Şampiyonlar Liginde son haftanın maçlarının da oynamasının ardından son 16’ya kalan takımlar belli oldu. Kuşkusuz bu takımlar arasında Galatasaray’ın tur atlaması destan niteliği taşıyor. Kurada 1. torbadan 9 kere Şampiyonlar ligi şampiyonu olmuş ve bu alanda en başarılı olan ancak 11 yıldır bu kupaya uzanamayan ve geçen senenin yarı finalisti İspanyol devi Real Madrid ve 2. torbadan da İtalya’nın son 2 sezonluk şampiyonu olan Juventus’u çeken Galatasaray’ın son 16 şansı otoritelerce çok düşük görülüyordu.
Lige üst üste puan kayıplarıyla başlayan Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nin ilk maçında Arena’da geçen sene çeyrek finalde elendiği ancak Arena’da cehennemi yaşattığı Real Madrid karşılaşacaktı. Ligde yaşanan puan kayıplarını unutturmak ve geçen sene elinden kaçırdığı Real Madrid’i yenme hırsıyla oynayan Galatasaray’ın aldığı 6-1’lik hezimet, zaten sorunları dağ olmuş Galatasaray’ı iyice kaosa sürükledi ve bu sürecin sonunda Galatasaray’a 2 sezonda 2 lig şampiyonluğu 2 süper kupa ve 1 Emirates Kupası kaldıran ve Galatasaray’ı Şampiyonlar liginde çeyrek finale taşıyan Fatih Terim’in görevine son verildi. Mancini’nin göreve getirilmesinin ardından İtalya’da alınan Juventus beraberliği ve arenadaki Kopenhag galibiyeti ile ilk 3 maçta 4 puan toplayan Galatasaray 2.lik koltuğuna oturmuştu çünkü Kopenhag ve Galatasaray beraberlikleri ve Real Madrid mağlubiyetinin ardından ilk 3 maçta Juventus sadece 2 puan toplayabilmişti. İpleri eline alan Galatasaray için plan belliydi. Kopenhag’ı deplasmanda yenip Real Madrid’in Juventus’tan puan almasını bekleyip, Arena’da oynanacak maçta Juventus’la en kötü berabere kalıp gruptan çıkmaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Real Madrid’in Juventus’la berabere kalmasına karşın deplasmanda dersine iyi çalışmış Kopenhag’a 1-0 yenilen Cimbom’da Mancini eleştirilerin hedefi oldu. Hatta devre arasında gönderileceği haberleri yazılmaya çizilmeye başladı.
Bu sonuçlara göre Arena’da Juventus galibiyeti gerekliydi son 16 için ancak takım gidişatından, bir türlü çözülemeyen defans sıkıntısı , Burak Yılmaz’ın formsuzluğu ve sakatlıklar ortaya her maç gol yiyen ve yeterli sayıda gol atamayan bir takım görüntüsü çıkardı. Bu görüntü üzerine “Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu” hedefleyen Aysal’ın ve Mancini’nin demeçleri Juventus’u yenme ihtimallerinin çok az olması yönündeydi. Beklentileri düşüren Mancini, Galatsaray’ın başarısızlığını 6-1 lik Real Madrid sonrası alınan takımın enkaz olmasına bağlayacaktı. Ancak 10 kişi kalan Real Madrid’e 4-1 yenilmekte onun işiydi. Hedefi Avrupa Ligine düşüren ikili Galatasaray camiasından büyük tepki topladı. Çünkü iki yıldır Fatih Terim’in vurguladığı büyük takım ve Şampiyonlar Ligi geleneğine ters gelen bir hedefti bu. Fatih Terim demeçlerinde ne zamanki bu takım sürekli Şampiyonlar Liginde oynar o zaman hakkını yedirtmez ve kendini dünyaya kabul ettirir ve bir dünya markası olur yönündeydi. Bu nedenle Avrupa Ligi Galatasaray’ın hedeflerine tersti.
Son Juventus maçı ilk gün kar engeline takıldı. 30. Dakikada saha çizgilerinin görünmemesi nedeniyle maçın ertesi gün 15.00’te oynanmasına karar verildi. Full çeken Arena’nın ardından o soğukta ve iş saatinde Arena’nın dolmayacağı şüpheleri vardı. Ancak Twitter’da #biletimsenin hashtag’inin de yardımıyla çoğunluğunu öğrenci grubunun oluşturduğu 30.000’den fazla taraftar maça geldi. Kar temizleme çalışmaları nedeniyle sahanın orta alandaki yaklaşık 60 metrelik kısmı tarlaya dönmüştü. Yerden yapılan paslar zemine takılıyordu ve top sürülmüyordu. Geçen seneki Cluj maçında yaşadığı sorunu yeniden yaşayan Galatasaray bu nedenle oyunu uzun toplarla yani doldur-boşalt şeklinde oynamaya başladı. Devre arasında Mancini ve Conte’nin istekleri maçın yeniden ertelenmesi yönündeydi. Ancak Drogba maçın oynanması taraftarıydı çünkü Avrupa’da hava hakimiyeti en iyi olan oyunculardan biri olan Drogba, zaten uzun topları indirme işini en iyi yapanlardan biriydi.
