Çarşamba günü Monaco’da çekilen Şampiyonlar Ligi kurası ile Galatasaray geçen sene katıldığı Lokomotiv Moskova, Porto ve Schalke 04 grubundan daha çetin bir grupta buldu kendisini: Paris Saint-Germain, Real Madrid ve Club Brugge. Peki Sarı-Kırmızılı takımın bu tanınan rakiplerinin son durumu nedir? Gelin kısaca bir göz atalım.
Grup A’nın birinci torbadan gelen ekibi Fransa şampiyonu, Arap sermayeli Paris Saint-Germain. Yaptıkları yüklü yatırımlara karşın başarı olarak Avrupa turnuvalarında sahiplerinin beklentilerini karşılayamayan başkent ekibi şöyle bir kura ile karşı karşıya: Real Madrid’den Keylor Navas’ı istedikten sonra onlarla aynı gruba düşmek ilginç bir şanssızlık ve görünüşe göre Gianluigi Buffon’un yerini başka bir isimle doldurmak durumunda. Ayrıca yaz boyunca Neymar’ın Real Madrid mi yoksa Barcelona mı yeni durağı olacak – bunu konuştuk. Bunlar dışında Edinson Cavani gibi yıldız bir ismin de hala rakiplere korku saldığını, takımın Fransa Ligi’ni senelerdir domine ettiğini iyi biliyoruz. Kısaca bu takımdan iki maçta 1 puan almak bile başarı sayılmalı.
Grubun 2. torbadan gelen ekibi Real Madrid. Yeni geçilen sistemden önceki usül olsa, bu takımın ikinci torbada olması bile başkanını istifa ettirirdi ama sistemin bir dezavantajı da bu: 2. torbadan gelen devler. Takım olarak Ronaldo’yu Juventus’a yolladıktan sonra başarısız sonuçlar alan ve milli takımdan getirdikleri Julen Lopetegui ile yolları ayırdıktan sonra tanıdık bir bol kupalı, genç ve ‘forslu’ teknik direktörle yeniden anlaştılar: Zinedine Zidane. Yine de bekledikleri performansı alamamış olsalar da Florentino Pérez Fransız efsaneye bir sezon daha şans verecek gibi. En önemli hamlelerden Eden Hazard’ın Chelsea’dan getirilmesi dışında transfer döneminin sonunda Gareth Bale-Zizou ilişkisinin yumuşamış olması, kadronun hala korku verici olduğunu gösteriyor. Keylor Navas’ın olası gidişinde bir başka eski Chelsea oyuncusu olan Thibaut Courtois ile kaleyi sağlama almış da görünen Eflatun-Beyazlılar kadrosunda Karim Benzema gibi tecrübeli, Toni Kroos gibi Alman ve Vinicius Junior gibi genç yıldızları harmanlamış bir dünya devi. Galatasaray’ın iki maçtan 3 puan çıkarabilmesi için ya sakat dolu bir kadro, ya gruptan birinci çıkmayı garantilemiş bir takım ya da A Milli Takım’ın evinde Fransa’yı yendiği özveri, disiplin ve belki de ek olarak şansa ihtiyacı var. Elbette toplamda alınacak 1 puan oldukça ideal bir senaryo olarak görülebilir.
3. torbadan gelen son rakip ise Belçika temsilcisi Club Brugge oldu. Diğer temsilcilerimizle oynadığı maçlardan sonra Türk seyircilerinin ismine aşina olduğu bu ekip, Genk ve Standard Liege ile beraber Anderlecht’in ligdeki dominasyonunun önüne geçen üç takımdan biri. Kimi çevreler tarafından grubun en zayıf halkası olarak nitelenen bu takım aslında kalburüstü ve dikkat edilmesi gereken bir rakip. Tabii ki Inter gibi Sparta Prag kabusu yaşatacak bir 3. torba ekibi değil fakat yine de 4 puan garanti sayılmaz, 6 puan ise çaba gerektirecek. Wesley gibi önemli bir ofansif oyuncusunu satmış olsa da takımda hem Simon Mignolet gibi Liverpool’dan transfer edilen klas bir kaleci, Hans Vanaken gibi iyi bir 10 numara, hem de Matej Mitrovic gibi tanıdık bir stoper var. Dolayısıyla kontra futbolunu iyi oynayan bu Belçika ekibini çantada keklik görmemek, mümkün olan en iyi şekilde – tam kadro olarak hazırlanmak lazım.
Yazıyı tamamlarken bir klasik olarak transfer döneminin hala bitmediğini belirtelim ve toparlayalım. Unutmayalım ki Şampiyonlar Ligi’nin altın kuralı şudur: Yenemiyorsan yenilmeyeceksin. Bu kuralı hatırlattıktan sonra Devler Ligi’nde ülkemizi temsil edecek Galatasaray’a başarılar dileyelim ve güzel sonuçlar almasını umalım. Böyle maçların yazılarını kaleme almak ümidiyle…
*Kapak fotoğrafı ve diğer fotoğraflar fanatik.com sitesinin farklı adreslerinden edinilmiştir.