Dünkü şok Ukrayna yenilgisiyle grupta ikincilik şansını zora sokan 12 Dev Adam, grupta ikincilik şansını sürdürmek ve gruptan çıkma ihtimalini zora sokmamak amacıyla Finlandiya karşısına çıktı. Maçı başından sonuna kadar geride götüren Milliler, Cenk’in son saniye üçlüğü ile maçı uzatmaya götürüp uzatmada da 77-73 kazandı ve bize büyük bir sevinç yaşatırken grupta ikinci olma şansını da oldukça yükseltti.
Devler hazırlık döneminde ve turnuvanın ilk maçlarında olduğu gibi maça hücumda etkisiz başladı. Takımımız ilk çeyrekte Ömer’in iki pota altı isabeti hariç saha içi isabet bulamazken, Finlandiya da Koponen ile sayılar buldu ve ilk periyot 15-10 Finlandiya’nın üstünlüğüyle geçildi. İkinci periyotta Finlandiya’nın faul yapmaktan çekinmeyen sert savunması karşısında hücumdaki organizasyon eksikliğini ve üçlüklerdeki düşük yüzdesini sürdüren 12 Dev Adam, savunmada da Finlandiya’nın Koponen’le bulduğu üçlükleri ve Tuukka Kotti’nin sırtı dönük oyunlarını engelleyemeyince fark açıldı ve soyunma odasına 41-27 geride gittik.
Üçüncü çeyreğe savunmada oldukça istekli başlayan 12 Dev Adam, hücumda da iyi savunmanın etkisiyle performansını arttırırken, yüksek yüzdesini koruyan Finlandiya periyodun son dakikalarına kadar farkı korumayı başardı. Son dakikalarda ön alanda baskıyla rakibi hataya zorlayan devler farkı azalttı ve son çeyreğe 59-53 Finlandiya’nın üstünlüğüyle girildi. Son periyotta pota altından etkinliğini arttıran milli takımımız karşısında Finlandiya üçlük isabetlerle sürekli olarak kaçarken, son dakika içerisinde hala 68-65 gerideydik. Ergin Ataman yanlış bir tercihle maçın en kritik hücumunu ikinci yarıda hiç süre almayan Cenk’in üzerine kurarken Cenk’in uzaklardan kaçırdığı üçlükle maçı kaybetme noktasına gelmiştik. Ancak Finlandiya’nın yıldız skoreri Peteri Koponen’in 2 serbest atışı da kaçırmasıyla başlayan mucizeler serisi, Cenk’in son hücumda üçlüğü sokmasıyla maçı uzatmaya götürmemizle devam etti ve uzatmada da artık demoralize olmuş Finlandiya karşısında üstün bir oyunla 77-73 kazanarak gruptaki ikinci galibiyetimizi aldık ve bu mucizevi galibiyetle grup ikinciliği yolunda önemli bir adım attık.
Türk Milli Basketbol Takımı’nın da diğer milli takımlarımızda olduğu gibi, ancak durum en kötü noktaya geldiğinde, deyim yerindeyse “yumurta kapıya dayandığında” yapması gerekenin en iyisini yaptığı ve iyi sonuçları aldığını söylemek yanlış olmaz. Türk insanının genel olarak böyle olduğunu düşündüğümüzde bu durum pek de şaşırtıcı değil aslında. 12 Dev Adam’ı ne kadar geriye düşerse düşsün hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadığı ve sahaya yüreğini koyan savaşçı oyunundan dolayı tebrik etmek gerekiyor. İlk yarıda belki de dünkü Ukrayna yenilgisinin de etkisiyle adeta ölü bir görüntü sergileyen devler, ikinci yarıda tırnaklarıyla kazıyarak geri geldi ve maçı son anda uzatmaya götürüp uzatmada da galip gelmeyi bildi. Burada fiziksel olarak bizden oldukça zayıf Finlandiya’ya karşı, başta Ömer olmak üzere içeriden etkinliğimizi arttırmamız ve ilk yarıda periyot başına neredeyse 10 takım faulü yaparak hücum etkinliklerimizi azaltan Finlandiya’nın, faul probleminin etkisiyle dakikalar ilerledikçe savunma sertliğini düşürmek zorunda kalması önemli bir faktör. Bunun yanında, savunma sertliğimizi arttırıp hücumda da daha özgüveni yüksek biçimde oynadığımızda, ikili oyunları ve pota altını daha iyi kullanmamız, yeri geldiğinde oyunu hızlandırıp avantaj yakalamamız ve bunun sonucunda büyük farklardan geri dönebilmemiz oldukça sevindirici. Genç Cedi Osman’ın üçüncü çeyrek sonunda aldığı sorumluluk ve verdiği 5 sayılık katkı ise gelecek için çok önemli. Ama her ne kadar kabustan geri dönüp maçı kazanmış olsak da şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gereken çok şey var. Bunların başında Ukrayna maçının tamamı ve bu maçın ilk yarısında sergilediğimiz üretkenlikten uzak, şut yüzdesinin oldukça düşük olduğu kabus gibi hücumumuz geliyor. Hücumun kilitlendiği anlarda yaratıcılığın istikrarsız ve kader anlarında genellikle kötü performans gösteren, bu maçta da son dakikalarda 1/3 ile serbest atış kullanan Emir Preldzic’e kalması üretkenlik eksiğinin başlıca sebebi. Takımda her zaman eline güvenilebilecek bir şutör( Harun Erdenay ya da İbrahim Kutluay gibi) olmaması ve en önemli şutörün bu tarz turnuvalarda istikrarsızlığıyla bildiğimiz Cenk Akyol olması, Sinan,Ender ve Emir gibi oyuncuların sınırlı katkı verebilmesi düşük şut yüzdesinde ve her maç korkulu anlar yaşamamızda önemli etken. Burada hemen hemen hiç süre almayan, bu seviyeler için yetersiz Barış Ermiş’in yerine, hazırlık döneminde kötü gözükse de tehlikeli bir şutör olan Melih Mahmutoğlu’nun neden kadroda olmadığı Ergin Ataman’a sorulması gereken ilk soru. İlk yarıda pota altı etkinliğimizi faul yaparak kısıtlayan ve başta Ömer olmak üzere oyuncularımızı serbest atış çizgisine göndermekten çekinmeyen Finlandiya karşısındaki düşük serbest atış yüzdemiz, ilk maçtan beri canımızı yakan bir başka önemli sorun. Bu tip turnuvalarda başarılı olmak istiyorsak, serbest atış yüzdemizi yükseltmemiz gerektiği aşikar.
Devlerin grubundaki diğer maçlarda Yeni Zelanda Ukrayna’yı 73-61 mağlup ederken ABD de Dominik Cumhuriyeti’ni 106-71 ile geçti. Bu sonuçlarla Yeni Zelanda ilk galibiyetini alarak son güne girerken gruptan çıkma umutlarını canlı tutarken, Amerika 4 te 4 yaparak grup liderliğini garantiledi.
Milli takımımız grubun son maçında Dominik Cumhuriyeti ile karşılaşacak. Kazanmamız halinde çok yüksek ihtimalle ikinci olurken, kaybettiğimiz takdirde ise karışık hesaplar bizi bekliyor. Savunmada sertliğimizi koruduğumuz ve hücumda basketbolun doğrularını yaptığımız takdirde, kağıt üzerinde üstün olduğumuz Dominik’i yenerek ikinci olacağımıza ve çeyrek final yolunda avantajlı bir eşleşme elde edeceğimize inanıyorum. Başarılar 12 Dev Adam!