532197_512534518765827_905756719_n

Bilkent Hukukta Kariyer Topluluğu, geçen dönem kurulmuş taptaze bir kulüp. Düzenledikleri etkinlikler ile adlarından sıkça söz ettirmeye başlayan topluluk, “Sine Qua Non” isimli bir Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi çıkararak fakültenin bu noktadaki eksikliğini gidermeyi planlıyor. Bizler de hem Hukukta Kariyer Kulübü’nü daha yakından tanımak hem de “Sine Qua Non” hakkında daha fazla bilgi almak amacıyla Güley Bor, Mesut Halıcıoğlu ve Onur Boyacı ile buluştuk.

Merhabalar. Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Güley Bor: Merhaba. İsmim Güley Bor. Hukuk 4.sınıf öğrencisiyim. Bu dönem sonunda mezun olmayı umuyorum. Kulübün Sosyal Medya ve Yayın Komitesi Başkanı’yım. Aynı zamanda derginin de Genel Yayın Yönetmeni’yim. Bu dergi fikri yıllardır aklımızda olan bir projeydi. Özellikle Onur ile birlikte ne kadar üzerinde durulması gereken bir nokta olduğunun farkındaydık. Kulüp kurulduktan sonra, kendi imkânlarımızla bir dergi çıkarabileceğimizin bilincine vardık. Mesut da bu konuyla ilgiliydi. Bu yüzden onunla birlikte bu işe başladık ve yolumuza onunla birlikte devam ediyoruz.
Mesut Halıcıoğlu: Merhabalar. Ben Mesut Halıcıoğlu. Hukuk 2.sınıf öğrencisiyim. Ben de, bu yıllardır ihtiyacını duyduğumuz derginin editörlüğünü üstlendim. Umarız güzel bir dergi olacak. Güley ile birlikte güzel işler yapacağız diye düşünüyorum.
Onur Boyacı: Merhaba. Ben Onur Boyacı. Hukuk 4.sınıf öğrencisiyim ben de. Bu yılın başında kurduğumuz Hukukta Kariyer Kulübü’nün başkanlık görevini yapıyorum.

Öncelikle topluluğunuz ile ilgili konuşacak olursak, Hukukta Kariyer Kulübü’nün amacı nedir? Ne vaat ediyorsunuz üyelerinize?

