Hiç fark ettiniz mi bilmiyorum. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde popüler olan beyzbol, Amerikan futbolu ve buz hokeyi gibi sporlarda oyun çok fazla durur. Beyzbolun tüm olayı topun elinde sopa olan oyuncuya fırlatılması ve sopası olan oyuncunun eğer topa vurursa çok kısa sürelik bir aksiyon yaşanmasından ibarettir. Yine Amerikan futbolunda oyuncuların touch-down için koşup oyunu izlenebilir hale getirdiği zaman dilimi, huddle yani oyunun durup oyuncuların ortada bir araya gelip taktik konuşmaları yapmasına nazaran çok daha az bir süreye tekabül etmektedir. Keza buz hokeyi maçlarında da buzlanma kuralı oyunun sık sık durmasına ve aksiyonun kesilmesine sebep olmaktadır. Her saniyesinde izleyicisini nefes nefese bırakan basketbol için de oyunu durdurmanın yolu olan molalar konusunda ABD’de takımların mola hakları 7 iken Avrupa’da 5 ile sınırlandırılmıştır. Belirli bir süre boyunca iki takımın da mola almaması sonucunda ise televizyon molaları işin içine girmektedir. Bu örnekleri vererek gelmek istediğim nokta özellikle Amerika’da popülerliği yüksek olan bu sporlarda oyunun durmasının neden bu kadar önemli olduğu gerçeğine ulaşmaktı.
Tahmin ettiğiniz gibi oyunun sürekli durmasının sebebi ekonomik kaygılardır. Bu şov endüstrisinin kendini idame ettirmesi için bütün fırsatlar değerlendirilmelidir. İşte oyun içindeki bu duraksamalar televizyon reklamları için bulunmaz bir fırsattır. Bu oyunların oynanabilmesi için oyuncuların, takımların/takım sahiplerinin, medya kuruluşlarının ve sponsorların tatmin edici bir gelir elde etmesi zaruridir. Sporun içindeki bu unsurlar birbirleriyle kazan-kazan ilişkisi içeren bağlar kurarak bu endüstriyi büyütmeyi ve daha büyük kitlelere ulaşmayı hedeflerler. NBA’in televizyon haklarını satın alan kanalın kâr için televizyon reklamlarına ihtiyacı vardır. Bu nedenle oyunun aksiyonu ve seyir zevki bu endüstrinin değirmeninin dönmesi adına mecburen feda edilmektedir. Yani sonuç olarak paranın spor dünyasındaki rolü yadsınamayacak kadar büyüktür.
Asıl konumuza gelecek olursak neden NBA takımlarının bu yıl oyunculara tabiri caizse para saçtığını olayların perde arkasına giderek irdeleyeceğiz. 2014 yılı yazında NBA yayın haklarını TNT, ESPN ve ABC televizyon kanallarına 9 yıllığına 24 milyar dolara sattı. Bu anlaşma 2016-2017 sezonu yani bu sezondan itibaren geçerli olacak. İşte bu yaz yaşanan kontrat çılgınlığın temelleri bu olaya dayanıyor. Bu rakam NBA organizasyonunun yayın haklarından yıllık 2.5 milyarın üzerinde bir gelir edeceğini gösteriyor. Eski rakam ne diye sorarsanız yalnızca yıllık 930 milyon dolar. CBA(NBA Collective Bargaining Agreement) kuralları gereği yayın haklarından gelecek 2.5 milyar dolar tüm takımlara eşit bir şekilde dağıtılacak. Yine kurallara göre tüm takımlar bu gelirin yarısını oyunculara maaş olarak ödeme zorunluluğunda. İşte bu gelirin %50’si salary cap olarak tanımlanan takımların tüm oyuncularına ödeyebileceği maksimum maaş miktarını gösteriyor. 2016-2017 sezonu için salary cap geçen yılki rakam olan 70 milyondan 94.14 milyon dolara çıkmış durumda. İleriki yıllara dair tahminler ise bu rakamın 100 milyonun üzerine çıkacağı yönünde. Kurallar gereği her takım bu sınırın(salary cap) %90’ını doldurmak zorunda. Yani 2016-2017 sezonu için 94.14 milyon dolar olan salary cap sınırının %90’ı olan 84.7 milyon dolar oyunculara maaş olarak dağıtılmak üzere takımların yerine getirmesi gereken bir zorunluluk. Küçük bir hesapla geçen yıl yıllık toplam 63 milyon dolar maaş vermek zorunda olan takımlar bu yıl itibariyle 84.7 milyon dolar geliri maaş olarak oyunculara dağıtmak zorunda. Aradaki fark olan yıllık 20 milyon doların üzerindeki rakam bu astronomik kontratların ortaya çıkmasına sebep olan en büyük sebep.
