Sezonun altıncı yarışı Monako Grand Prix’i öncesi, sıkıcı bir yarış olma ihtimali beni rahatsız ediyordu. Tarihi ve verdiği samimiyet hissiyle diğer cadde pistlerinden ayrılan bu pist, geçiş yapmaya pek müsait olmadığı için sıkıcı ve olaysız yarışlara ev sahipliği yapabiliyor. Nitekim son 15 yarıştan 10’u pole pozisyonundan başlayan pilot tarafından kazanıldı. Gelgelelim, Monako aynı zamanda hata kabul etmeyen bir pist çünkü kaçış alanları çok az ve en ufak bir hatada duvarlarla haşır neşir oluyorsunuz. Yüzde 66 güvenlik aracı ihtimali de bunu doğruluyor. Tüm bunların yanında, sezonun tek lastik tedarikçisi Pirelli, ultra yumuşak hamurunu bu sezon ilk kez Monako’da kullanıma sundu. Daha sonra pilotların yaptıkları değerlendirmeler bu hamurun süper yumuşak hamurdan çok da farklı olmadığını gözler önüne serdi.
Red Bull‘un Monako’ya sağlam geldiği açıktı. Çar Deli Petro’nun mirasçısı Rus pilot Daniil Kvyat’ın koltuğuna oturan Max Verstappen geçen yarış İspanya Grand Prix’ini kazanarak tarihin en genç yarış kazananı unvanını almıştı. Bu yarışa yenilenmiş Renault motorunu kullanma tercihini Daniel Ricciardo üzerinden kullanan Red Bull cephesi, Ricciardo’nun pole pozisyonunu kazanmasıyla sevince boğuldu. Sahip olduğu yetenek herkesin mâlumu olan Verstappen ise sıralama turları sırasında yaptığı kazanın ardından yedek şasi ile pit yolundan yarışa başladı. Yarışın yağmur ardından ıslak zeminde başlaması Verstappen için olumlu oldu çünkü pit yolundan başlamanın avantajıyla ıslak zemin ayarlarını istediği gibi yapabildi. Yarış sırasında da cesur ataklarıyla yükselen bir grafik çizen Verstappen, kuru zemin lastiklerini taktıktan sonra aracını pistte kalan ıslak bölgelerden birine kaptırdı ve kendini bariyerlerde buldu. Öte yandan Ricciardo sıralama turları sırasındaki hızını yarışta da sürdürdü. Islak zemin lastiğinden intermediate lastiğe geçiş için acele eden Red Bull stratejistleri Ricciardo’ya, ıslak zemin lastiğiyle birkaç tur atıp direkt kuru zemin lastiğine geçen Hamilton’dan bir fazla pit stop yaptırmış oldu. Böylece Ricciardo’yla Hamilton arasındaki zaman farkı kapandı. Daha sonra Ricciardo kuru zemin lastiğine geçmek için pite geldiğinde mekanikerlerin henüz lastikleri hazırlamamış olduklarını gördük. Bu şekilde bir on saniye daha kaybeden Ricciardo pit çıkışında Hamilton’a geçildi. Ricciardo, sonraki turlarda Hamiton’a atak yapma fırsatı yakaldıysa da Hamilton’un sert savunmasıyla karşılaştı ve yarışı ikinci sırada bitirdi. Yarış sonunda Ricciardo’nun yüzündeki ifade ikinciliğe hiç mi hiç sevinmediğini gösteriyordu.
Ferrari cephesindeyse Kimi Raikkonen henüz on birinci turda kaza yaparak yarış dışı kaldı. Vettel ise kuru zemin lastiklerine erken geçerek agresif bir strateji denediyse de Williams pilotu Felipe Massa’nın ardında attığı turlar ona kritik zamanlar kaybettirdi ve yarışı Force India’nın Meksikalı pilotu Sergio Perez’in ardından dördüncü bitirdi.
Mercedes’te muzaffer Hamilton dışında Keke Rosberg’in oğlu Alman pilot Nico Rosberg ikinci sıradan başladığı yarışı altıncı bitirecek derken son turda başka bir Alman Nico Hulkenberg’e geçilerek yedinci oldu. Yetenek açısından vasat bulduğum Nico Rosberg, bu sezonki diğer yarışların aksine sanki haklılığımı kanıtladı. Nico Rosberg aldığı altı puanla sürücüler klasmanında liderliğini sürdürdü.
Yarışın bir diğer ilginç olayı ise Sauber takımının iki pilotu arasında yaşandı. Arka arkaya giden iki pilottan öncelikle Felipe Nasr’a arkasındaki Ericsson’un ondan hızlı olduğu ve ona yol vermesi söylendi. Telsizden Nasr’ın “neden verecekmişim?” tarzı bir cevap verdiğini duyduk. Birkaç turun ardından Ericsson atağa kalktı ve iki takım arkadaşı çarpıştı. Kazanın ardından yarış dışı kalan Nasr’ı üç tur sonra aracın içindeki dumandan şikâyet ederek yarışı bırakan Ericsson da izledi ve böylece iki takım arkadaşı da yarış dışı kalmış oldu.
Genel olarak, giderek kuruyan pistte yapılan yarış beklentilerin üzerinde olaylı ve heyecanlıydı. Yarışın sonucunu lastiklerin davranışının belirlediğini söyleyebiliriz. Burada iki şekilde yorum yapılabilir. Birincisi, ıslak zeminden kuru zemine geçerken normalde beklenilen ıslak zemin lastiğinde daha fazla kalanların, zemin kuruduktan sonra, ivedi şekilde ufalanma sorununa maruz kalmalarıdır. Fakat Monako’da böyle bir şey olmadı. İkincisi, ultra yumuşak, süper yumuşak ve yumuşak arasında çok fazla performans farkı olmamasının yanında ömürleri de aynı oldu. Bu şekilde Hamilton’un ultra yumuşak hamurla 47 tur gitmesi, daha sert hamurlar kullanan Ricciardo ve Vettel’in hayallerini yıktı. Lastiklerin bu sıra dışı davranışı Monako’daki hafta sonunun serin olmasına bağlanabilir. Bakalım gelecek yarış Kanada Grand Prix’si ne tür stratejilere sahne olacak.
Fotoğraflar: motorsport.com