Mayıs ayı demek futbol ayı demektir. Yerel liglerin sonlarına yaklaşılır; şampiyon olma savaşları mı dersiniz, kümede kalmak için son çırpınışlar mı. Bakarsın Avrupa Ligi finali belli olmuş ve onun heyecanı da sarar tüm futbolseverleri. Ancak tüm bunların yanında, bütün futbolseverlerin sabırsızlıkla beklediği en büyük kapışma şüphesiz Şampiyonlar Ligi finalidir. 32 takımın kıyasıya mücadele ettiği bu görkemli turnuvada yarı final maçlarını da geride bıraktık ve büyük finalin adı belli oldu: “Real Madrid – Atletico Madrid”
Turnuva tarihi boyunca ilklere tanık olmak alışkanlık haline gelmiş durumda. 2014 finaliyle birlikte yeni bir “ilk” e daha tanıklık edeceğiz. Şampiyonlar Ligi finali ilk defa aynı şehrin iki takımı arasında oynanacak. Finalin adı, dünyanın en büyük derbilerinden biri: “El Derbi Madrileño”. Mourinho’nun takımdan ayrılmasından sonra İtalyan teknik adam Ancelotti’ye koltuğu veren Real Madrid, Şampiyonlar Ligi’ne “bildiğimiz Madrid” gibi başladı. Gruplarda son derece rahat maçlar çıkararak, ikinci turda Schalke’yle eşleştiler. Yine hiç zorlanmadan atlattıkları bu engelin sonrasında bir başka Alman’ı, Dortmund’u, geçen senenin rövanşını alarak geçmeyi başardılar. Tüm bu maçlar olup biterken Ronaldo, Bale, Benzema üçlüsü, golleriyle takımı sırtlamaya devam ediyorlardı. Ligde Dortmund maçı öncesi önce Barça’ya sonra da Sevilla’ya kaybedip şampiyonluk yolunda yara almış olsalar da yarı finale adını yazdırmıştı eflatun beyazlılar. Yarı finalde Bayern Münih ile eşleştiklerinde genel kanı Münih’in favori olduğuydu. Ancak Ronaldo’nun bundan üç sene öncesinde yarı finalde, penaltılar sonucunda Münih’e elenmelerinin ardından verdiği bir söz vardı: “ Bugün olanlar için tüm Madridlilerden özür diliyorum. Bu taraftara bir final sözüm var.” Ronaldo sözünü tuttu, Allianz Arena’da Münih’i bozguna uğrattılar ve 4-0 lık skorla ilk finalist oldular. Bu arada Cristiano Ronaldo, 16 gol atıp Messi’yi geride bırakarak Şampiyonlar Ligi’nde bir sezonda en çok gol atan oyuncu oldu. Şampiyonlar Ligi’nin en çok gol atan takımı olan Real Madrid şu anda bomba gibi. En son Zidane’nın efsane volesiyle kupaya uzanan Real Madrid bu defa çok kararlı. Ligde oynadığı son 4 maçta 17 gol atıp hiç gol yemediler. Son haftaya kadar da Atletico’nun puan kaybını bekleyecekler. Ancak Ancelotti bu final için oyuncuları üzerinde ekstra çalışıyor. Zira son iki senedir ligde ve kupada Atletico Madrid’in Real Madrid’e karşı psikolojik bir üstünlüğü var. Bu yüzden oyuncularını, önceki maçların etkisine kaptırmamak için çok çabalaması gerekiyor.
Atletico Madrid kanadında ise işler çok farklı noktaya gelmiş durumda. Sezon başında, geçen seneki takımın en önemli oyuncularından olan Falcao’nun Monaco’ya gitmesiyle Atletico’nun tekrardan üçün sıra için yarışan bir takım olacağı düşüncesi vardı. Ancak ligin bitimine üç hafta kala, 35 maçta 88 puan alarak, 36 maçta 85 puan alan Barcelona ve 34 maçta 82 puanı olan Real Madrid’in önünde liderler ve Şampiyonlar Ligi finalinde Real Madrid’in rakibi konumundalar. Şampiyonlar Ligi serüvenine gruplarda kendi dişine göre olan takımlarla başlamıştı Atletico. Beklendiği gibi lider tamamladı grupları ve ikinci turda Milan’la eşleşti. Milan’ı hem İtalya’da hem de İspanya’da mağlup ederek çeyrek finalde Barcelona’yla rakip oldular. Nou Camp’tan Diego’nun inanılmaz golüyle 1-1 lik skoru alıp dönen Madrid ekibi, Vicente Calderon’dan 1-0 lık galibiyetle ayrılınca büyük bir iş başararak Barça’yı kupanın dışına itti. Yarı finalde Chelsea’ye, Stamford Bridge’de adeta futbol dersi veren Simeone’nin öğrencileri bir mucizenin kapısını daha açtı. Tam 40 yıl sonra tekrar bu en büyük kupanın finalinde yer alacak olan Madrid ekibinde inanılmaz bir heyecan var.Takımın yedek forveti David Villa haricindeki hiçbir oyuncu, Şampiyonlar Ligi’nde daha önce hiç yarı final dahi oynamamışken şimdi finalde boy gösterecekler. Hiçbir maçta savaşmaktan vazgeçmeyen ve “Kazananlar ancak mücadele edenlerdir.” felsefini akıllarına kazıyan Atletico’lu oyuncular için, rüya gibi geçen bu sezonun sonuna çok az kaldı. Son nefeste de pes etmedikleri takdirde hem lig hem de Şampiyonlar Ligi’yle duble yapmaları işten bile değil.
Portekiz’in Lizbon kentindeki Estádio da Luz’un ev sahipliği yapacağı bu büyük final için bir tarafın favori olduğu söylemek çok zor. Bir tarafta turnuvanın en çok gol atan takımı, diğer tarafta en az yiyen takımı. Zaten finallerin favorisi olmaz ama Türk futbolseverler olarak bu finalde Arda’lı Atletico’nun kazanmasını istiyor olacağız. Umarım bundan önceki muhteşem finallerden de güzel bir final izleriz. 24 Mayıs gecesi 21.45’te kimseye söz vermemeli ve bu tarihî finali kesinlikle kaçırmamalısınız.
Burak Çelebi
Bırak ya yalancı! Neden anlarsın ki sen… Bilgi yanlışı dolu yazın.