Turkish Airlines Euroleague’de normal sezon maçlarının tamamlanmasıyla Top 16 için geri sayım başladı. Grupları ilk 4 sırada tamamlayan takımların bir üst tura yükselmesiyle sekizer takımlı 2 grup oluşurken temsilcilerimizden Anadolu Efes ve Fenerbahçe Ülker A ve C Grupları’nı 2.tamamlayarak aynı gruba düştü. D Grubu’ndaki Galatasaray Liv Hospital ise son hafta güçlü Yunan devi Olympiakos’u mağlup ederek adını bir üst tura yazdırmayı başardı. Geçen sezon yarı finalde Maccabi’ye elenen CSKA Moskova normal sezonu namağlup tamamlayarak normal sezonun en iyi performansını sergiledi. Şimdi de Top 16 gruplarına kısaca göz atalım:
E Grubu: Matadorlar Favori, Haydi Şanssızlıkların Aslanı
Temsilcilerimizden Galatasaray’ın yer aldığı E Grubu, iki İspanyol devi Real Madrid ve Barcelona’nın olmasının da etkisiyle F Grubu’na göre oldukça sert gözüküyor. Geçen sezonki finalist kadrosunu büyük oranda koruyan ve Andres Nocioni gibi 36 yaşındayken bile 20 yaşının savaşçılığını sahaya koyabilen bir efsane ile güçlendiren Real Madrid bu sene de şampiyonluğun en önemli favorilerinden birisi. Büyük takımlar için bir ısınma niteliği taşıyan ilk tur gruplarında birisi temsilcimiz Anadolu Efes’ten olmak üzere iki yenilgi alan İspanyol devi, Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez’in önderliğinde Barça’nın bir adım önünde grup liderliği için en büyük aday. Son yıllarda her zaman güçlü kadrolar kurmasına ve ilk tur gruplarında genellikle en iyi sonuçları almasına rağmen, maçların en sertleştiği yer olan Final Four’a gelindiğinde güç olarak dengeli takımların karşılaştığı noktada coaching ve takımın mental gücünün yetersizliği sebebi ile bir türlü zirveye çıkamayan Barcelona, bu yıl da ilk tur gruplarını 10 da 9 ile tamamladı. Normal sezonu 10 sayı ve 5 asist ortalamayla tamamlayan Huertas’ın direksiyonda oturduğu Barça’da hücum düzenleri Tomic üzerinden oynanan ikili oyunlara ve bu ikili oyunlar üzerinden bulunan şutlara dayanırken kendi evlerinde oyunu hızlandırdıklarında DeShaun Thomas gibi devleşen oyuncularıyla Barcelona’yı durdurmak oldukça zor. 35 yaşında olmasına rağmen hala çok tehlikeli bir şutör olan Navarro’nun sakatlığı sebebi ile 6 hafta sahalardan uzak kalacak olması ise ciddi bir handikap.
Geçen sezon birçok otoriteyi şaşırtarak şampiyon olan Maccabi Tel Aviv ise kadrosundan bazı önemli parçaları kaybederken (Fenerbahçe’nin transfer ettiği Ricky Hickman ve emekli olan David Blu gibi) geçen sezonki şampiyon kadronun diğer önemli isimlerini korudu ve ilk turu 7 galibiyet ile ikinci sırada tamamladı. Maccabi için sezonun ilerleyen kısımlarında işlerin kızıştığı anlarda ise en önemli soru ise efsane koç David Blatt’ın yerine göreve gelen yardımcısı Goodes Guy’un maçların psikolojik ağırlığını kaldırıp kaldıramayacağı olacak. D Grubu’nu Bojan Marjanovic’in önderliğinde ikinci sırada tamamlayarak önemli bir sürprize imza atan Crvena Zvedza Telekom, çoğunluğu Sırp oyunculardan kurulu mütevazı kadrosuyla otoritelerin çeyrek final favorisi olmasa da özellikle kendi evinde her takıma kök söktürebilecek bir takım. Son yıllarda ciddi bir başarı elde edemese de hala Diamantidis’in liderliğinde turlar ilerledikçe performansını yükselten Panathinaikos da eskisi kadar görkemli olmayan kadrosuna ve Top 16’ya normal sezondaki son 3 maçını kaybederek gelmesine rağmen kazanma kültürü ile ilk 4 için önemli bir aday. Litvanya’nın basketbol ekolü ile her zaman can yakma potansiyeli olan bir takım olan Zalgiris Kaunas grup ne kadar zor da olsa sürpriz bir ekip olarak göze çarparken, B Grubu dördüncüsü Alba Berlin ise çeyrek finale yükselmek için mucize kovalayacak.
