Juventus’tan Menajerliğe: Mehmet Berk Yüzüak ile Röportaj

GazeteBilkent: Bu röportajımızda uluslararası futbolcu menajerliği yapan eski futbolcu Mehmet Berk Yüzüak ile söyleşiyoruz. Mehmet Berk Bey öncelikle röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

GazeteBilkent: Futbolcu olmaya kaç yaşında karar verdiniz?

Futbol oynamaya 5 yaşımda başladım; ancak topa ilk dokunduğunda almış olduğu his ile bu kararım ortaya çıktı. İnanın, bunu başka türlü hissedemezsiniz. Futbolcu olabileceğime inandım ve bu yolda emin adımlarla ilerledim.

GazeteBilkent: Beşiktaş’a transferiniz nasıl gerçekleşti?

Futbola BJK Futbol Okulunda başladım. Daha sonrasında Altyapı seçmelerine katıldım ve o seçmelerden sadece 2 kişiyi takıma aldılar. Biri bendim, o zamanki jenerasyon çok iyiydi. Beşiktaş Altyapısının geçmişten gelen başarı geleneği nedeniyle herkes orada oynamayı istiyordu. Katıldığım seçmelere de Türkiye’nin en iyi futbolcu adaylarının katıldığını söylememde herhangi bir hata olacağını sanmıyorum. Nitekim seçmeleri bütün hocalar yakından takip etti. Çeşitli zorlukları aşarak kendimi kabul ettirdim. Ardından, minik takımdan A2 takımına kadar Beşiktaş’ta oynadım.  Son sezonumda, yani Carlos Carvalhal’in döneminde A takımla antrenmanlara çıktım. Daha sonrasında kariyerim farklı profesyonel takımlarda devam etti.

Beşiktaş’ta bir maç öncesi fotoğraf. Mehmet Berk Yüzüak alt sırada sol baştan ikinci sırada, takım arkadaşları Atınç Nukan, Hasan Türk ve Bebe ile birlikte.

GazeteBilkent: Beşiktaş altyapısı size neler kazandırdı?

Büyük takımda oynamak, bana disiplinli olmayı, çok çalışmayı ve her ne koşulda olursa olsun centilmenliğimi kaybetmemeyi öğretti. Ayrıca kaptanlık yaptığım dönemler sayesinde liderlik ruhumun da geliştiğini söyleyebilirim.

GazeteBilkent: Juventus maceranız nasıl gerçekleşti?

2010 senesinde Nike’ın düzenlediği “İsabetin Ustası Ol” organizasyonuna davet edildim. Bu organizasyonda; 300’e yakın profesyonel ve profesyonel futbolcu adayı, kendilerinin farklı yeteneklerini test ederken, milli takım hocaları da de fiziksel ve mental açıdan en donanımlı futbolcuyu arıyordu. Aslında, onların baktığı konu, Avrupa seviyesinde oynayabilecek, mental ve teknik kapasitesi yüksek bir futbolcuydu. Bu organizasyonu birinci olarak tamamladım ve Juventus maceram başladı.

Torino’da güzel zaman geçirdim; İtalyan kültürünü daha yakından tanıma imkanı buldum. Televizyondan ve konsol oyunlarından görebildiğim dünya yıldızlarıyla bir arada antrenmana çıkarak, Avrupa’daki futbol sistemini en yakından deneyimledim. Eşsizdi.

Daha sonrasında kulübüme döndüm ve Beşiktaş’taki kariyerime devam ettim. Kulübümde şampiyonluk mücadelesi verdiğimizden dönmem gerekti; nitekim o sezon şampiyonluğa da ulaştık.

Futbolculuk kariyerinde, Juventus zamanlarından bir haber.

GazeteBilkent: O takımdan kimlerle hala iletişim halindesiniz?

Fabio (Cannavaro) ile ara sıra konuşuyoruz. Biliyorsunuz o da başarılı bir teknik direktör oldu. Diego Ribas’la o dönemki yakın arkadaşlığım, Fenerbahçe’ye transferi sonrası daha da pekişti. Sık sık görüşüyorduk. Saha dışında Marchisio ile aramız iyiydi; bana Torino ve İtalya kültürünü yakından tanıttı.

Son olarak, Del Piero’dan bahsetmek istiyorum. Kendisinden hem saha için hem saha dışında çok şey öğrendim; gerçek bir 10 numaraydı.

GazeteBilkent: O yaşta Torino’ya gitmek üzerinizde baskı oluşturdu mu?