Bozuk zemin Galatasaray’ın işine gelmişti çünkü Galatasaray Elazığ maçında oynadığı 3-5-2 taktiğini bu maçta da uyguladı. 3’lü defansta hava hakimiyeti yüksek Gökhan Zan ve atletik Semih ve bu iki özelliği de barındıran Chedjou birlikte oynuyordu ve sık sık Riera’nın yardımıyla defans hattı iyice sağlamlaştırılıyordu. Zeminin bozukluklarından dolayı topla oynamayı seven Tevez, Pogba ve Vidal oyundan düştü. Pirlo’nun yokluğunda dev adam Llorente’ye top şişirecek oyuncu çıkmadı. Orta alanda yerden ve kanatlardan oynamaya çalışan Juventus’u sol kanatlarındaki Lichtsteiner( Eboue’nin top sürme sevdası, geriye dönememesi ve adam kaçırması ve sürekli yerde yatmasından dolayı) hariç durdurmayı başaran Galatasaray’ın, tur için sadece tek bir gole ihtiyacı vardı. Eboue’nin yerine oyuna giren Umut’un şişirdiği topu Drogba Sneijder’in önüne indirecekti ve Sneijder o topu gol yapacaktı. Son 16 için her şey hazırdı. Galatasaray adeta çamurdan bir destan yazmıştı.
Galatasaray Türk futbol tarihinde Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez üst üste iki sene son 16’ya kalma başarısını göstererek tarih yazmıştı. Grupları ve son 16’daki rakipleri analiz etmenin ise vakti geldi.
A Grubu’nda ligde Sir Alex Ferguson’un görevinden ayrılmasının ardından David Moyes ile yollarına devam eden Manchester 4 galibiyet 2 beraberlikle grubu lider tamamladı. İkinci sırayı ise Almanya liginde bu sezon Dortmund’u yenen Bayern Münih ile berabere kalan ve Bayern Münih’i 4 puan geriden takip eden Bayer Leverkusen aldı. Leverkusen Shaktar Donetsk’i kendi evinde 4-0 yenip deplasmanda Shaktar’la 0-0 berabere kalmasıyla adeta Lucescu’nun Shaktar’ını Uefa Avrupa Ligi’ne itti ve kendi göbeğini kendi kesti. Real Sociedad ise lider Manchester’dan aldığı bir puanla Avrupa kupalarına veda etti.
C Grubu’nda ise son yıllarda yaptığı flaş transferle Avrupa’daki eski günlerine geri dönmek isteyen PSG, 4 galibiyet 1 beraberlik ve 1 mağlubiyetle gruptan lider olarak çıktı. Tabiki müthiş bir sezon geçiren Zlatan İbrohimoviç’in katkısı gözden kaçacak gibi değil 5 maçta tam 8 gol attı. 5.maçlar sonunda 1.liği garantileyen PSG, son maçta Benfica’ya 2-1 boyun eğdi. Benfica, PSG’yi yenip 10 puana ulaşmasına karşın Olympiakos Anderlecht’i evinde 3-1 yenmesiyle 10 puana ulaştı. Olympiaskos’un evinde Benfica’yı 1-0 yenip deplasmanda 0-0 beraber kalmasından dolayı yani ikili averaj kuralından dolayı Olympiakos 2 senedir 9 puan toplayıp kıyısından söndüğü son 16’ya kalma başarısını bu sene gerçekleştirmiş oldu. Anderlecht ise PSG’den aldığı tek beraberlik ile Belçika Ligi’ne döndü.
D grubu ise Manchester City ve son şampiyon Bayern Münih’in domine ettiği bir grup görünümü çizdi. Manchester City Bayern’i deplasmanda müthiş bir geri dönüşle deplasmanda 2-0 dan 2-3 yenmesine karşın evinde 3-1 yenilmesi nedeniyle ikili averaj kuralından grubu ikinci tamamladı. Bayern ise 1.lik kürsüsünü elden bırakmadı. İkili diğer bütün maçlarını kazandılar. Grupta 6. Maçlar sonunda CSKA Moskova’yı evinde 2-1 yenen Viktoria Plzen, CSKA’yı Rusya’ya gönderip Avrupa Ligi sahnesinde yoluna devam etti. CSKA evinde Plzen’i 3-2 yenmesine karşın ikili averajın son kurbanlarından biri oldu.
