Ülkemizi ve Ankara’yı Avrupa’da başarılı bir şekilde temsil eden Aykon Ted Kolejliler’in konuğu olduk. Eurocup’taki Bamberg zaferinden sonra Trabzon deplasmanı için hazırlık yapan Ercüment Sunter bizi kırmadı ve bir antrenman öncesinde bize vakit ayırdı. Biz de bu kısıtlı süre içerisinde merak edilenleri sormaya çalıştık. Ercüment Hoca ile yaptığımız güzel sohbetin ardından da takımın bu sezonki başarısında önemli pay sahiplerinden pivot Vladimir Golubovic ve kısa forvet Caner Erdeniz ile de kısa bir sohbet imkanı bulduk.
GazeteBilkent: Geçen sezon ligin en yaşlı ve dar rotasyonlu kadrolarından birine sahiptiniz, keza bu sezon da çok geniş bir rotasyonla oynadığınız söylenemez ama elinizdeki bütçeyi doğru şekilde kullanarak iyi yerli, yabancı oyuncuları kadronuza katıyorsunuz ve iyi bir istikrarınız var. Siz bu iki sezon hakkında neler söylersiniz?
Ercüment Sunter: Bütün takımlar bütçelerden arada sırada bahsediyorlar ve karşılaştırma yapmayı seviyorlar. Bizim bütçemiz 12. veya 13. sıradaki takımlarla aynı ayarda. Bizden aşağıda var mı pek bilmiyorum ama Olin Edirne’yi sayabilirim bütçe olarak. Ancak biz güzel bir planlama yaptık. Bir defa iki yıldır doğru transfer politikası izlediğimizi düşünüyorum. Geçen seneki takım farklı bir takımdı ve ona göre transfer yaptık. Bu sene Avrupa Kupası oynadığımız için biraz da Jovo’nun bırakmasıyla zorunlu olarak daha farklı bir takım kimyası oluşturduk. Bunda da başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Bunun yanı sıra çok iyi bir teknik ekibimiz var. Yardımcılarım Burak, Candost ve Eray çok iyi bir şekilde rakipleri analiz ediyorlar ve müthiş katkıda bulunuyorlar. Yardımcılarımın yanı sıra kondisyonerimiz Hilmi Taşer de büyük katkılarda bulunuyor. Ligin en yaşlı takımı olmamıza rağmen herhangi bir sakatlık yaşamadık geçen sene, bu çok önemli. Bu tamamen kondisyonerin başarısı. Bu sezon da çok yoğun bir Avrupa temposuna rağmen bence iyi gidiyoruz. Bittiğimiz zamanlar da oldu. Mesela geçen hafta bir tükeniş içine girmiştik. Çok zor seyahatler yaptık. Altı gün içerisinde üç maç oynadık, altı tane uçak seyahati yaptık. 36 saat uykusuz kalıp, 20 saat bir İtalya yolculuğu ve dönüşte Karşıyaka deplasmanı oynadık. Çok felaket bir hafta geçirmiştik. Ancak bu All-Star arası bize iyi geldi ve Avrupa Kupası’nda son iki maçımızı farklı bir şekilde oynadık. Tekrar bir toparlanma sürecine girdiğimizi söyleyebilirim.
GB: Sezon başında Jovo ve Nedim yerine yaptığınız Golubovic ve Berkay hamlelerine biraz şüphe ile bakılmıştı. Özellikle Golubovic’in kariyerine baktığımız zaman oyuna bakış açısı ve karar mekanizmasında bazı eksiklikler olan bir oyuncuyken sizin yönetiminizde çok farklı bir Golubovic var. Keza Berkay da tecrübesi az olan bir oyuncu. Bu iki oyuncudan bekledikleriniz fazlasıyla aldığınızı düşünüyor musunuz?
