Pazar akşamı saat 21.45’te Fırat Aydunus’un son düdüğü çalmasıyla Süper Lig’de 2010-2011 sezonu Fenerbahçe’nin şampiyonluğuyla sona erdi. Sarı-lacivertliler oynadıkları son 18 maçın 17’sini kazanarak lig tarihindeki 18. şampiyonluklarını elde ettiler ve ezeli rakipleri Galatasaray’ın bir adım önünde lig tarihinin en fazla şampiyon olan takımı oldular tekrar. Trabzonspor ise son ana kadar kafa kafaya götürdüğü yarışı ikili averaj ile ikinci sırada bitirdi. Bursaspor ve Gaziantepspor 3. ve 4. olarak UEFA Avrupa Ligi’ne gitmeye hak kazanırken, 5. sıradaki Beşiktaş da kupa şampiyonu olarak yine aynı turnuvada ülkemizi temsil edecek.
İşin istatistik kısmını bir trafa bırakalım. Öncelikle futbolseverler olarak şampiyon Fenerbahçe ve ikinci sıradaki Trabzonspor’a teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum. Bizlere özellikle ikinci yarı müthiş bir yarış izlettirdiler. Şampiyon ile başlayalım bu yazıya; Aralık ayında ligin ilk devresi bittiğinde liderin 9 puan arkasında, Avrupa’da grup aşamalarını dahi göremeden elenmiş, kupada da elenmek üzere olan bir Fenerbahçe vardı. Bir önceki sezonun travması bu sezon yeni gelen oyuncuların uyum süreci ve klasikleşen Alex tartışmalarıyla birleşince aslında ligin ilk yarısını 33 puan ile 3. sırada bitirmek o kadar da kötü sayılmazdı Fenerbahçe için. Ama tarihinizde 17 lig şampiyonluğu varsa ve her sezona bu sayıyı arttırmak için başlıyorsanız bu tür durumlarda bahane arayamıyorsunuz. Sarı-lacivertlilerin dibe vurdukları an hiç kuşkusuz kupadaki Yeni Malatyaspor mağlubiyeti oldu. Bu mağlubiyet sonrasında takımın kritik bir kararla İstanbul yerine, tatil yapmadan Antalya kampına gitmesi kuşkusuz dönüm noktası oldu sarı-lacivertli ekip için. Bu noktada oyuncuların özeleştirileriyle beraber teknik direktör Aykut Kocaman’ın da Fenerbahçe’de görmeye alışık olmadığımız adam yönetimi konusunda ortaya koyduğu başarı oyuncuların silkelenmelerini sağladı. Aykut Kocaman’ın sezon başında kendisinin de taraf olduğu Alex tartışmalarından Alex’in performansını arttırarak çıkması, kendisini ağır bir dille eleştiren Andre Santos hakkında “Brezilya Milli Takımı’nın sol bekine sormak lazım neden Fenerbahçe’de oynayamadığını” diyerek konuştuktan sonra onu da takıma kazandırması ve Andre Santos’un da ikinci devre kusursuz bir futbol ortaya koyması kendisinin adam yönetimi konusundaki başarısını ortaya koydu. Fenerbahçe bütün bu gelişmelerden sonra ikinci yarıya da futbol olarak pek iyi başlayamadı ama Gökhan Gönül’ün attığı tek golle kazanılan Antalya maçından itibaren ortaya koyulan mücadele ve vazgeçmeme durumunun takımı bir adım ileri götüreceği belli oluyordu. Antalya maçından sonra hırslı bir oyun oynanarak 2-0 kazanılan Trabzon maçıyla puan farkının 2 haftada 9’dan 4’e düşmesi sarı-lacivertlileri daha da motive etti. Sonrasında ise kırılma noktaları geldi Fenerbahçe için. Öncelikle deplasmanda 4-2 kazanılan Beşiktaş derbisi vardı. Beşiktaş’ın 2-1 öndeyken