Gelelim temsilcimiz Galatasaray’a. Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da şanssız sakatlıklar yaşayan, bunun üzerine bir de mali krizle önemli oyuncularını ardı ardına kaybeden Galatasaray, kaos ortamlarının koçu Ergin Ataman ve saha içi lideri Arroyo ile bir kez daha adını Top 16’ya yazdırdı. Daha sezonun hemen başında büyük umutlarla transfer edilen Nolan Smith ile yollarını ayıran Sarı-Kırmızılı ekip normal sezonun ilk kısmını 2 galibiyet ve 3 mağlubiyet ile kapatmıştı. Ancak bir anda patlak veren mali kriz ve oyuncuların maaşlarını alamaması sonucunda serbest kalmasıyla takımın en formda uzunu Furkan Aldemir’i Philedelphia 76ers’e kaptıran Cim-Bom, Vougiukas, Aradori ve Jawai’nin takımdan ayrılması ile normal sezonun son maçlarını çoğunluğu 30 yaş üstü oyunculardan oluşan 8 kişilik bir rotasyonla oynadı. Arroyo ve Kerem Gönlüm gibi artık emekli olacak yaşa gelmiş oyuncuların her maç 30 dakika üzeri oynamalarına rağmen kahramanca mücadele ettikleri Sarı-Kırmızılı ekip, Erceg’in de harika performansı ile Euroleague klasikleri arasına girebilecek Kızılyıldız galibiyeti ile grup ikinciliği umutlarını tazelemişti. Ancak ardı ardına gelen 3 yenilgi ve mali krizin doruğa ulaşmasıyla Top 16 ümitlerinin bittiği anda, son maçta Olympiakos’u evinde deviren Ergin Ataman’ın ekibi, Neptunas’ın da kaybetmesiyle Top 16 biletini aldı. Normal sezonun son haftalarında yetenekleri sınırlı olmasına rağmen atletik özellikleri ile öne çıkan genç Patrick Young’ı transfer eden ve bu oyuncudan önemli katkı alan Galatasaray, Top 16 öncesi uzun pozisyonundaki eksiğini Maccabi’den Aleks Maric ile kapatmaya çalıştı. Birçok değişik özelliğe sahip tam anlamıyla joker bir oyuncu olan Gelebale ile de ilgilenen Galatasaray bu transferin de gerçekleşmesi halinde kadro sıkıntısını önemli ölçüde halletmiş olacak. İki sezondur her türlü problemi yaşayan ancak oturmuş takım kimyası ve sahaya karakterini koyan oyuncularıyla başarıya ulaşan Galatasaray, bu sezon da Top 16’da bu kimliğini koruduğu ve yeni oyuncuları bu sisteme adapte olduğu takdirde bu oldukça güçlü grupta çeyrek finali kovalayabilir.