Sunter: Golubovic geçen sezon takip ettiğimiz oyunculardandı. Antalya küme düşmesine rağmen iyi bir sezon geçirmişti. Bizde de Jovo bırakınca takım kimyasına en uygun oyuncuyu tercih etmeye çalıştık. Bizim takımımızda pick&roll oyunu çok ağırlıklı. Geçen sezon pick&roll üzerinden Jovo’nun devrilmesi daha yavaş oluyordu. Ancak Golubovic tamamen farklı. Öte yandan geçen sene 4 numaradan atıcımız Vanja oluyordu. Nedim ribaundlarda çok etkiliydi. Ancak şimdi Berkay ve Vanja benzer oyuncular oldukları için biraz daha sistemimiz değişti. Oyun sistemimiz biraz daha 4 numaranın açılarak, ortayı biraz daha boş bırakıp Golubovic’e daha fazla boş alan vermeye başladık. Şu ana kadar da geçen seneyi aratmayan bir performansımız var. Avrupa Kupası’nda şu anda 13 maçta 8 galibiyetimiz var. Ligde de 15 maçta 8 galibiyet ile devreyi bitirdik. Eurocup’ta bir tur daha geçebilirsek Euroleague ile beraber Avrupa’nın en iyi 32 takımı arasına gireceğiz ama bu hiç kolay değil. Ancak bunu başaramasak bile Kolej gibi ligde ikinci senesini geçiren bir takım için bu bir başarıdır.
GB: Yine Berkay’la bağlantılı olarak Caner Erdeniz’e de değinmek istiyorum. Genel olarak iki senedir yerlilerden iyi katkı alıyorsunuz ve bu sezon da Caner ve Berkay gibi lig tecrübesi az olan iki oyuncudan iyi verim aldığınızı görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Sunter: Caner geçen seneden beri bu takımda oynuyor ve haliyle bir çıkış yakalaması gerekiyor. Geçen sene Caner’i daha çok savunmacı olarak kullanıyorduk ama bu sene hücuma da katkı veriyor. Bunun yanında yerli oyunculardan Berent de böyle katkılar veriyor. Agresifleşmek gerektiğinde, bazen çift guarda döndüğümüzde, savunmayı sertleştirmek istediğimizde onlara çok ihtiyaç duyuyoruz. Mesela Davud Kamer de Golubovic’i dinlendiriyor. Bana göre bunların hepsi bir ahenk içerisinde oluyor. Şu anda Erdal’a ve Muhammed’e süre veremedim. Ancak Erdal her an hazır, Kerem Özkan’ın ufak tefek sakatlıkları vardı ama şu anda hiçbir problemi yok. Bizde 12 kişide oynayabilecek bir düzeyde.
GB: Oyun felsefeniz yabancı oyuncuların verimine çok bağlı ve Walters – Rasic ikilisi gibi iyi ikili oyun oynayan, Golubovic gibi içeri iyi devrilen bir uzununuz, Tucker gibi iyi bir catch-and-shot şutörünüz ve saha yerleşiminizi iyi yapmanızı sağlayan Vanja Plisnic gibi şutör bir 4 numaranız var. Yabancı oyuncu seçimlerini yaparken hangi parametreleri göz önüne alıyorsunuz?
Sunter: Gerçeği söylemek gerekirse Türkiye Ligi’ne baktığımız zaman fark yaratan oyuncular yabancı oyuncular. Mesela Arroyo – Galatasaray ve diğer takımlarda da bunu görmek mümkün. Ancak bütçeler çok farklı. Bizim takımın maliyetinin üç katına ligde oynayan yabancı oyuncu var. Yabancı seçimi konusunda benim yıllardan beri izlediğim bir yol var. Bunda da çok az yanılmışımdır. Benim için öncelikle karakter önemlidir. Bir defa tanıdığım, izlediğim, takip ettiğim, takımla uyum sağlayabilecek ve karakterine inandığım oyuncuyu kadroma katarım. Türk oyuncu olsun yabancı oyuncu olsun ilk olarak karakterini ön planda tutarım. Özelliklerine geldiğimiz zaman da bu tamamen takip etmeyle ilgili bir olay. Yıllardır bu işin içerisindeyim ve bütün ülkelerdeki oynanan maçların, oynayan oyuncuların takibini sağlıyorum. Arkadaşlarımla fikir alışverişi yapıyoruz ama dediğim gibi ilk önceliğim karakter.
