Türk Telekom koç değişikliğinden sonra daha dengeli ve iç dış dengesi bakımından Ertuğrul Erdoğan dönemine göre daha iyi iş çıkarmakta. Peki Telekom nasıl bir oyun yapısına sahip? Hücum ve savunma düzenleri neler? Bu tarz soruların cevabını bulmak için Anadolu Efes maçı özelinde Telekom’a ışık tutmaya çalışalım.
Bilindiği üzere Telekom bir uzun arayışı içinde ve eldeki mevcut uzunlar ribaund konusunda gereken katkıyı vermekten uzaklar. Bununla beraber uzunların inişli çıkışları performansları onları etkilemekte. Maça Barış – Evren – Carter – McCauley – Rakovic beşi ile başlayan Telekom, hücumda ilk olarak Ben McCauley’in sağ tarafta pozisyon alacak şekilde alçak post oyunları üzerinden skora gitme eğilimi gösterdi. Ayrıca pick and roll ve pick and pop oyunlarının da McCauley üzerinden oynandığını söylemek lazım. İşin savunma tarafında ise yüksek show-up yaparak kısaya ikili sıkıştırma getirmek istediler ancak başarılı olduklarını söylemek zor. Çünkü Efes kısaları bu show-up lara karşı devrilen uzunu ve köşedeki boş şutörleri buldular. Burada Telekom’un yardım ve rotasyon savunmasını da kötü yaptığını gördük. Bununla beraber switch savunmasının da tercih edildiğini söyleyebiliriz. Kısacası Telekom’un savunmadaki ilk tercihi yüksek show-up olurken ikinci tercihi parkede 5’e 5 kalma adına switch oluyor.
İlk çeyrekte hücumda üretkenlikten uzak bir Telekom vardı. Efes savunması kaymaları doğru yaptı ve sürekli olarak Telekom’u püskürttüler. Sadece bir hücumda Telekom boş atışı buldu ve onda da sayıyı bulamadı. Bu hücum şu şekildeydi:
Klasik bir fist offense mantığı. Barcelona’nın da 1 – 2 – 5 numaralar üzerinden oynadığı etkili bir oyun. Burada Rakovic ilk olarak Barış’a tepede perdeyi yapıyor. Bu sırada serbest atış çizgisinde yer alan Evren pick the picker yani ilk perdeyi yapan oyuncunun kat etmesi için gerekli alanı açmak adına bir perde daha yapıyor ve Rakovic’in içeriye devrilip boş pozisyon almasını bekliyor. Bu sırada Barış çembere dribbling yaparaak içeri gömülen Efes savunmasını cezalandırması için McCauley’e topu çıkarıyor ama atış isabetsiz. Bu hücumu McCauley’nin 5 olduğu bölümlerde de gördük ama McCauley içeri devrilmek yerine pop-out ile dışarı açılmıştı.
Ribaundun net çekildiği anlarda ise Josh Carter’ın yay gerisinden atışları Telekom’un ilk tercihi olurken, eğer Michael Roll oyunda ise onun çembere gidişlerinin tercih edildiği göze çarptı.
İlk periyotta yapılan savunma hataları ise ikinci çeyrekte daha az yapıldı ve Telekom maçın içine girmeyi başardı. Rakovic yüksek show-up’larda kısayı daha iyi püskürttü ve Telekom help and recovery denilen yardım ve rotasyon savunmasında iyi iş çıkardı. Bununla beraber Telekom hücumları forvetlerden çembere yapılan toplu katlar ile çeşitlenmeye başladı diyebiliriz ikinci çeyrek özelinde. Özellikle Michael Roll burada önemli bir iş çıkardı ve bu hücum seti şu şekilde oynanmakta:
Rakovic tepede Valters’e perdeyi koyuyor ve hemen ardından sol dip köşedeki Carter’ın forvete kat yapması için ona perdeye gidiyor. Bu sırada sağ köşede de Roll’e Murat’ın bir perdesi var. Savunma dikkatini dağıtmak için iki kısanın da kat etmesi sağlanmış. Bu hücumun bir diğer türevinde ise 2 numara aşağıya doğru değil sağ forvete doğru kat yapmakta. Yani guard’ın iki tane perde üstü şut atan oyuncuya pas imkanı yaratan bir set. Burada tercih Carter oluyor ve üç opsiyona sahip. Çembere atak, perde üstü şut ve içeride sırtı dönük pozisyon alan Rakovic’e topu indirmek.