Hayır tabii ki. Futbola olan bakış açımı değiştirdi. Daha profesyonel bir şekilde bakmama yardımcı oldu. Baskı yoktu ancak heyecan vericiydi. Juventus gerçekten köklü bir kulüp; taraftarı, camiası ve o dönem kadrosunda olan oyuncular gerçekten birer efsaneydi.

Ülkemi ve kulübümü temsil etmek oldukça gurur vericiydi. Dönüp baktığımda, iyi ki gitmişim diyorum.

GazeteBilkent: Talihsiz bir sakatlık sonrasında futbolu bıraktınız. Üniversiteye devam ettiniz, bu sizi diğer futbolculardan ayıran bir konu. Neden bu tercih?

Eğitim, bir sporcunun kariyerinin yapı taşlarındandır. Ben, futbol kariyerimi sürdürürken de aynı zamanda İstanbul’un en köklü okullarından birinde eğitimimi başarıyla sürdürüyordum. Yabancı dilimi geliştirme fırsatım oldu. Ayrıca, akademi mezunuyum ve teknik direktörlük UEFA C lisansına sahibim. Eğitime verdiğim önemi daha iyi anlatamam sanırım.

Günümüzde futbol oynayan genç kardeşlerime de tavsiyede bulunmak isterim; eğitimi ön planda tutun ve kendinizi bu alanda geliştirin. Futbol kariyeriniz belli bir yaşa kadar devam ediyor ve futbolu bıraktıktan sonra önünüzde uzun bir hayat yolculuğu var. Bu yolcuğuya kendinizi ancak eğitimle hazırlayabilirsiniz.

GazeteBilkent: Üniversite hayatının ardından menajerlik yapmayı seçtiniz. Bunun sebebi futbola hala ilgi duyuyor olmanız mıydı, yoksa sakatlık sonrasında futbolu bir iş olarak mı görüyorsunuz artık?

Futbol benim için yaşam biçimi. Saha dışında olmayı tercih ettim çünkü yurtdışında kurduğu ikili ilişkiler ve hayat tecrübem neticesinde bu alanda başarılı olabileceğime güvendim ve inandım. İyi ki de bu kararı almışım. Genç yaşta İspanya ve İtalya’da çeşitli transferlerde etkili rol aldım. Hatta Türk olmama rağmen yabancı kulüplerin tek başıma temsilciliğini üstlendim.

Futbol menajerliği sektörün önemli bir parçası haline gelmiş durumda.

GazeteBilkent: Uluslararası bir menajerlik şirkette çalışıyorsunuz. Türkiye pazarı hakkındaki görüşünüz neler, favori futbolcunuz kim?

Daha öncesinde farklı şirketlerde yer aldım ve zaman zaman kendi başıma da çalıştım ancak geçtiğimiz yıl Hollanda menşeili Sports Entertainment Group (SEG Football) ile anlaşmaya vardım. Sizin de bildiğiniz üzere Avrupa’nın en büyük ve köklü menajerlik şirketlerinin başında geliyor.  Genç, dinamik ve futbol bilgisine sahip çalışma arkadaşları ile güzel bir ekibiz. Büyük profilli ve bedelli transferlere imza attık; atmaya devam ediyoruz.

Türkiye’de gerçekten çok yetenekli futbolcular var. Fakat kendilerini mental ve fiziksel açıdan geliştirmeleri lazım. Bu noktada, biz oyuncularımıza gerekli donanımları sağlıyor, onları yurtdışında oynayabilecek hale getiriyoruz. Sadece saha içinde değil saha dışında da onların gelişimi için katkıda bulunuyoruz. Malumunuz, futbol artık sadece sahada oynanmıyor!

Tabii ki beğendiğim futbolcular var ancak işimizin profesyonelliği nedeniyle isim vermem doğru olmaz. Yüksek potansiyele sahip olan oyuncuların bir çoğu hali hazırda bizimle çalışıyor.

GazeteBilkent: İyi bir menajer olmak için gereken üç temel özellik sizce nedir?

Liderlik, zeka ve çözüm odaklı olmak diyebilirim.

GazeteBilkent: Son sorumuz şu olsun: Messi mi Ronaldo mu?

Her ikisi de çok yetenekli ancak cevabım Ronaldo. Yeteneklerinin haricinde Ronaldo, azim ve çalışmanın en net örneğidir.

Mehmet Berk Yüzüak’a röportaj talebimizi kabul ettiği için GazeteBilkent olarak teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz.

Leave a Reply