Hugo Almeida ile kaçırdığı gol sonrası bir anda maç Fenerbahçe’ye döndü. Herkesin Galatasaray karşısında bir puanın dahi yeterli olacağını, hatta sahadaki 70 dakikalık kötü oyuna bakınca bir puanın altın değerinde olacağını düşündüğü maçta Alex’in kafa golüyle alınan 3 puan da çok değerliydi. Bursaspor karşısında Fenerbahçe’nin maçın büyük bir kısmını rakip kalede oynamasına rağmen galip gelememesi belki de bir önceki haftada beklentilerin ötesinde alınan puanın karşılığı oldu. Gaziantepspor ile oynanan maç da bir diğer dönüm noktasıydı. Müthiş bir mücadelenin olduğu maçın son dakikalarına 0-0’lık skorla girildiğinde Trabzonspor puan farkını 4’e çıkarmış oluyordu. Ama uzatmaların son dakikasında Stoch’un direkten dönen topunu tamamlayan Andre Santos adeta tekrar hayat veriyordu takımına bu yarışta. Sonrasında ise Trabzonspor’un Eskişehir’de puan bıraktığı haftada Buca’da 3-1 geriden gelerek 5-3’lük skorla alınan dramatik galibiyet belki de şampiyonluğun habercisi oldu Fenerbahçe için. Devamında alınan Karabük, İBB ve Ankaragücü galibiyetleriniden sonra sarı-lacivertli ekip geçen sezonun anılarının da zaman zaman tazelendiği son maçta Sivasspor’u 4-3 yenerek şampiyonluğa ulaştı.
Öne çıkan oyuncular bazında değerlendirirsek Fenerbahçe’yi ilk sıraya hiç kuşkusuz Alex’in yazmamız gerekiyor. 7 yıl önce büyük umutlarla gelmişti. Geldiği ilk sezon attığı 24 gol ile takımı üst üste şampiyon yapmış, sonrasındaki sezonlarda ise her sezonu 10 gol 10 asist barajının üstünde tamamlamıştı kaptan Alex. İstatiksel olarak böyleydi de saha içinde böyle değildi durum basına göre. 24 gol attığı sezon da, 24 asist yaptığı sezon da “Avrupa’da yok” denildi. Fenerbahçe’nin çeyrek final oynadığı sezon Şampiyonlar Ligi’nin asist kralı oldu ama hala büyük maçların oyuncusu olmadığını söyleyenler vardı. Gol kralı oldu 19 gol ile “Koşmuyor” diye eleştirildi, sanki 100 metre atletiymiş gibi. Ama bu sezon başında artık yaşının da 34 olmasıyla eleştiriler çığrından çıktı. Ama o eleştirileri 28 gol 14 asist ile sezonu hem gol hem de asist kralı olarak tamamlayarak susturdu. Ayrıca ligde 100 ler klübüne girmek, Fenerbahçe’nin lig tarihindeki 3000. golünü atmak, Fenerbahçe’nin en fazla gol atan yabancı oyuncusu olmak, yine Fenerbahçe’nin ligde en fazla forma giyen yabancı oyuncusu olmak gibi rekorların da sahibi oldu bu sene. Kendisine Twitter’da “Sen mi Hagi mi?” sorusuna “Hagi” cevabını veren, onu örnek aldığını söyleyen bir oyuncudan bahsediyoruz. Fenerbahçe’de Alex ön planda olsa da Alex’e yardımcı olan diğer oyuncuları da unutmamak lazım. Burada birinci sıraya kuşkusuz Gökhan Gönül’ü yazmak lazım. Deivid sonrasında önünde oynayan oyuncularla pek uyum sağlayamamasına rağmen oynadığı her sezon belirli bir istikrarı gösteren Gökhan vardı önceki sezonlarda. Ama bu sezon Mehmet Topuz ile birlikte gösterdikleri uyum, geliştirdiği kademe anlayışı, hücumda özellikle 2. yarı artan verimi Gökhan’ı Barcelona’nın da kıskacına soktu. Tartışmasız ligimizde oynayan yerli oyuncular arasında Avrupa’da iddaalı takımlarda düzenli olarak oynayabilecek kalite ve karaktere sahip çok az oyuncudan biri, belki de bu listenin ilk sırasındaki isim Gökhan. Volkan da bu sezonki başarının önemli aktörlerindendi. 