Şampiyonlar Ligi’nde son 16 takım arasına kalan Galatasaray, evinde oynadığı 2. tur ilk maçında Schalke 04 takımıyla 1-1 berabere kaldı. Maç öncesinde, eşleşmeler belli olduğundan bu yana rakibin kolay olduğu, maça tarihi yaklaştığında ise rakibin eksiklerle geleceği, Galatasaray için kolay lokma olduğu yazıldı, çizildi, konuşuldu.
Schalke 04 takımı ligde kötü durumda ve iyi futbol sergileyemiyor. Bu açıdan bakıldığında iddialar doğru gibi görülebilirdi. Fakat şu bir gerçek ki lig ve Şampiyonlar Ligi çok farklı arenalar, bu Süper Lig için de, Bundesliga için de geçerli. Schalke Şampiyonlar Ligi grup aşamasını namağlup birinci olarak bitirdi, Arsenal’i deplasmanda mağlup etmeyi başardı. Nitekim Schalke İstanbul’daki maçta da Avrupa’da çok farklı bir oyun sergilediğini gösterdi.
Galatasaray’ın durumu ise daha kritikti Avrupa arenasına baktığımızda, işi son maça bırakmış ve ikili averajla ikinci olarak çıkabilmişti gruptan. Kurada gelebilecek en kolay rakip gelmiş olabilir. Fakat bu kolaylık göreceli bir kolaylıktı.
Gelelim maça. Schalke dersine çok iyi çalışmış. Sneijder’in kağıt üstünde sol kanatta oynaması o kanadı çok kolay geçilebilir bir hale getirmişti ve Schalke çok iyi değerlendirdi bunu. Sağ bekleri Höger adeta bir kanat oyuncusu gibi oynadı. Aynı kanatta Farfan’ın da çok etkili bir oyun oynamasıyla bolca kullandılar o kanadı. Topa sahip olarak Galatasaray’ın oyunun hakimiyetine ele almasına engel oldular. Galatasaray cephesinde ise düşünce hızlı toplarla çıkmaktı. Drogba’ya gönderilen toplar, Drogba’nın topu tutarak zaman kazanması ve birkaç pasla kaleye gitmekti düşünce. Nitekim golde de bunu başardı Galatasaray takımı. Selçuk’un pasında çok güzel bir gol attı Burak. İkinci gole de Hamit’le çok yaklaştık. Fakat Hamit’in direkten dönen topu maçın iki kırılma anından ilkiydi.
İlk devre boyunca çok kritik pozisyonlarda golü engelleyen Galatasaray savunmasında ilk ciddi hata ilk yarının son dakikasında geldi. Hamit’in rakip yarı alanda köşe gönderi civarında kaybettiği topta, Dany orta yuvarlakta istediği müdahaleyi yapamayınca ikiye bir gelen Schalke golü buldu ve devre arasına avantajlı giren takım oldu. Dany’nin buradaki hatası da maçın ikinci kırılma noktası oldu.
İkinci yarıya Sneijder – Amrabat değişikliğiyle başlayan Fatih Hoca, Amrabat’ın hızından yararlanmak istedi fakat, geriye yardım düşüncesi Amrabat’ta daha ağır basınca bu da yeterince gerçekleştirilemedi. Hamit’in ikinci yarıdaki etkisiz oyunu yerini Eboue’ye bırakmasına sebep oldu. Bu değişiklikle birlikte ileriye çıkan Sabri isteneni veremeyince yerini Umut’a bıraktı fakat geç kalmış bir değişiklikti bu. Schalke ikinci yarıyı da akıllı ve becerikli oynamayı başardı. Yani topu tutan taraf oldu yine. Galatasaray’ın yaptığı değişiklikler hep hızlı hücuma yönelik olunca topu ayağında tutamadı.
Maçta Galatasaray adına en iyi adam tartışmasız Selçuk’tu. Savunmada defalarca kritik müdahalelerle top çıkaran Selçuk asistini de yaptı. Orta sahayı neredeyse tek başına idare eden Selçuk geçen seneki Selçuk’u hatırlattı bu maçtaki oyunuyla. Bir parantez de Burak’a açmak gerekir. Çok iyi mücadele eden Burak, savunma arkasına çok etkili boş koşular yaptı, her ne kadar bir çoğunda topla buluşamamış olsa da. Oyununu bir golle de süsleyip 7. maçta 7. golüne ulaşarak, Şampiyonlar Ligi’nde bir Türk takımı adına en çok gol atan oyuncu olma ünvanını da kazanmayı başardı.
Değinmeden geçemeyeceğim ve geçmemem gereken bir konu da var ki, bu seviyede, Şampiyonlar Ligi’nde top oynayan bir takım için, açık ve net bir utanç vesilesi: Saha zemini! Bu zeminde top oynamaktansa ceza al tarafsız sahada oyna maçını. Çok az bir yağmur görmüş saha gün içinde, Cluj maçındaki gibi bir durum bile söz konusu değil yani. Buna rağmen, tarlaya dönmüş bir zemin. Futbolcular ayakta duramıyor. Bir adım atsa ikinciye kayıyor. Böyle bir saha, her iki takım oyuncularına da fazladan bir rakip oluyor. Bu saha zeminin, ne pahasına olursa olursun acilen yenilenmesi gerek!
İşte Galatasaray’ın kolay(!) Schalke eşleşmesinin ilk maçı bu şekildeydi. Şu bir gerçek ki Galatasaray turu oldukça zora soktu. Her iki takımın bu maçtaki oyunları ve skor göz önüne alındığında, deplasman maçında Galatasaray’ı çok zorlu bir 90 dakika beklediğini söyleyebiliriz. Özellikle bu maç bir Alman takımına karşıysa…
Her şeye rağmen Galatasaray bu zorlukları da aşabilecek bir hocaya ve ruha sahip. Önündeki üç haftayı iyi değerlendirerek, bir takım olmayı başarabildiği takdirde Galatasaray, tecrübeli oyuncuların önderliğinde bu turu geçecektir diye umut ediyoruz. İlk şart ise hiçbir maçın oynanmadan kazanılmayacağının unutulmaması. İlk maçın bu gerçeği çok acı bir şekilde öğrettiğini söyleyebiliriz. Galatasaray’a Avrupa’da başarılar dilerken, bir kez daha büyük takım olmanın sadece futbolcu ve hocayla olmayacağını, tesislerin de çok büyük önemi olduğunu hatırlatmak istiyorum. Galatasaray’ın yolu açık olsun…