“Güney Amerika’da futbol bir ölüm-kalım meselesidir. Avrupa’da taraftarla normal bir yaşam standardıyla mutlu olabilirler. Fakat Arjantin’de mutlu olanlar sadece tuttuğu takımın son maçından galibiyetle ayrılanlardır” sözleri Arjantinli gazeteci Herman Soro’ya aittir ve futbolun ülkede ne kadar önemli bir yer tuttuğunun en güzel ifade edilişidir. Bu tutkunun en yoğun şekilde yaşandığı Arjantin tribünlerini anlatmak adına yapılabilecek en önemli şey ise, ülke sporunun en önemli buluşması olan Boca Juniors- River Plate derbisini incelemek olur.

Yalnızca Arjantin futbolunun değil, dünya futbolunun da en büyük derbisi olan “Superclasico”nun 100 yılı aşkın bir tarihi vardır. “Tarih boyunca sürecek en büyük futbol savaşı” olarak anılan bu buluşma, Observer’ın “Yapılması Gereken 50 Spor Aktivitesi” listesinin de ilk sırasındadır. Bu derbinin özel olmasında tıpkı diğer büyük derbilerdeki gibi sınıf farklılığı rol oynar. Ancak bunun yanında iki takımın tarihindeki ortak noktalar derbinin önemine önem katmaktadır. 1901 senesinde River, 1905 senesinde de Boca Juniors, Buenos Aires’in aynı bölgesinde, “Boca” da kurulmuşlardır. İki takım da İspanyol ve İtalyan göçmenler tarafından kurulmuştur. Bu ezeli rekabet River Plate’in, şehrin daha elit bir bölgesi olan Nunez’e taşınmasıyla başlar. O tarihten bu yana River Plate takımı ‘Las Gallinas’ (tavuklar) dır Boca Juniors tarafı için.

Çünkü doğdukları, ait oldukları yeri terk edip kaçmışlardır. Taşındıkları yere çabuk adapte olan River Plate taraftarlarıysa Boca takımını “Los Bosteros” (kokuşmuşlar) olarak çağırırlar. Bu isimler her ne kadar son derece aşağılayıcı da olsa iki takım tarafından da benimsenmiş durumda. Öyle ki River taraftarı kendi stadyumlarına ‘Gallinero’ (tavuk kümesi) demekte abes görmezken, Boca taraftarı birbirine “bostero” demekten çekinmezler.

Taraftar profillerine daha yakından bakacak olursak,River Plate taraftarının, göze hoş gelen futbol izlemeyi tercih ettiğini, elit futbol anlayışını benimseyip, genel olarak ‘tiki-taka’ futbolu izlemek istediğini söyleyebiliriz. Boca taraftarı ise, maçları bir savaş olarak görüp, oyuncularının sahada birer savaşçı gibi olmalarını görmek isterler. Maçları kazanmanın yolunun cesurca savaşmaktan geçtiğini düşünürler ve oyuncuların yürekleriyle oynamaları gerektiğini savunurlar. Fanatiklikleri son derece uç seviyede olan Boca taraftarının takımlarına olan sevgisi de son derece uç noktalardadır. Bunu La Bombonera’nın duvarlarındaki yazı, gayet açık bir şekilde anlatır: “Boca es mi religion, Maradona es mi Dios y La Bombonera es mi iglesia.” (Boca benim dinim, Maradona tanrım ve La Bombonera kilisem.) bombonera

Kulüplerin sahip olduğu kimlikler, stadlarına da sirayet etmiş durumdadır. Boca Juniors stadı olan “La Bombonera” nın etrafındaki sokaklar son derece dar ve insanlarla dolu. Bu durum stadın mimarisiyle bir arada düşünüldüğünde, fakir kesimi direkt olarak yansıtır. Keza stad oldukça yüksek ve tribünler sanki birbirinin üstüne çıkıyormuş gibi inşa edilmiştir. Ayrıca tribünler sahaya son derece yakındır. Bu görünüşüyle beraber stada neden “La Bombonera” yani “çikolata kutusu” denildiği daha da iyi anlaşılıyor. River Plate’in stadı olan “El Monumental” in bulunduğu çevre ise geniş caddelerden oluşur. Stat ise oldukça geniş bir kâseyi andırır ve daha sanatsaldır. Statlar arasındaki bu farklar da yine iki takımın profillerinin farklılığını destekler.

 

Bu iki takım Arjantin futboluna kazandırdıkları isimlerle de Arjantin futbolu için ne kadar önemli olduklarını gösterirler. Boca Juniors’tan yetişen Maradona, Riquelme, Tevez, Palermo, Batistuta, Veron bu isimlerden akla gelen birkaçıdır. 

MaradonaBoca1981roman

Bu isimlere karşılık River Plate’ten yetişen Francesolli, Burgos, Crespo, Saviola, Ortega ve Di Stefano gibi yıldızların isimleri sayılabilir.

Kempes 1981ariel-ortega-1

Rekabet, bu iki takımın sponsorlarına da yansımış durumda. Boca’nın forma sponsoru Pepsi iken, River’ın forma sponsoru Coca-Cola olmuştur. Ayrıca Boca’nın forma sponsoru Nike, River’ınki ise Adidas’tır. Hatta La Bombonera’da bulunan Coca-Cola reklamları yalnızca siyah beyaz olması halinde kabul edilmiştir, zira Boca taraftarları River’in renkleri olan kırmızı-beyazı hiçbir şekilde stadlarında görmek istemezler.

Tüm bunların yanında, derbi tarihinde ne yazık ki kara leke olarak adlandırılabilecek olaylar yaşanmıştır. Bunlardan en acısı, 1968 yılında El Monumental’de oynanan ve 0-0 sona eren derbiden sonra yaşanmıştır. Boca Juniors taraftarları kağıt parçalarını tutuşturup yan tribündeki River Plate taraftarlarının üzerine atınca, statta panik yaşanmış ve çıkan arbedede tam 74 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olaydan sonra en çok korkulan taraftar grubu haline gelen Boca taraftarı ise bu defa 1994 yılındaki derbide benzer bir olay gerçekleştirmiştir. La Bombonera’da, River Plate’in Hernan Crespo ve Ariel Ortega’nın golleriyle 2-0 galip gelmesinden 4 gün sonra 2 River’lı taraftar, açılan ateş sonucu öldürülmüştür. Ölümlerden sorumlu tutulan 8 Boca taraftarı ise kendi taraftarlarının gözünde kahraman ilan edilmişti. Bu olayın en acı veren yanını ise ölümlerden sonra stat duvarına yazılan şu yazı açıklıyordu: “Şimdi skor 2-2”. İşte böyle durumlar da, bu derbinin fanatizminin ne derece korkutucu boyutlara gelebildiğni gözler önüne sermektedir.tribünler

Her ne kadar Arjantin Futbol Federasyonu her derbi öncesi güvenlik önlemlerini arttırsa da, tatsız olayların yaşanmasını engelleyemeyebiliyor. Futbolseverler olarak temennimiz, bu en önemli derbide yalnızca futbolun konuşulması.

Leave a Reply