Onur: Önce, size kulübün kuruluş aşamasından biraz bahsedebilirim. Topluluğumuz geçtiğimiz ekim ayında kuruldu. Ben geçen yılki seçimlerde fakülte temsilciliğine aday olmuştum. Dolayısıyla, fakültedeki öğrencilerin fakülteden gerek idari gerek akademik anlamdaki beklentilerini daha iyi gözlemleme ve öğrenme fırsatım oldu. Yaklaşık 300 kişiyle yüz yüze konuştum. Hepsinin ortak veya farklı düşünceleri vardı. Bunları sentezlediğimizde, fakültede bazı ihtiyaçların olduğunu fark ettik. Biz bu kulübü de aslında biraz o amaçla kurduk. Yani öğrenciler olarak, o dönemde özellikle edindiğimiz izlenim sonucunda, fakültede gördüğümüz eksiklikleri elimizden geldiği kadar kapatmak amacıyla. Bu eksiklikler dediğim gibi akademik ve sosyal anlamdaydı. Örneğin, fakültemizin girişinde bir engelliler rampası yok. İşte, göze çarpan bunun gibi eksiklikler vardı. Biz bunların üzerine gidelim, öğrenciler olarak elimizden ne geliyorsa yapalım diye bu işe soyunduk. Öğrencisiyle, akademik ve idari kadrosuyla tek yumruk olarak Hukuk Fakültesi’ni üniversite içerisinde biraz daha öne çıkarmayı hedefledik. Temel amacımız, düzenli bir yapı oturtmaktı. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Şu an yeni kurulmuş bir kulübüz; ama gerçekten sağlam bir temelle işe başladık. Bunun meyvelerini de önümüzdeki dönemlerde, bizden sonraki kadrolar alacaktır diye düşünüyorum. Beş komite halinde çalışıyoruz biz. Birisi, dergiyi çıkaran Sosyal Medya ve Yayın Komitesi. Birisi, Hukuk Akademisi Komitesi. Bunların dışında üç komitemiz daha var. Kurumsal İletişim Komitesi var mesela. Bu komite, tamamen kulübün evrak ve sponsorluk işlerine bakıyor. Onun dışında, Akademik Etkinlikler Komitemiz var. Bu komite, Hukuk Fakültesi öğrencileri başta olmak üzere, tüm üniversite öğrencilerini hedef alarak onların akademik gelişimlerine fayda sağlamak amacıyla göreve başladı. Bunun dışında, dönem içinde özellikle hukuki boyutları olan film gösterimleri yapıp filmin sonunda da tartışmalar düzenliyoruz. Filmde işlenen hukuki konuyu öğrenci gözüyle işlemeye çalışıyoruz. Ayrıca, üyelerimizden ve öğrenci arkadaşlarımızdan gelen istekler doğrultusunda akademik anlamda konferanslar da düzenliyoruz. Bir de Sosyal Etkinlikler Komitesi var. Bu komite, hem kulüp ve fakülte içinde kaynaşmayı sağlamak hem de benim üniversitemizin göz bebeği olarak nitelendirdiğim fakültemizi, Bilkent Üniversitesi içinde sosyal anlamda bir adım öne çıkarmak amacıyla kurulan bir komite. Bu bağlamda, dönem içinde brunch’lar yaptık ve kendi aramızda buluşmalar ayarladık. Umarım faydalı etkinlikler yaparak amacımıza ulaşırız. Bundan birkaç yıl sonra geldiğimizde de kulübümüzü üniversitemizin gözde kulübü olarak buluruz.

Peki, kulübün kurulma aşamasında veya kulüp kurulduktan sonra hocalardan destek aldınız mı?

Güley: Evet. Özellikle, Elvin Evrim Özcan Hocamız bize çok yardımlarda bulundu. Tüzüğün oluşturulma aşamasındaki bazı sıkıntılardan, kulübün işleyişine kadar pek çok alanda bize destek oldu. Ben tekrar çok teşekkür etmek istiyorum ona buradan. Yine aynı şekilde özellikle dergi projesi ile ilgili olarak, biz dekanlığın da desteğini almayı umuyoruz; çünkü böyle bir derginin olmayışı fakülte adına bir eksiklik.

Derginize gelecek olursak, ben anlamını çok merak ettim açıkçası. İsmi “Sine Qua Non” değil mi? Ne demek bu?

Güley: Latince, “olmazsa olmaz” demek. Aslında çok tartıştık derginin ismi ne olsun diye. Çok farklı fikirlerimiz de vardı. Ancak, en son “Sine Qua Non” da karar kıldık; çünkü hem hukukta hem de diğer sosyal bilim alanlarında çok kullanılan bir terim bu. Bunun yanı sıra, böyle bir derginin “olmazsa olmaz” oluşu da bu kararımızı destekleyici nitelikteydi. Onun için bu isimde karar kıldık.

Aslında önceki sorularda kısmen cevapladınız; ama ben yine de tekrar sormak istiyorum. Neydi eksikliğini hissettiğiniz? Yani ne amaçla bu dergiyi çıkarmaya karar verdiniz?

