Her konuda olduğu gibi sporda da bizim milletimizin hafızası oldukça zayıf. Taraftarı olduğumuz kulübü desteklerken anlık skorlara odaklanıyor, büyük fotoğrafı görmekte güçlük çekiyoruz. Çoğu zaman takımımızın aldığı tek bir mağlubiyet veya kaybettiği tek bir kupa genel olarak elde edilen ivmeyi, gelişmeyi, kazanımları gözardı etmemize yetiyor.
Bu yazımda kendi renktaşlarımı, Galatasaraylıları eleştireceğim. Malumunuz bu sene Galatasaray oynadığı oyunla geçen 2 seneyi mumla arattı. Şampiyonluk yarışında Fenerbahçe’ye karşı fazla bir varlık gösterilememesi, Fatih Terim’in ayrılığı ve oynanan kötü futbol özellikle son aylarda tribünlerden “yönetim istifa” seslerini sıkça duymamıza sebep oluyordu. Taraftar tepkisinde haklı olabilir olmasına ama bu takımın son 3 senedir yakaladığı ivmeyi görmezden gelmek ve Ünal Aysal’ı hedef tahtasına oturtmak pek de vicdanlı bir hareket gibi gelmiyor bana.
Hatırlayalım; bundan çok değil 3 sene önce Galatasaray, tarihinin en büyük krizlerinden birini geçirdi. Amatör branşlar yerlerde sürünüyor, futbol takımı ise ligde neredeyse küme düşme potasına giriyordu. Başkan Adnan Polat adeta bir darbeyle alaşağı ediliyor, yönetimde bölünmeler baş gösteriyor, koskoca camia adeta cadı kazanı gibi kaynıyordu.
Böyle bir sürecin ardından başkanlığa geldi Ünal Aysal. Yeni bir umut olarak yeni bir Galatasaray oluşturmayı vaat etti. Nitekim kulüp hızla kabuk değiştirdi; Fatih Terim takımın başına getirildi, yepyeni bir kadro oluşturuldu. Camia içinde güven ortamı sağlandı, “yeni Galatasaray” parolasıyla yeni bir başlangıç yapıldı. iki yıl üst üste kazanılan 2 lig şampiyonluğu, şampiyonlar ligi’nde elde edilen çeyrek final başarısıyla rüya gibi 2 sene geçirdi Galatasaray. Başarılarla dolu 2 yılda Fatih Terim’in etkisi elbette yadsınamaz. Ancak Galatasaray’ın son derece sıkıntılı bir döneminde başına geçip, kulübü hem ekonomik olarak hem de vizyon olarak yeniden ayağa kaldıran, bölünmüş bir camiayı etrafında birleştiren Ünal Aysal’ı unutmamak her Galatasaraylının vicdan borcudur.
Bu yılın başında ise önemli badireler atlattı Galatasaray. Fatih Terim ile yaşanan krizin ardından gerçekleşen yol ayrılığı, kulübün başarısız sonuçlar alması, oynanan kötü futbol bir anda taraftarın tepkisini Galatasaray yönetimine ve Ünal Aysal’a yöneltmesine sebebiyet verdi. Özellikle Fatih Terim’in görevden alınması birçok Galatasaraylı için kabul edilemez bir durumdu. Ancak öyle veya böyle bu krizin altından kalkmayı başardı Galatasaray. Mancini’nin yönetimindeki takım Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıktı, Türkiye Kupasını kazandı, ligde de an itibariyle şampiyonlar ligi’ne direkt katılım anlamına gelen ikinci sırada bulunuyor.
Basketbol da ise adeta bir peri masalı yaşanıyor. Kadın Basketbol takımı muazzam bir sezonu 3 kupa ile noktaladı. Türkiye’ye Avrupa şampiyonluğunu getirdi. Lig de 14 yıl aradan sonra şampiyon oldu. Erkek basketbol takımı Euroleague de çeyrek final oynadı, lig de şampiyonluk yarışının içinde.
Genel olarak camia 3 sene öncesine oranla çok daha kurumsal, profesyonel ve başarılı. Peki soruyorum; kazanılan bu ivmenin en büyük mimarı kim?
“Beyaz Türk” “Statükocu” “Elitist” “Liseli” diye yerden yere vurulan, başta Fatih Terim krizi olmak üzere yaşanan tüm krizlerde taraftarla karşı karşıya getirilen Ünal Aysal değil mi bu gelişimin en büyük mimarı? 8. Sırada bitirdiğimiz ligin ardından bölünmüş bir camiayı yeniden ayağa kaldıran Ünal Aysal hak ediyor mu tüm bu tepkileri?
İşte; en başarısız olduğumuz yılı bile Türkiye kupası + Şampiyonlar ligi 2. turu + Lig ikinciliği ( şampiyonlar ligi’ne doğrudan katılım) şeklinde bitiriyoruz. Taraftar “yönetim istifa” diye bağırırken biraz daha vefalı olmalı diye düşünüyorum.
Yeni sezonda; Mancini’nin yönetiminde doğru takviyeler yapılıp, bu sene ki hatalardan dersler çıkartıldığı zaman bu sene Fenerbahçe’ye kaptırılan şampiyonluğun geri alınmasının çok da zor olmadığı kanısındayım. Yeter ki taraftar anlık skorlarla, günlük krizlerle takıma olan desteğini çekmesin, Galatasaraylılığın gereğini yerine getirsin.
Vugar Mammadli
Aysal bence en büyük tepkiyi başarılı Terim’i Mancini’ye değişmesi ile aldı. Aslında taraftarın hazm edemediği bu. Mancini’nin yaptıkları da aslında Galatasaray futbolcularının profesyönel olmasından dolayı, yoksa o kadar başarısız taktik ve takım ruhunu oluşturamaması, takıma 3 sene önceki kaderi tekrar yaşatırdı. Aysal, Terim gibi taraftar için önemli bir adama yaptıklarıyla taraftarı karşısına aldı ve yaptıklarının Galatasaray için daha iyi olmadığı açık, bu yüzden kendini affettiremedi.
Selim Tepeler
Bu yazıyı okuyup içimizin rahatlaması ligin bitmiş, ikincilik yani Avrupa nezlindeki şampiyonluğun beklenmesi taraftarıyım. Evet Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan gitmek oldukça önemli Aysal’ın karnesi için. Diğer türlü mali açıdan çıkmaza girecek olan kulüp gerekli kalitedeki takviyelerden mahrum kalacaktır.