F Grubu: Efes ile Fener’in Önü Açık
Temsilcilerimiz Fenerbahçe Ülker ile Anadolu Efes’in bulunduğu F Grubu’nda korkutucu normal sezon performansı ile Top 16’ya gelen CSKA Moskova grup birinciliği için en önemli aday olarak dikkat çekiyor. Teodosic, Weems, Sasha Kaun ve Kyle Hines gibi yıldızlardan kurulu kadrosuna Fransa’nın parlayan şutörü Nando De Colo’yu monte eden Rus ekibi, ilk tur gruplarında aldığı sonuçların ötesinde oynadığı basketbolla ve farklı kazandığı maçlarla rakiplerine gözdağı verdi. Kadro kalitesi açısından hiçbir sorunu olmadığını düşündüğüm CSKA’nın problem çıkarmaya en meyilli noktasının ise Maccabi için de söylediğim coaching kısmı olduğunu düşünüyorum. Kurt antrenör Messina’nın San Antonio’ya yardımcı antrenör olarak gitmesiyle takımı Yunan koç Dimitris Itoudis’i emanet eden CSKA’da, çeyrek final ve özellikle Final Four gibi, maçların basketboldan çok koçlar arasında bir satranç oyununa dönüştüğü aşamada bu seviyelerde fazla tecrübesi olmayan Itoudis’in performansı şu an için önemli bir soru işareti. 3-4 senedir artık basketbolseverlerin kafasında oturmuş biçimde, Spanoulis’in liderliğinde gösterişsiz ama herkesin rolünün belli olduğu kadrolar ve maçın son saniyesine kadar mücadeleyi bırakmayan karakteri ile başarıyı kovalayan Olympiakos bu sezon da normal sezonu birisi temsilcimiz Galatasaray’dan olmak üzere iki mağlubiyetle birinci tamamlamayı başardı. Önceki sezonlara benzer biçimde birçok kafa kafaya giden maçı kıl payı kazanmayı başaran Yunan temsilcisi, çeyrek finalde şanssız bir eşleşme ile karşılaşmadığı sürece finale kadar yürümeye aday bir takım. 2000’lerin ortasındaki günlerinden uzak Laboral Kutxa ile Top 16’nın gediklisi Unicaja Malaga ise temsilcilerimizin CSKA ve Olympiakos ile beraber ilk 4 için güçlü aday olduğu grupta sürpriz kovalayacak. Geçen sezonun sürpriz ekibi Armani Milano son 3 maçını kazanarak Top 16 öncesi taraftarlarına bir kez daha çeyrek finali görme umudu verirken Euroleague’in yeni ekibi Nizhny Novgorod için burada olmak bile oldukça mutluluk verici olsa gerek.
Geçen sezon normal sezonu birinci tamamlamasına karşın Top 16’da taraftarlarını büyük hayal kırıklığına uğratan Fenerbahçe Ülker bu sezona kadrosunda önemli revizyonlarla girdi. Bo McCaleb, Kleiza ve Bojan Bogdanovic gibi önemli oyuncularını gönderen temsilcimiz kadrosunu Sırp yıldız Bogdan Bogdanovic, şampiyon Maccabi’den guard Ricky Hickman, “sayı makinesi” Andrew Goudelock ve atlet uzun Jan Vesely gibi parçalarla güçlendirdi. Normal sezonda ilk yarıda art arda aldığı Panathinaikos ve Barcelona yenilgilerinin ardından form grafiğini ciddi anlamda yükselten Sarı-Lacivertli ekip son 6 maçını kazanarak Top 16’ya oldukça moralli geldi. Normal sezonda Andrew Goudelock’ın birçok maçta skor yükünü çekmesi dikkati çekerken, son maçlarda hücumda takım oyununun ön plana çıkması ile Vesely, Hickman ve büyük umutlar bağlanan Bogdanovic’ten alınan verimin artması sonucu Goudelock’ın üzerindeki yük de biraz olsun azaldı. Geçen sezondan beri hem skor hem de saha içi organizasyonda önemli bir rol oynayan Bjelica yine takımın saha içi sigortası olurken, aslında önemli bir potansiyele sahip olan ama istikrarsızlıktan kurtulamayan Semih Erden de sürpriz katkılar verebilecek bir oyuncu. Bütün bunların yanında, özellikle de büyük takımların normal sezonu bir ısınma turu olarak oynadığı ve savunmaların nispeten yumuşak olduğu düşünüldüğünde Fenerbahçe’nin sertleşen