Mesut: Aslında diğer üniversitelerin Hukuk Fakültelerinde, örneğin Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne baktığımız zaman, bir hukuk dergisinin varlığını görebiliyoruz. Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi yıllardır etkinliğini sürdürüyor. Sadece Ankara Hukuk’ta değil; bütün Türkiye’nin hukuk açısından önemli bir değeri. Biz de kendi açımızdan şunu düşündük. Biz Bilkent Hukuk’ta okuyoruz ve Türkiye’de şu biliniyor: Bilkent Hukuk Fakültesi, Türkiye’nin en iyi Hukuk Fakültelerinden birisidir. Ancak, baktığınız zaman; madem biz en iyilerden biriyiz, niye bizim bir hukuk dergimiz yok diye düşünüyorsunuz.
Güley: Yıllardır akılları kurcalayan soru yani.
Mesut: Temelde böyle bir problem olduğunu bildiğimiz için de bu probleme bir çözüm getirme ihtiyacı hissettik. Bu nedenle de böyle bir yola çıktık. Umarım güzel olur ve gerçekten “Bilkent Hukuk Fakültesi Türkiye’nin en iyi Hukuk Fakültelerinden birisidir.” ifadesini biraz daha doğru hale getirebiliriz.

Peki, bu dergide yazı yazan arkadaşların yazılarını farklı bir dergidense size göndermelerinden ne gibi bir avantajları olacak?

Güley: Çok güzel bir soru bu. Bu noktada şunu söylemek istiyorum. Farklı bir dergi derken, şu an ben dördüncü sınıf öğrencisi olarak belli bir birikime sahibim. Ben şu anda hukuk ile ilgili akademik bir makale yazsam, benim makalemi kimse yayınlamayacak.
Mesut: Öğrenciler için hazırlanan çok fazla bir alternatif dergi yok yani; çünkü Türkiye’deki hukuk dergilerinin geneli hocalara yönelik.
Güley: Mesela şu anda bir hukuk öğrencisi, tamamen akademik nitelikte bir makale yazsa bile ben çok zannetmiyorum bu yazının bir üniversitenin Hukuk Fakültesi dergisinde yayınlanacağını. Bu kadar değerli hocalar varken, öğrencilere pek fırsat kalmıyor çünkü. Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi çıksaydı da ben zannetmiyorum öğrencilerin yazmasına izin verilirdi. Bu yüzden, böyle bir derginin öğrencilere yönelik olmasının en büyük avantajı bu bence. Bize akademik yayın yapma olanağı veriyor
Mesut: İşte, burada aslında kulübümüzün de ismi devreye giriyor: Hukukta Kariyer Kulübü. Biz aslında öğrencileri kariyer alanında geliştirme ve onları bu konuda cesaretlendirmek için bu yola çıkıyoruz. Yani bu dergi, onların akademik kariyerleri açısından önemli bir adım olacaktır diye düşünüyorum.

Aslında bunu röportajdan önce de söylemiştiniz; ama yine tekrar edelim. Bu dergiye Hukuk Fakültesi dışındaki fakültelerde okuyan öğrenciler de yazı yazabiliyorlar değil mi?