Ercüment Sunter ikinci ve üçüncü çeyreğin son 2-3 dakikalık periyotlarında 2-3 zone yani alan savunmasını tercih etti. Ribaundlarda sıkıntı yaşayan bir takım için alan savunması da bir zafiyet içerir. Neticede havuz bölgesi denilen orta alana düşecek toplar hayati değere sahiptir ve köşelere yerleşen atıcılara doğru zamanda kayma yapmak gerekir. Bu riskli tercih belki de Telekom’u oyuna döndürdü ve maçı kazanmasını sağladı. Çünkü son çeyrek tamamiyle 2-3 alan savunması yapan bir Telekom izledik. Aslında Telekom bu savunmayı yapmaya alışkın bir takım. Çünkü geçen senenin ortasında Ertuğrul Erdoğan’ın takıma katılımı ile koçun bu savunma felsefesini oturttuğunu ve çoğu maçta denediğini görmüştük. Hatta geçen sene oynanan Tofaş maçında yine benzer şekilde geri düşen ve 2-3 alan savunması ile geri dönen bir Telekom vardı. Bu savunma bugün de tuttu ve Telekom kazandı.
Bu savunmaya karşı Efes serbest atış bölgesine bir bekçi dikemedi ve top dağıtımı yapmakta sıkıntı yaşadı. Sadece uzun perdeye geldiğinde kısa perdeyi geçip 3 sayılık atış yapmayı tercih etti ve başarılı olamadılar. Ayrıca Telekom bu savunmayı çift 4 numara yani Ümit – McCauley ile yaptı. Çift 4 numara günümüzde çok sık kullanılmakta ve Maccabi Tel Aviv bunun en iyi örneği. Çünkü çift 4 numara oynadığınız zaman kısalara topsuz kat ve perde opsiyonu yaratırsınız. Burada McCauley anahtar oyuncu oldu diyebiliriz. Krstic savunmasında olduğu zamanlarda yay gerisinden fake&dribbling kombinasyonu ile çembere giderek sayıları buldu ve gerektiğinde yay gerisinden şut tehdidini de kullandı.
Telekom’un maç içinde kullandığı bir diğer hücum seti de şu şekildeydi:
San Antonio Spurs’ün loop adını verdiği ve sürekli kullandığı bir hücum düzeni. 2 numarayı down screen ve cross screen’lerle forvete çıkaran bu hücumda 2 numara perde üstü şut, çembere gitme ve 5 numara ile pick and pop oynama lüksüne sahip. Burada da Roll(2) ve McCauley(5) arasında saydığımız opsiyonların yapılması muhtemel.
Genel olarak Telekom; Ertuğrul Erdoğan yönetiminde yay gerisinden etkili olan bir takım hüviyetindeydi. Ercüment Sunter ise sisteme daha bağlı ve iç – dış dengesinin yani top sirkülasyonunun daha iyi olduğu bir sistem üzerinde durmak istiyor. Ancak bugün yine 3 sayılık atışlarla hayata dönen ve maçı kazanan bir Telekom izledik. Bu sistem değişikliğinde en büyük avantajları; sahaya zekalarını koyabilen Roll ve Valters gibi iki önemli yabancıya sahip olmaları. Takıma katılacak olan uzunun atletik özellikleri de onların çember altını nasıl işleyeceklerine dair bir fikir oluşturacaktır.