GB: Eurocup’a kötü bir başlangıç yaptıktan sonra üst üste 5 maç kazanarak son 32’ye kaldınız ve Top16 için de şu an için ciddi bir şansınız bulunmakta. Sanırım deplasmandaki Khimki maçını kazanmanız sizin için kırılma noktası oldu. Sezon başlangıcında Eurocup’ta bu kadar ilerlemeyi hedefliyor muydunuz?
Sunter: Evet, aslında ilk Khimki maçı da çok zorlu geçmişti. Eurocup’ın ilk maçıydı ve 50 tane seyirci önünde şaşkınlıkla başladığımız bir maçtı. Bir defa ben Ankara seyircisinin en azından bin kişinin olmasını bekliyordum. Son Bamberg maçı bulmuştur bulmamıştır bilemiyorum ama ben o seyirciyi daha ilk maçta bekliyordum. Biz salona çıktık, bin seyirci beklerken şok olduk. Orada maç başa baş giderken bir anda geri düşünce kırıldık. Burada bizi ittirecek bir taraftar gücü de yoktu. Hayal kırıklığı ve moral bozukluğu da çok fazlaydı. En azından Ankaralı basketbol severlerin Avrupa Kupaları fazla oynanmayan bir Ankara’da maçlara ilgi göstermesini bekliyorduk. O maçın haftasında gittik Uşak deplasmanında da sürdü bu etki. Ancak ondan sonra ligde gelen iyi performans ile daha iyi olduk. Uşak’tan sonra aldığımız seri galibiyetler Eurocup’a da yansıdı, Eurocup’ta aldıklarımız lige yansıdı ve bu birbirini tetikleme durumuyla da takımda bir öz güven oluştu.
GB: Eurocup ikinci turu ile daha güçlü takımlarla oynamaya başladınız ve bu süreçte Davud Kamer’in performansında bir artış var ve bu durumun teknik ekibin başarısı ile doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Siz neler düşünüyorsunuz?
Sunter: Davud Kamer’in gerekli olduğu anlarda kötü maçları oldu ama bazı maçlarda çok önemli katkılar verdi. Nasıl Berent takımı canlandırıyorsa veya Caner bir enerji veriyorsa Davud da savunmada onu veriyor. Davud, Golubovic’ten daha iyi bir savunmacı. İlerlemiş yaşına rağmen bu konuda çok tecrübeli. Ortayı çok iyi kapatabiliyor. Hücumda aldığı topu, bire bir veya pas dağıtımını iyi yapabiliyor. Bizim de bu şartlar altında alabileceğimiz en iyi yerli oyunculardandı. Şunu söyleyebilirim ki; takım bir yere gelecekse bütün taşların yerine oturması lazım. Davud da bu anlamda bizim için önemli bir parça.
GB: Hemen hemen her röportajınızda teknik ekibinizin başarısından bahsedip, onların hakkını teslim ediyorsunuz. Ben de Galatasaray ile birlikte ligin en iyi teknik ekibine sahip olduğunuzu düşünüyorum ve birçok basketbol sever de yardımcılarınızı merak ediyor. Yardımcılarınız arasında nasıl bir görevlendirme var? Biraz onları tanıtır mısınız?
Sunter: Yıllardır bu işin içinde görev alan biri olarak yardımcı antrenörlere sorumluluk vermesini seven bir insanım. İdmanın yapılmasından en ufak detaylara kadar onlara önemli roller veriyorum. Onlar da beni mahcup etmiyorlar. Bence bunun da böyle olması gerekiyor. Türk Basketbolu’na bir şeyler verebileceksem; bu değerli yardımcı antrenörlerin zaman içerisinde baş antrenörlük görevine gelmesi gerektiğine inanıyorum. Yardımcım Burak Gören de bunu hak eden bir antrenör. İki sene boyunca teknik ekip olarak o kadar çok şey yaptık ki bazı durumlarda direkt olarak konuşmamıza bile gerek kalmıyor. Çünkü kafa olarak bazı şeyleri net olarak algıladık. Benim bir şey söylememe gerek kalmadan Burak halledebiliyor. Diğer yardımcılarım Candost Volkan ve Eray Bahardoğan çok iyi analizciler. Bütün maçların analizlerini çok iyi şekilde yapıyorlar ve her maçı anında takip edebiliyorlar. Üç günde bir maç oynadığımız için o maçların çabuk analizi gerekiyor. Keza kondisyonerimiz Hilmi Taşer geçen sene yaşlı bir kadroya sahip olmamıza rağmen sakatlık yaşamamamızı sağladı. Bu sene ekstradan Avrupa Kupası da oynuyoruz ve Allah’a şükür ciddi bir sakatlığımız olmadı. Böylesine yoğun bir tempoda bu çok önemli. Zaten basketbol her şeyiyle beraber bir ekip çalışması. Eğer o ekip çalışmasını iyi yapamazsanız, başarılı olamazsınız. Bu nedenle yardımcılarıma sorumluluk veriyorum. Onlara sorumluluk verdiğim zaman onlar takımı daha çok sahipleniyor.