Güley: Tabii ki. Hatta biz bunu teşvik ediyoruz. Ancak, tek bir sınırlamamız var; o da yazının gerçekten saf hukukla alakalı olması. Akademik yayınlar arıyoruz biz. Şu anda, derginin dönemlik olarak yayınlanmasını düşünüyoruz. Az çıksın; ama gerçekten kaliteli olsun düşüncesindeyiz açıkçası. Bu durumda zaten biz yayınları veya yazıları almaya başladığımızda, dergi çıkana kadar o yazı zaten güncelliğini yitirmiş olacak. Bunun herhangi bir şekilde politikayla karışmasını da istemiyoruz; çünkü dediğimiz gibi bunun diğer Hukuk Fakültesi dergileri kadar akademiye yönelmiş bir dergi olmasını istiyoruz. O yüzden de hukukla alakalı olduğu sürece her türlü yazı gönderilebilir. Sonuçta hukuk dersi alan pek çok bölüm var. Benim Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi bölümlerinde okuyan pek çok arkadaşım, benim kadar hukuk biliyor neredeyse. Onların da yazmasını teşvik ediyoruz dediğim gibi.
Mesut: Aslında dergiyi bir gökkuşağı gibi düşünürsek, bu da dergide farklı renklerin var olması gibi bir şey. Yani, hukuk dışında farklı bir bölümde okuyan öğrenci, sahip olduğu hukuk bilgilerini bir akademik çalışma içinde kullandığında, onun söyleyeceği şeyler farklıdır; bir hukuk öğrencisinin aynı konuda yazacağı şeyler çok daha farklıdır. Önemli olan bu çeşitliliği sağlayabilmek bence.
Güley: Ayrıca Hukukta Kariyer Kulübü, yalnızca hukuk öğrencilerine değil; hukukta kariyer yapmak isteyen herkese yönelik bir topluluk. Bu yüzden, Mesut’un da değindiği gibi hukuk dışında farklı bir bölümde okuyan arkadaş da hukuk alanında veya hukukun dâhil olduğu bir alanda kariyer yapmak istiyorsa o da bizim kulübümüzden, bizim dergimizden istifade edebilmeli. Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim, dergide bir “Kariyer Köşesi” oluşturmayı da düşünüyoruz. Bu köşede Hukuk Fakültesi mezunu olup; hâkim, savcı, avukat ve noter dışında farklı bir meslek icra eden kişilerle röportaj yapmayı planlıyoruz. Mesela, SPK’da Kurul Üyesi olarak görev yapan Hukuk Fakültesi mezunları var. Ayrıca, ben bu sene Viyana’da düzenlenen Moot Court yarışmasına katılacağım. Alt sınıftaki arkadaşlarıma Moot Court ile ilgili referans olabilecek bir yazı yazmayı da planlıyorum.

IMG_0496

Mesela mezun olmuş ama henüz bir yerlere gelmemiş bile olsa, neler yapacağını araştıran insanlar da dergiye yazılarını gönderebilecekler mi?

Güley: Biz daha çok bunun Bilkent Üniversitesi öğrencileri arasında olmasından yanayız; çünkü dışarıdan yazı almaya başlarsak bu Bilkent Üniversitesi’nin dergisi olmaktan biraz çıkar.

Yani Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olanlar da mı olmaz?

Güley: Bunu hiç düşünmemiştik aslında; ama olabilir. Yani Bilkent’in adı önemli benim için. Bilkent Hukuk Fakültesi’nden bir dergi çıkmış olsun, onun öğrencileri yazıyor olsun. Sonuçta Bilkent Üniversitesi’nin adını yüceltmeye çalıştığımız için tabii ki Bilkent mezunları da yazı gönderebilir.
Mesut: Bilkent’in eğitimini almış herkes, akademik ve tamamen hukukla alakalı olması şartıyla yazılarını yollayabilir bize.

Derginizin dönemlik olarak çıkacağından bahsettiniz. Peki bu dönem çıkacak mı?

Güley: Bu dönem çıkacak diye umuyoruz. Şu an için ilk sayı olmasının getirdiği zorluk da var. Makale bulmak konusunda mesela; ama fakültede yazı yazmaya hevesli çok fazla arkadaşım var. Bu beni çok mutlu ediyor. Böyle olursa ben makale bulma konusunda çok sıkıntı çekeceğimizi düşünmüyorum. Zaten derginin temelini öğrenci makaleleri oluşturacağından, yeterli sayıda makaleye ulaşır ulaşmaz bu dergi çıkar. O konuda hiçbir şüphem yok.
Mesut: Bunu umut etmemizin sebebi de şu; Hukukta Kariyer Kulübü, işini doğru yapmaya çalışan bir topluluk. Bu kulübün bir ürünü olarak çıkacak olan Sine Qua Non’un da iyi, doğru ve içimize sinen bir iş olması gerekiyor. Bu nedenle, ilk sayı olmasının getirdiği ekstra bir özen var tabii ki.

Bölümdeki arkadaşlarınıza ilk bu dergi fikrinizi açtığınızda nasıl tepkiler aldınız?