rakiplere karşı geçen sezonki duruma düşüp düşmeyeceği taraftarların kafasında takımın cevabını vermesi gereken önemli bir soru. Buradaki kilit noktanın ise takım oyununun iyi oynanması ve güçlü bir saha içi organizasyonuyla hücum düzenlerinin 1-2 oyuncuya bağlı kalmaması olduğunu düşünüyorum. Geçen sezonun başından beri takımın eksik noktası olan 1 ve 5 numara pozisyonlarındaki problem ise hala devam ederken transferi an meselesi olan Yunan guard Nikos Zisis’in takıma katılması takımın en önemli eksiğini kapatacak ve Fenerbahçe’ye sadece çeyrek final değil Final Four yolunda da önemli avantaj sağlayacaktır. Genç oyun kurucu Kenan Sipahi’nin tecrübe kazanmak için daha çok süre alması gerekirken her ne kadar oyun kurucu pozisyonuna uyum sağlamış olsa da şut atmaya yatkın Hickman’ın oyun kurucu oynadığı dakikalar özellikle deplasman maçlarında takım için tehlikeli olabilir. 5 numara pozisyonunda ise takımdaki tek gerçek pivot Oğuz Savaş gözlemlediğim kadarıyla yeterli süreyi alamazken bu aralar formda olan ve pivot pozisyonunda oynayan Semih’in iki ucu keskin bıçak özelliği Fenerbahçe için bir soru işareti. Tüm bunlar düşünüldüğünde, Fenerbahçe’nin ilk turun son maçlarında uyguladığı doğrulardan vazgeçmediği ve takım oyunu oynadığı takdirde grupta CSKA’nın ardından ikinciliği zorlayacağını düşünüyorum.
Geçen sezonki hayal kırıklığının ardından Avrupa basketbolunun efsane antrenörü Dusan Ivkovic’i takımın başına getirerek sezona büyük beklentilerle giren ve hedefleri doğrultusunda transferler yapan Anadolu Efes ise normal sezonda inişli çıkışlı bir grafik gösterdi. Yeni bir koç ve sisteme uyum süreci geçiren temsilcimiz, sezonun hemen başında yıldız pivotu Krstic’in sakatlanmasıyla Bjelica ile Saric gibi uzun forvetleri pivot olarak kullanmak durumunda kalırken kendi sahasında Real Madrid’i yendiğinde birincilik hesaplarına başlamıştı. Ancak sezonun ikinci yarısında Unics Kazan ve Nizhny Novgorod karşısında sürpriz mağlubiyetler alan temsilcimiz son maçtaki Real Madrid yenilgisi ile de grubu ikinci tamamladı. 2000’lerin ortasında Oktay Mahmuti’nin yarattığı, mütevazı kadrolarla büyük işler başaran, takım içindeki önemli rollerde yabancı oyuncular kadar Türklerin de yer aldığı Efes’ten uzak bir görüntüde olan temsilcimizde, takımı yabancı oyuncular sürüklüyor denilebilir. Son haftalarda oldukça formda olan Dario Saric’in Top 16’da da bu grafiğini sürdürmesi takım için hayati önem taşırken sezon başında büyük umutlarla transfer edilen Perperoglu ve Lasme’den de daha çok katkı gelmesi gerektiğini söyleyebilirim. “Görev adamı” Milko Bjelica kriz anlarında her zaman başvurulabilecek bir oyuncu olmaya devam ederken genç oyuncular Cedi Osman, Okben Ulubay ve Furkan Korkmaz’ın da alacakları kısıtlı süreleri iyi kullanmaları hem tecrübe kazanmaları hem de ilerleyen dönemlerde takıma sağlayacakları katkı açısından oldukça önemli olacaktır. Özetlemek gerekirse, Anadolu Efes’te kadro birbirine daha iyi uyum sağladığı takdirde temsilcimiz çeyrek finale yükselmeyi başaracaktır. Çeyrek finale çıkılamaması durumunda ise koç Dusan Ivkovic’in ciddi anlamda sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Turkish Airlines Euroleague’de Top 16 maçları 30 Aralık ve 2 Ocak’ta oynanacak maçlarla başlayacak. Galatasaray Zalgiris Kaunas’ı, Fenerbahçe ise Rus dev CSKA Moskova’yı ağırlarken Anadolu Efes Laboral Kutxa ile İspanya’da karşılaşacak. Temsilcilerimize başarılar diliyoruz.