Peki sürekli yazılıp çizilen bu maksimum kontrat nedir? Maksimum kontrat çok basit olarak takımların bir oyuncuya verebileceği maksimum yıllık maaştır. Bu maksimum rakam 6 yıl ve altı tecrübedeki oyuncular için toplam salary cap sınırının %25’i, 7-9 yıl arası tecrübedeki oyuncular için salary cap sınırının %30’u ve 10 yıl üzeri tecrübedeki oyuncular için %35’i ile sınırlandırılmıştır. Küçük bir hesapla salary cap’in 94.1 milyon dolar olduğu bu yıl için 6 yıl ve altında tecrübesi bulunan bir NBA oyuncusu yıllık 23,5 milyon dolar, 7-9 yıllık tecrübeli oyuncu yıllık 28,2 milyon dolar, 10 yıl ve üzeri tecrübedeki oyuncu yıllık 32,9 milyon dolar ücret alma hakkına sahip durumda.
İşte bu yüzden Mike Conley, Damian Lillard ve DeMar DeRozan gibi oyuncular beş yılda yaklaşık 150 milyon dolar kazanacak. (Alsher, 2016) Bu rakamlar Stephen Curry’nin yıllık yaklaşık 11 milyon kazandığı dünyada pek adil görünmese de bu absürtlük tamamen yeni yayın gelirleriyle salary cap sınırının dramatik bir şekilde yükselmesinin sonucu. Yani bu yıl hangi oyuncu serbest oyuncu statüsünde olursa olsun bu denli astronomik kontratlar ortaya bir şekilde çıkacaktı. Hatta bu gördüğünüz rakamlara alışsanız iyi edersiniz. Çünkü salary cap sınırı yıllar geçtikçe daha da artacağından bu insanların yaptığı işi herkese sorgulatacak rakamlar görmeye devam edeceğiz.
Tabii NBA oyuncularına böyle para saçılması Avrupa basketbolunu derinden etkileyen bir unsur. Bu rakamlar haliyle Avrupa’daki oyuncuların da ağızlarını sulandırıyor, gözlerini döndürüyor ve Avrupa’da hırpalanacağıma NBA’de bençte oturur paranın keyfini sürerim düşüncesi gelişiyor. Hatta NBA’deki bir oyuncu ve Avrupa’daki bir oyuncu aynı işi mi yapıyor diye sorgulatıyor verilen bu paralar. Avrupa’daki sertlik ve mücadele düzeyinden bahsetmiyorum bile. Fakat olay ligin popülerliği ve pazarlanması ile alakalı. Euroleauge yönetimi de bunu görmüş olacak ki pazarlanabilirliği daha yüksek 16 takımlı daha elit bir olarak Euroleauge markasını pazarlayarak gelirlerini artırmayı planlıyor.
Bir diğer konu ise 2017-2018 sezonu itibari ile izin verilecek olan forma sponsorluğu anlaşmaları. Bu yolla takımlar için yeni gelir kapıları açılması sağlanacak ve yine bu şov endüstrisinin temelini oluşturan kazan-kazan durumu devreye girecek. Sponsor parasını verecek reklamını yapacak, verilen paranın yarısı oyunculara yarısı da yöneticilere gidecek. Herkes mutlu olacak. Ama bu forma reklamı konusunda benim endişem taraftar kitlesi ve popülerliği daha geniş olan New York Knicks, Los Angeles Lakers, Brooklyn Nets gibi kulüplerin forma reklamı sponsorluklarından daha fazla gelir elde etmesi. Bu asimetrik sponsor gelirlerinin oyunun rekabetçi ruhunu etkilemesi kuşkusuz bu şov endüstrisinin çekirdeğinde oturan seyircinin negatif etkilenmesine sebebiyet verebilir.
Kaynakça
Alsher, J. (2016, Temmuz 16). The 10 Biggest Contracts in NBA History. Temmuz 20, 2016 tarihinde www.cheatsheet.com: http://www.cheatsheet.com/sports/the-5-biggest-contracts-in-nba-history.html/?a=viewall adresinden alındı
http://espn.go.com/nba/salaries
http://www.nba.com/2016/news/04/15/nba-board-of-governors-approves-jersey-ads-for-2017-18-season/