Mesut: Aslında böyle bir şeye ihtiyaç olunduğu biliniyor. İnsanlar da bu ihtiyacın farkındalar ve bu ihtiyacın giderilmesini de istiyorlar; ama kimse bu sorumluluğu yüklenmek istemiyor. Biz de kendimizce bir cesaret örneği gösterdik ve böyle bir ihtiyacı gidermeye karar verdik; çünkü biz Bilkent Hukuk Fakültesi’nde böyle bir derginin yokluğunu hissediyoruz. Bu nedenle, biz böyle bir dergi var edip bu ihtiyacı gidermek ve insanların taleplerine de cevap vermek istiyoruz bir noktada.

Peki dergi konusunda da hocalardan bir destek geldi mi?

Güley: Kesinlikle. Yani Mesut’un da değindiği gibi, ben de yıllardır bir Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi hayali ile yaşıyordum. Defalarca bunun maalesef mümkün olmadığı söylendi bize. En sonunda, “Peki hocam olmuyorsa biz yapsak nasıl olur?”dedik. Ben kime bu konuyu açtıysam da sorumluluğu bizim yükleneceğimiz takdirde olabilir gözüyle baktılar. Herkesin derdi bu aslında: Sorumluluğu kim üstlenecek? Dergi çıkarmak zor iş çünkü. Hele Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde dergi çıkarmak, çok daha zor. Bununla ilgilenecek birilerine ihtiyaç vardı. Biz bir noktada bunu üstlendik aslında.
Mesut: Aslında bu adımı atmamız da insanları biraz cesaretlendirdi; çünkü insanlar sorumluluk alacak birilerini bekliyor.

Derginizi hiç e-dergi olarak çıkarmayı düşündünüz mü?

Güley: Biz bu konuyu ilk başta Mesut’la da konuştuk. Hani e-dergi olarak mı çıkarsak; yoksa basılı olarak mı yapsak diye. En sonunda basılı yayının biraz daha ciddi olduğu sonucuna vardık. Yani insanların elinde yazılı bir dergi olması, işe biraz daha ciddiyet katar. Hukuk dergisinin ağırlığına daha uygun olur. Basılı olması bir de şu açıdan iyi; biz bu dergiyi olabilecek bütün Hukuk Fakültelerine, önemli hukuk bürolarına göndermek istiyoruz.
Mesut: Hukuk okuyorsun yani. Çok ciddi bir kurum aslında. Basılı bir yayın olması bunun ciddiyetini daha iyi taşır.
Güley: Hem tanıtımının yapılması, hem öne çıkan başlıkların biraz daha rahat paylaşılabilmesi adına daha küçük bir versiyonunu e-dergi olarak yayınlama taraftarıyız. Bunun asıl basılı hali çıktıktan sonra, en çok sevilen ve ilgi çekilen makalelerin tamamını veya bir kısmını internete koymak ve e-dergi olarak çıkarmayı da düşünüyoruz; bu erişimi daha kolaylaştırır. Böylece tanıtımımızı da daha rahat yapabiliriz.

Dergi dışında kulübünüzün bu dönem yönelmeyi düşündüğü etkinlikler var mı?

