Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde çıktığı 4.grup maçında Kopenhag’a 1-0 mağlup oldu. Parken Stadı’nda oynanan Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarının hiçbirini kaybetmeyen Kopenhag,  serisini bozmazken;  Juventus’un Real Madrid’le 2-2 berabere kalması sonucu, Galatasaray gruptaki avantajını kaybetti.

ilk 11

Torku Konyaspor maçında yaşadığı sakatlık yüzünden 1 ay forma giyemeyeceği açıklanan Muslera’ nın yerini Eray İşcan’a bırakması ve Kopenhag’a karşı en büyük kozlardan biri olan Sneijder’in karşılaşmada forma giyemeyecek olması takımda büyük tedirginlik yaratırken; Mancini tarafından gözden çıkarıldıkları düşünülen Bruma, Riera ve Ambarat’ın kadroda yer alması Galatasaray’ın oyun düzenini büyük ölçüde değiştirdi. İlk 11’de yer alan Bruma ve Riera’nın karşılaşma içerisinde  çok hareketli bir o kadar da istekli oldukları gözlendi. Bruma’nın hızı, çalımları ve sürekli yer değiştirerek her iki kanatta da aktif bir şekilde oynaması göz doldursa da; verdiği pasların süratini tam olarak ayarlayamaması, Burak ve Eboue’nin paslara yetişmekte zorlanması maçın talihsiz pozisyonlarındandı.

bruma

Maç Kopenhag’ın vuruşuyla başladı. 6.dakikada Aydın’ın Jorgensen’i kaçırıp sağ kanatta çok fazla boş alan bırakması, Jorgensen’e kale önüne yerden hızlı bir orta yapma şansı verdi, Braaten’in bu pası çok sert ve iyi kesmesi sonucu top ağlarla buluştu.Erken gelen golde yapılan en büyük hata, bu sert vuruş karşısında çaresiz kalan Eray’ın değil; pozisyonun neredeyse kale içinde yaşandığını görmelerine rağmen açılı durmak yerine, çizgi şeklinde durup rakibi ofsayta düşürme beklentisinde olan “Galatasaray savunması” nındı. Beklenmedik gol Galatasaray’ı sarstı ve golden sonraki dakikalar Kopenhag’ın kontrolünde geçti. 8.dakikada Kopenhag 2.gole yaklaştı, Jorgensen’in kafa vuruşunda top direkten döndü. 12.dakikaya doğru yaklaşırken kendi ceza sahasından çıkamayan Galatasaray, 14.dakikada Drogba; ceza sahasında Aydın’a pas vermek isterken yapılan “elle müdahale”, hakem tarafından penaltı olarak değerlendirilmeyince canlandı. Tıpkı Konyaspor maçında olduğu gibi; 21.dakikada Drogba’nın ortasını, kafa golüne çevirmek isteyen Burak’ın vuruşunu kaleci dışarı çıkartırken, koşarak gelip topu ağlara gönderen Bruma ise düştüğü pozisyonun farkında değildi : Ofsayt.  20.dakikadan itibaren -özellikle ilk yarının sonlarına doğru- kontrolü eline alan, organize ataklar gerçekleştiren ve rakip kalede tehlikeli pozisyonlar bulan Galatasaray galibiyet yönündeki umutları artırırken, Aydın’ın isabetli sağ kanat pasını Burak’ın kafa vuruşuyla tamamlamak istemesi sonucu topun yine kalecide kalması, akıllarda tek bir cümle oluşturdu : “Burak, kafa golü atamıyor.” 

dro poz

34.dakikada Galatasaray beraberliğe çok yaklaştı. Riera’nın kullandığı korner, arka direğe orta oldu; Melo ortayı sağlam bir kafa vuruşuyla karşıladı ama top direkten geri döndü.Kalecinin sadece gözleriyle takip edebildiği pozisyonda, topa tekrar kafayla müdahale eden Melo’nun ikinci vuruşu ise üstten auta çıktı. Maçın ilk dakikalarından sonra ilk tehlikeli Kopenhag atağı 42.dakikada gerçekleşti, Braaten’in sol kanattan ceza sahasına hızlı girişini Eray kritik bir kurtarışla önlerken adeta taraftara Endişelenecek bir şey yok”  mesajını verir gibiydi. 43.dakikada Aydın’ın sol kanattan “al da at” dercesine yaptığı orta Drogba’nın şutuyla birleşti, Drogba pozisyonu iyi düşündü ama top  üstten auta çıktı.

İlk yarı ev sahibi ekibin üstünlüğüyle sona ererken, Kopenhag’ın geliştirdiği ataklarda iki kanadı birden iyi kullanması fakat özellikle sağ kanada yüklenmesi, yüklendiği zamanlarda da sağ kanadı çok çabuk geçmesi dikkatlerden kaçmaması gereken önemli bir ayrıntıydı. Ayrıca Jorgensen gibi Galatasaray savunmasını zorlayan bir oyuncunun, Galatasaray’dan herhangi bir savunma oyuncusuyla birebir eşleşmemiş olması kendisine çok fazla boş alan yaratırken; kısa, teknik ve topa hakim paslar gerçekleştirmesine olanak sağladı. Galatasaray’ın net 4 gol pozisyonu harcadığı ilk yarının bitiminde, taraftarların düşündüğü tek bir şey vardı : “Böyle iyi oynarken yenilemeyiz.”

mancini

İkinci yarı Galatasaray farklı bir düzenle sahaya çıktı. Kopenhag’ın sahada tamamen yok olduğu ikinci 45 dakika yoğun Galatasaray baskısıyla geçti. Maçın sonuna eklenen +4.dakikaya kadar baskıya devam eden Galatasaray, ilk yarıdaki gibi zengin pozisyonları ikinci yarıda bulamadı. Kopenhag takım halinde kendi ceza sahası üzerinde kapandı, dışarıda bıraktığı tek futbolcu Jorgensen oldu. Galatasaray baskısından kurtulamayan Kopenhag orta sahada oyun kurmak için değil, oyun bozmak için dizildi. Mancini’nin maç sırasında karşılaşmaya pek çok kez müdahale ettiği, oyun düzeninde sürekli değişiklikler yaptığı gözlendi. Özellikle 62.dakikada Aydın yerine oyuna aldığı Ceyhun’un yanlış bir karar olduğuna karar vermesi ve bu hamlenin ardından Semih’i oyundan alıp Ceyhun’u stopere çekmesiyle dikkatleri iyice üzerine çekti. İkinci yarıdaki düzen değişikliğinin ardından ilk yarıdaki pozisyonları yakalayamayan Galatasaray’da, 1-0 biten maç sonu eleştirileri Mancini’ye yöneltildi.

Şimdi, daha etkili oynayan tarafın Galatasaray olduğunu hep birlikte gördüğümüz halde, skorun neden 1-0 olduğunu açıklamak çok güç. Ataklar, paslar, topla oynama yüzdeleri istatistiklere döküldüğü zaman, galip gelen taraf  Galatasaray olduğu halde maçın galibinin neden Kopenhag olduğunu açıklamak  da öyle. Ama bir şeyi açıklayabiliriz ki;  İyi olan, her zaman kazanmaz. Bazı “iyilerin” güzel yenilgileri vardır. İşte bu da, öyle bir yenilgi.

 

 

Fotoğraflar : www.galatasaray.org

Leave a Reply