E grubu ise ilginç sonuçlara sahne oldu. Chelsea 4 galibiyet ve 2 mağlubiyetle gruptan lider çıktı. Chelsea’yi içerde ve dışarıda yenen Murat Yakın’ın talebeleri, 2 maçında Schalke’ye yenilip 2 maçında da Steaua Bükreş’le berabere kalmasından dolayı 8 puanla Avrupa liginde devam etti. Basel’i 2 kere yenip Steua’ya sadece 2 puan kaptıran Schalke ise 2. olarak yoluna devam etti. Steaua ise 3beraberlik 3 mağlubiyetle Karpatlar’ın yolunu tuttu.
F grubu bu seneki şampiyonlar liginin ölüm grubuydu. Dortmund, Arsenal, Napoli ve Marsilya takımlarının arasından kimin çıkacağını kestirmek bir hayli zordu. Nitekim son hafta maçlarına kadar 1. 2. Ve 3. netleşmemişti. Dortmund, Arsenal ve Napoli birbirlerine birer kez yenilip birbirlerini birer kez yendiler ve toplamda 12’şer puan topladılar. Bu durumda devreye 3’lü averaj sistemi girdi. 6. Maçlara 3. Sırada giren Dortmund, Napoli’nin Arsenal’i evinde 2-0 yenmesiyle liderlik koltuğuna oturdu. Lider Arsenal eğer Napoli’ye 3-0 yenilseydi. 3. Sıraya gerileyecek ve Napoli’de liderlik koltuğuna oturacaktı. Bu karışık hesapların ardından en karlı çıkan son finalist Dortmund oldu. Gruptaki tek gerçek ise 2. Torbadan cehennee üşen Marsilya’nın sıfır çekmesi oldu.
G grubunda 4. Maçlar sonunda liderliği garantileyen Atletico Madrid, son iki maçına yedek kadroyla çıkmasına karşın 2.lik savaşı veren takımlardan ne Zenit ne de Porto Madrid ekibini yenebildi. 5. Maçlar sonunda Zenit’in Atletico’dan 1 puan koparması ve Porto’nun evinde Austria Wien’le berabere kalmasıyla Zenit ikincilik için büyük avantaj yakaladı. Ancak son maçlarda deplasman Wien’e 4-1 yenilen Zenit, Atletico’nun bu sezon evinde kazanma geleneğini sürdürmesinin sayesinde son 16 ya kaldı. Porto ise teptiği onca fırsattan sonra ancak ikili averajla Avrupa ligine gidebildi.
H grubunda ise sürpriz sonuçlar çıkasına karşın Kaka’lı Milan ve Barcelona adını üst tura yazdırdı. Ajax ise evinde Barcelona’yı yenip bir anda potaya girmesine karşın Milan sürprize izin vermedi. Celtic ise evinde aldığı tek Ajax galibiyetiyle Avrupa kupalarına veda etmiş oldu.
1.Torba:
Manchester United FC (ENG), Real Madrid CF (ESP), Paris Saint-Germain (FRA), FC Bayern München (GER, holders), Chelsea FC (ENG), Borussia Dortmund (GER), Club Atlético de Madrid (ESP), FC Barcelona (ESP)
2. Torba:
Bayer 04 Leverkusen (GER), Galatasaray AŞ (TUR), Olympiacos FC (GRE), Manchester City FC (ENG), FC Schalke 04 (GER), Arsenal FC (ENG), FC Zenit (RUS), AC Milan (ITA)
Galatasaray için 1. Torbadaki zorlu rakiplere nazaran geçen sene Arena’da yendiği ve ligde zor günler geçiren Manchester United en ideal takım. Küçük takımlara yenilme potansiyeli olan Ve ligde de bu görüntüyü yansıtan Chelsea ikinci alternatif. Dortmund eğer defans sorununu ve sakatlık problemlerini çözemezse üçüncü alternatif olabilir. Bunların dışındaki takımlardan özellikle İspanyolların tur imkânı vermeyecekleri kanısındayım.
“Galatasaray’ın hedefi Şampiyonlar Ligi şampiyonluğudur. Çünkü UEFA kupasını ve Süper Kupayı çoktan almıştır.” Drogba’nın bu sözleri Galatasaray’ın büyük takım olma misyonun yansıtmaktadır. Çoğuları Galatasaray’ın ikinci turda eleneceğini söylese boğulcaksak büyük denizde boğulalım diyen Gökhan Zan’ın sözleri her şeyi açıklıyor.