Onur: Akademik Etkinlikler Komitesi olarak şu an düşündüğümüz etkinliklerden birini söyleyeyim mesela. Hukuk Fakültesi öğrencileri son sınıfta, mezun olduktan sonra karşılarına nasıl bir dünya çıkacağını çok iyi bilemiyorlar. Hukukçu ailelerin çocukları bu konuda biraz daha şanslılar; ama ailelerinde, yakınlarında hukukçu olmayanlar bu konuda biraz daha fazla sıkıntı yaşıyor. Biz de bu açığı kapatalım istedik. Bu doğrultuda, Avukatlık Kanunu Tasarısı’ndaki değişikliği anlatmak üzere, Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nı okulumuza davet etmeyi planlıyoruz. Hâkim ve savcılık hakkında daha detaylı bilgi alabilmek adına yargıdan birilerini davet etmeyi düşünüyoruz. Yine, noterliği daha iyi öğrenebilmek adına, bir noter davet etmeyi düşünüyoruz. Bunların dışında, yüksek lisans ve akademik hayatla ilgili yetkin isimleri çağırıp, öğrencilere bir hukukçu için hangi programların daha faydalı olabileceği hakkında bilgi vermeyi hedefliyoruz.
Güley: Bir de iki gün sürecek olan bir “Hukuk Öğrencileri Platformu” planımız var. Onun faydalı olacağından ben çok eminim. Hepimiz adına çok katkısı olacak; çünkü hiç bilmediğimiz konularda alanında çok yetkin kişilerden dersler alabileceğiz.

Son olarak, dergiye yazmak isteyen ama buna cesaret edemeyen arkadaşlara vermek istediğiniz tavsiyeler var mı?

Güley: Bizim fakültemizde ödevler çok ciddiye alınıyor ve çok ciddi yapılıyor. Mesela benim Karşılaştırmalı Özel Hukuk dersi için yaptığım 18 sayfalık bir ödevim vardı. Gerek kullanılan akademik diliyle gerek kaynakçası ile çok ciddi bir ödev olmuştu. Ben onu birazcık değiştirip dergide yazı olacak hale getirebilirim. Yani bir ödevi makale formatına sokmak çok da zor bir şey değil; ama bunun haricinde bizim zaten sosyal medyada da yayınladığımız okul tarafından da atılan bir makale konu listemiz vardı. Bunların içerisinden ilgilerini çeken bir alanda, 1500-2000 kelimelik bir yazı yazabilirler. Türkçe yazıyoruz zaten. Hukukun Türkçe yazılmasının daha uygun olduğunu düşündük, Türkiye’de bulunan bir hukuk fakültesi olarak. O açıdan, bu 1500-2000 kelime çok yapılamayacak bir şey de değil. Ben özellikle şu konuda şevk vermek istiyorum arkadaşlara. Kimsenin yayını yok bu devirde bizim yaşımızdakilerden. Yayın bizi gerçekten diğerlerinden farklılaştıracak bir şey. Artık herkesin akademik ortalaması var, herkesin yaz stajı var; ama kimsenin gerçek anlamda yayını yok. Yani kimse yayın yapmıyor. Anglo Amerikan Hukuku dersinde Gönenç Hocamız, “Ne yapın, ne edin yayın yapın. Sizi farklılaştıracak olan şey bu.” demişti, hala aklımdadır bu sözleri.
Mesut: Şimdi ben 2.sınıfta olduğumdan dolayı, Güley kadar tecrübeli değilim bu konularda. Yalnız şöyle bir şey var. Biz kimsenin cesaretini kırmıyoruz burada. Hukuk Fakültesi ve diğer fakültedeki Bilkent öğrencilerine diyoruz ki gelin, hukuk alanı ile ilgili akademik yazılarınızı yollayın, biz de yayınlayalım. Kısacası onlara farklı olma imkânı sağlıyoruz.

Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Umarız ki bütün amaçlarınıza ulaşırsınız.
Güley: Bizler de çok teşekkür ederiz.

(Soldan) Esin Batak, Mesut Halıcıoğlu, Güley Bor, Onur Boyacı, Yasemin Öztemür (GazeteBilkent Ofisi Önü)

(Soldan) Esin Batak, Mesut Halıcıoğlu, Güley Bor, Onur Boyacı, Yasemin Öztemür (GazeteBilkent Ofisi Önü)

Bilkent Hukukta Kariyer Kulübü’nün Facebook ve Twitter sayfaları için:

http://www.facebook.com/BilkentUniversitesiHukuktaKariyerKulubu
https://twitter.com/hukuktakariyer

Leave a Reply