GB: Eurocup ve Ligde işlerin iyi gitmesine rağmen Ankara seyircisinin maçlara olan ilgisi hala istenilen düzeyde değil ve siz de bu konudan oldukça şikayetçisiniz. Ligin ikinci yarısıyla beraber yine zorlu bir maratona başlayacaksınız ve taraftar desteğine de oldukça ihtiyacınız var. Siz Ankara halkının takıma sahip çıkmamasını neye bağlıyorsunuz?
Sunter: Bana göre bu işin biraz daha profesyonelce yapılması gerekiyor. Erman Kunter’le Fransa döneminde sık sık konuşuyorduk bunu. Şimdi Sassari deplasmanına gittiğimiz zaman kulübün menajeri ile konuştum ve ” Seyirciden kulübümüzün elde ettiği gelir 1 milyon 300 bin euro. Biletlerden elde etiğimiz bu gelir bizim bütçemizi aşıyor. Kulübümüzde bilet satış departmanı var. ” diyor. Bizim ülkede ise kulüpten, menajerden bilet istiyorsun. Orada ise bilet satış departmanı hallediyor bu işi. Bu tamamen pazarlama. Bizim bazı şeylerde daha profesyonel olmamız ve gelişmemiz gerekiyor. Geçen günlerde Basketbol Dergisi’nde bir yazı okudum. Fransa’daki kulüplerin toplam bütçesi bizim ligde oynayan iki – üç takımın bütçesi ile hemen hemen aynı. Ancak o bütçede bile büyük seyirci, sponsor ve çok büyük bir profesyonellik katkısı var. Biz bunu beceremedik henüz.
Ercüment Hoca’dan sonra antrenman öncesinde hazırlıklarını yapan Caner Erdeniz’i yakalıyoruz ve sorularımızı sormaya başlıyoruz;
GB: Geçen sezon takımın savunmasına ciddi katkı sağlarken bu sene skor yönünden de iyi katkı vermeye başladın. Sen bu çıkışını nasıl değerlendiriyorsun?
Caner Erdeniz: Geçen sene ikinci ligden, Milli Piyango’dan buraya geldim. Ondan öncede Hacettepe’deydim. Daha önce birinci lig tecrübem vardı ama ikinci ligden gelmek biraz adaptasyon süreci gerektirdi. Geçen sene takım içerisinde savunma rolü üstlendim çünkü Kirk Penney ve Jovo Stanojevic gibi etkili skorerler vardı. Ben de takımın savunma yükünü üstlenmede görev alıyordum. İyi bir tecrübe kazandım ve Ercüment Abi bana güvendi. Bu sene de savunmanın üstüne biraz daha skora katkı vermeye başladım. Geçen seneki tecrübe ile birlikte bu sene daha rahat oynamaya başladım. Bu da oyunuma olumlu bir şekilde yansıdı.
GB: Karşıyaka alt yapısı çıkışlısın ve o dönemlerde 2 numarada da süre almıştın. Ted Kolejliler’de ise 3 numara oynuyorsun. Hangi pozisyonda kendini daha rahat hissediyorsun?