10 maçtır iç sahada gol yemeyen Volkan da ikinci yarı performansını arttıranlardandı. İtalya günlerini hatırlatan Emre maçlarda oyunun iki tarafında da Fenerbahçe’yi ayakta tutan isimdi. Mehmet Topuz ise bu sezon bambaşka bir oyuncuya dönüşerek takımına katkıda bulundu. Kayserispor’da Alex tarzında, her atağı tek başına şekillendiren, uzaktan jeneriklik goller atan takım yıldızı Mehmet Topuz Fenerbahçe’de sistem yıldızı oldu. Belki gol sayısı çok azaldı ama takımda ligin tüm maçlarında oynayan tek isim olan Mehmet Topuz genel olarak sağ kanatta oynasa da maç içinde değiştirdiği bölgelerde de oldukça faydalı oldu. Andre Santos ilk yarıda kaptırdığı formayı, ikinci yarıda hem de teknik direktör ile yaşadığı sıkıntılara rağmen geri almayı bildi ve kusursuz bir futbol oynadı ikinci yarıdaki maçlarda. Bu performansıyla bu sene Brezilya’nın oynadığı maçlarda da kadroya çağrıldı. Kadroya bu sezon katılan Niang son haftalarda sakatlığının da etkisiyle biraz beklentilerin altında kalsa da Nobre sonrasında ligde 11 golü geçen ilk yabancı forvet oyuncusu oldu Fenerbahçe’de. Fenerbahçe’nin “Solsjkaer” i olma yolunda ilerleyen Semih’i de unutmamak lazım. İhtiyaç duyulan her anda takımına yardımcı olan milli oyuncu sezonu da 10 gol ile noktaladı.
Sarı-lacivertli ekip için önümüzdeki sezon çok zorlu olacak. Bu sezon beklentilerin çok uzağında kalan iki ezeli rakibinin de yerli teknik direktörlerle anlaşması, transfere hızlı başlamaları, Bursaspor’un bu sezonki üçüncülüğüyle geçen sezonun tesadüf olmadığını ispat etmesi, Gaziantepspor’un bu sezonun ikinci yarısında oynadığı futbol ve oyuncularının yükselen performansları, Kayserispor’un kaleci Navarro, Nadir Çiftçi ve Engin Bekdemir transferleri ve bu sezon çekiştiği Trabzonspor’daki Şenol Güneş faktörü… Kadro lig için yeterli dersek pek doğru olmaz aslında. Sonuçta Fenerbahçe’nin rakiplerinin de yaptıkları, yapacakları kaliteli transferler var ve bir de ligin her sene artan mücadele gücü. Ayrıca bu orta saha yapısının Şampiyonlar Ligi için yetersiz olduğu da ortada. Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasını geçebilmek için başta orta sahanın merkezi olmak üzere bazı mevkilere hem ilk 11 oyuncusu olacak hem de alternatifleri arttıracak transferlere ihtiyaç var. Yapılacak 2-3 oyuncu transferi Fenerbahçe’yi gelecek sezon ligde ve Avrupa’da hedeflenen noktalara taşır. Bu arada kadroda ayrılma ihtimali olan bazı oyuncuları da ellerinde tutmaları gerekiyor. Adı Milan ile anılan Volkan, Barcelona tarafından izlenilen Andre Santos ve Gökhan Gönül, kiralık anlaşması sona eren Yobo ve sözleşmesi bitmek üzere olan Semih gibi oyuncuların kadroda tutulmaları da çok önemli.