 27-10 ile farklı önde geçti. 2.çeyrekte ise sahada bambaşka bir Olympiakos vardı.Geçen seneden beri takımın adeta karakteristiği olan geri dönüşlerden birini gerçekleştiren Yunan temsilcisi,savaşçı oyuncuları Kyle Hines ve Antic’in oyuna girmesiyle savunmasını sertleştirerek oyuna tutundu ve hücumda da ritmini bularak Spanoulis’in de kenarda olduğu bu dönemde farkı bir anda eritti. Çeyrek sonunda rakibine karşılık vermeye çalışan Real Madrid ise ilk yarıyı 41-37 önde kapattı.
3.çeyrekte ise sahada Spanoulis’in geri dönüşü vardı sanki. Rakip potaya art arda üçlükler yollayan Yunan guard takımının öne geçmesini sağlarken Real Madrid Fernandez ve Slaughter’in sayılarıyla ayakta kaldı ve son çeyreğe 61-61 eşitlikle girildi. Son çeyreğe iyi başlayan son şampiyon Olympiakos Spanoulis ve Perperoglu’nun sayılarıyla farkı giderek açtı ve mücadeleden 100-88 galip ayrılarak üst üste 2.şampiyonluğuna ulaştı ve Maccabi’den sonra bunu başaran 2.takım oldu.
Bu maç ve Olympiakos’un şampiyonluğu oyuncusundan, antrenörüne, seyircisinden başkanına kadar tüm basketbolseverlere birçok şey hatırlattı aslında. Bunların başında ne kadar geriye düşerse düşsün asla oyunundan ödün vermeyen ve kendi oyun düzeninde maçın sonuna kadar savaşan ve üst üste 2.sene, Euroleague finalinde 17 sayı geriden gelip şampiyon olan Olympiakos’un gösterdiği mücadele ve vazgeçmemenin önemi geliyor. Diğer önemli ders ise takım kimliğine sahip olmanın ne kadar önemli olduğu, her ne kadar süper yıldız olmasalar da bir takım bütünlüğü halinde birbirlerini tamamlayan oyuncuların yüksek bütçelerle kurulmuş, birçok yıldız barındıran takımlara karşı başarı kazanması bunun canlı bir kanıtı.
Son olarak eklemek istediklerimse Anadolu Efes’le ilgili. Sezon boyunca usta antrenör Oktay Mahmuti yönetiminde, yeni bir kadro olmasına rağmen bir takım kimliğini yavaş yavaş kazanan ve çeyrek final serisinin son maçında Yunanistan’da şampiyon Olympiakos’a karşı 15 sayı öndeyken kaybederek elenen Anadolu Efes sene içinde oldukça iyi sinyaller verdi. Temsilcimizin sene içinde şampiyon Olympiakos’u 3 kez, 2.ve 3. Real ve CSKA’yı ise 1’er kez yendiğini göz önünde bulundurursak, seneye de aynı takım kimliğini koruduğu takdirde Anadolu Efes’in Final Four’un en tepesinde olması hiç de zor gözükmüyor. Temsilcimize ve seneye Euroleague’de mücadele edecek tüm ekiplerimize başarılar diliyoruz.