Erdeniz: Topla ilişkim iyi olduğundan 2 numarada da oynayabiliyorum ancak 3 numarada kendimi daha rahat hissettiğimi söyleyebilirim. Genellikle Türkiye’de 3 numara ceza şutunu sokan, hızlı hücumda fast-break’i bitiren, rakip takımın skorerini tutan adam olarak gözüküyor ve bunu da daha benimsediğimi düşünüyorum.
GB: Bu sezon hem Eurocup’ta hem de Ligde seni zorlayan oyuncular kimler oldu?
Erdeniz: ( Biraz Düşündükten sonra) Türkiye Ligi’nde Banvitli Sammy Mejia’yı tutarken zorlandığımı söyleyebilirim. Eurocup’ta da daha yeni oynamamıza rağmen Bambergli Anton Gavel. Çok yetenekli ve iyi bir oyuncu. Onu tutarken çok fazla efor sarf etmem gerekti.
GB: Eurocup’ta ve ligde iyi gidiyorsunuz, senin düşüncelerin neler, böyle bir beklentin var mıydı?
Erdeniz: Açıkçası sezon başında böyle bir beklentimiz vardı. Çünkü geçen seneki kemik kadromuzu korumuştuk. Yabancı oyunculardan tutabildikleri tutmaya çalıştı kulüp. Vanja Plisnic kaldı. Kemik kadroyu korumamız sebebiyle iyi yabancılarla bu başarıların devam edeceğini düşünüyordum ama Eurocup deneyimi olmayan bir takım için buna sürpriz gözü ile bakılması çok normal. Ancak takım kimliğini sahaya yansıtmamız ve yabancıların takım kimyası ile olan uyumu çabuk kaynaşmamızı sağladı. Bu nedenle bu başarı bana çok sürpriz olmadı.
Caner’in ardından da Golubovic’i yakalayıp, Eurocup ve Ligde göstermiş olduğu efektif performansına dair konuşma fırsatı yakalıyoruz;
GB: İlk olarak Eurocup ile başlamak istiyorum. Performans index rating sıralamasında birinci sıradasın. Bunun yanı sıra bazı alanlarda da lider konumdasın ve şu ana kadar çok iyi bir oyun ortaya koyuyorsun. Bu başarının sırrını neye borçlusun?
Golubovic: Bunun sırrı sadece çok çalışmak. Aynı zamanda çok iyi bir antrenöre, çok iyi bir staff ekibine ve iyi bir organizasyona sahibiz. Benim işim sadece çok çalışmak ve iyi konsantre olmak. Başarımın ana sebepleri de kesinlikle bunlar.
GB: Sezon başında Eurocup ve Türkiye Ligi’nde bu kadar iyi oynamayı bekliyor muydun?
Golubovic: Buraya gelmeden önce kariyerimde Euroleague ve Eurocup oynamış bir oyuncuydum. Nasıl bir ortam olduğunu biliyordum. Aynı şekilde daha önce Türkiye Ligi’nde de oynadım. Geçen sene Antalya’da sezonu iyi tamamladım ve bütün yaz çok iyi çalıştım. Bu sene için de en iyi oyunumu vermek istiyordum. Tek düşüncem bir gün öncesinden daha iyi olmak ve sahada elimden geleni yapmak.
GB: Bu sezon için kariyerinin en önemli sezonu diyebilir miyiz?
Golubovic: Kesinlikle evet. Burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Daha önce oynadığım takımlarda da kendimi iyi hissediyordum ama burada bana daha fazla güvenip, daha fazla süre veriyorlar. Ben de yapabileceğimin en iyisi yapmaya çalışıyorum.
GB: Avrupa’da oyun tarzını beğendiğin oyuncular var mı?
Golubovic: Avrupa’da en üst seviyede oynayan birçok oyuncu var ve seçim yapmak benim için zor.
GB: Nenad Krstic?
Golubovic: Evet, kesinlikle. (gülüyor) O mükemmel bir oyuncu. CSKA’da çok önemli işler yapıyor. Dediğim gibi muhteşem bir oyuncu.
Ercüment Hoca, Caner Erdeniz ve Vladimir Golubovic’in yanı sıra röportajı yapmamızda yardımcı olan kulüp müdürü Ali Kavaklıoğlu ve Ercüment Sunter’in yardımcı ekibine teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz.