Doğu Konferansı şampiyonu Miami Heat ve Batı Konferansı Şampiyonu Dallas Mavericks’in karşılaştığı NBA final serisi beklentilerin çok çok üstünde bir mücadele ve çekişmeye sahne oluyor. 4.maçın geride kaldığı seride Miami ve Dallas deplasmanda birer maç kazanmayı başararak seride durum 2-2’ye geldi. Bundan sonraki ilk maç Dallas’da oynanacak iken seri daha sonra Miami’ye taşınacak ve orda son bulucak. Her maçın kendine özgü bir hikayesi olmasına rağmen ben seriyi maç-maç değerlendirmek yerine takımların öne çıkan özelliklerini ve dezavantajlarını aktarmaya çalışacağım.

Öncelikli olarak seride şu anda ev sahibi avantajını elinde bulunduran Miami Heat ile başlamak istiyorum. 1. ve 3. maçları kazanarak seride hep kovalanan durumunda olan Miami Heat seride şu anda bir adım da olsa önde gözüküyor. Dwayne Wade, Lebron James ve Chris Bosh gibi maç skoruna her an tesir edebilecek 3 oyuncuya sahip olan Miami savunma kimliğiyle ön plana çıkan bir takım ve belki de Dallas’a karşı en öne çıkan avantajları ise atletik yetenekleri. Çok hareketli ve boğucu bir savunma yapan Miami, Dallas’ın da boyalı bölge de ofans tehdidi olabilecek bir uzun oyunucuya sahip olmaması sebebiyle ön alanda Wade ve Lebron ve arkada Bosh ve Joel Anthony gibi isimlerle savunmada çok hızlı hareket ederek Dallas’ın iyi top çevirmesine ve boş şut imkanı bulmasına engel oluyor. Daha da önemlisi Miami Wade ve Lebron gibi açık alanda durdurulması çok zor iki oyuncuya sahip olmanın avantajlarını rakibini top kaybına zorlayıp hızlı hücumdan kolay basketler bularak kullanıyor. Ayrıca şu an Mike Miller’ın sezon boyunca uğraştığı sakatlıkları dışında başka bir sakat oyuncusu olmaması da Miami açısından büyük bir şans. Bütün bu iyimser yorumları bir kenara bıraktığımızda ise Miami’nin seri boyunca yaptığı birtakım hatalar da var. En başta 4.maç hariç Chris Bosh’un nerdeyse hiç sorumluluk almaması ve çok düşük bir yüzdeyle oynaması Dallas savunmasının tamamiyle Lebron ve Wade’e yoğunlaşmasına sebep oluyor. Chris Bosh yüksek postta kendisine gelen topları bitiremedikçe savunma kendisini riske etmekte çekinmiyor ve bu da Miami’nin hücumlarını adeta durduruyor. Bunun en iyi örneği Bosh’un 16’da 4 şut isabetiyle oynadığı 2.maçta görüldü. Ayrıca, her ne kadar Boston ve Chicago serisinde maç genelinde ve maç sonlarında sorumluluk almaktan çekinmeyen ve oyunu çok iyi şekilde yöneten Lebron’un bu seride 2. ve 4.maçın sonunda verdiği saçma kararlar(pick’n roll’den sonra yaptığı top kayıpları, 20 saniye top sektirip el üstünden üçlük denemesi, içeriyi yeterince zorlamaması) Miami’nin kaybetmesine yol açtı. Bu durumu en iyi anlatmak için şu istatistik yeterli olacaktır: Bu playoff’lar da maç boşuna 11 serbest atış kullanan Lebron’un şu ana kadar oynanan 4 maçta kullandığı serbest atış adedi sadece 14. Üstelik Lebron’un maç sonlarında(özellikle 4.maçta) sorumluluktan olabildiğince kaçması Miami hücumunun sadece Wade’in zorlama şutlarına ve penetrelerine kalmasına yol açıyor(Lebron 4.maçta son periyotta tek şut deneyip 0 sayı attı ve Miami’nin son 7buçuk dakika da sadece 5 sayısı var). Lebron James şampiyonluk yüzüğü kazanmak ve NBA tarihinin en büyük oyuncuları arasında anılmak istiyorsa buna saha içinde biraz daha sorumluluk alarak başlamalı.

Lebron James şampiyonluk yüzüğü istiyorsa daha fazla sorumluluk almalı.

Dallas Mavericks ise bütün basketbolseverlere hatalardan nasıl ders alınacağını, en zor durumlardan bile nasıl tekrar ayağa kalkılabileceğini gösteriyor. Öyle bir takımdan bahsediyoruz ki yıllarca playoff yapmasına rağmen kritik maçları oynayamayan, normal sezonda 67 maç kazanıp ilk turda 8.sıradan gelen takıma elenen, Ginobili’siz bi Spurs’e 4-2’yle elenen, final serisinde 2-0 ve 3.maçta son 6 buçuk dakika kala 12 sayı farkla öndeyken art arda 4 maç yenilen ve yine kaybeden bir takım Dallas Mavericks. Her seferinde bu sefer olmaz kaybedemezler derken yine kaybettiler. Bu kadar çok hüsrana rağmen bu playoff”larda ve özellikle final serisinde ortaya koydukları karakter inanılmaz. Kaybede kaybede kazanmayı öğrendiler adeta. Lakers’a karşı 18 sayıdan, Oklahoma’ya karşı 16 sayıdan geri gelip maç kazandılar. Final serisinde her maç bir kez çift haneli farklarla geriye düşmelerine rağmen yine de maçı dengeye getirmeyi başardılar. Miami hep bu sefer işlerini bitirdik dediğinde yeniden ayağa kalktılar. Son periyotta kendi sahalarında 12 sayı gerideyken iken Nowitzki’den hiç katkı alamıyor iken(39 derece ateşle oynuyordu) ,Jason Kidd kariyerinin hiçbir döneminde yapmadığı basit top kayıplarını yapıyor iken, Jason Terry şu ana kadar hep olduğu gibi baskı altında eziliyor iken yine de geri dönmeyi ve maçı kazanmayı başardılar. Her ne kadar oynanan oyun itibariyle Miami’yi daha avantajlı görsem de Dallas’ın mental olarak bu kadar güçlü olması belki de şampiyon olmak için en önemli adımlardan biri. Jordan’ın da şampiyon olmadan önce playoff’larda defalarca elenmesinin de onu mental açında güçlendirdiğini ve daha sonraki şampiyonluklara yol açtığını unutmamak gerekir. Ayrıca Dallas’da Jason Kidd’den ve Nowitzki’den de özel olarak bahsetmek gerekir. Her ne kadar hiç beklenmedik top kayıpları yapsa da Jason Kidd’in yönlendirdiği Dallas hücumları Miami hücumlarına göre daha bir organizasyon sonucu ortaya çıkıyor. Ayrıca yıllardır çok iyi bir savunmacı olarak anılan Jason Kidd bu seride bu konuda tavan yaptı. Seri boyunca zaman zaman Wade’i zaman zaman Lebron’u savunan Kidd iki oyuncuya göre de hız ve fizik dezavantajı olmasına rağmen aklını kullanarak nasıl savunma yapılır, en yıldız oyuncular bile nasıl zor atışlara zorlanır bu konularda adeta ders verdi. Dirk Nowitzki ise Dallas Mavericks gibi hatalarından ders alan kendini durmadan geliştiren bir oyuncu. NBA’e Almanya 2.liginden ilk geldiğinde potansiyelli şut atabilen bir uzun oyuncu olarak adlandırılan Nowitzki zamanla sırtı dönük oyunu, saha içi görüş yeteneğini iyice geliştirerk all-around bir oyuncuya dönüştü. Savunmanın çok zor olduğu fade-away’leri ve hızlı ayakları sayesinde de sayı atma repertuarı çok geniş. Ayrıca muazzam bir serbest atışcısı olan Nowitzki playofflar’da 171 serbest atışta 160 isabet ve final serisinde ise 38 serbest atışta 37 isabet buldu. Dallas Mavericks’in bütün bu saydığım iyi özelliklerine rağmen, favori olmamasının birkaç sebebi var. Birincisi ise sakatlıklar. Rodrigue Beaubois ve Caron Butler’dan(ki kendisi muazzam bir savunmacıdır Wade ve Lebron’u yavaşlatmakta çok işe yarayabilirdi) sonra Brendan Haywood’un kalçasından sakatlanması Dallas’ın uzun rotasyonunu 3 kişiye indirdi ve Nowitzki, Chandler ya da Marion’un herhangi birinin faul problemine girmesi Dallas’ın sonunu getirebilir. Ayrıca Dallas’ın(her ne kadar hepsinde geri dönmeyi başarsalar da) her maç belli periyotlarda çift haneli farklarla geriye düşmesi hiç de iyiye işaret değil. Dallas oyuncularının “Nasıl olsa yeniden yakalayabiliriz” rehavetine girmesi maçın kaybedilmesine ve şampiyonluğun kayıp gitmesine yol açabilir. Son olarak, Dallas’ın kendi evindeki 5.maçı kazanmaktan başka çaresi yok. Son 2 maç Miami’de oynanacağı için kaybettiği takdirde deplasmanda 2 maç üstüste kazanbilmesini pek mümkün görmüyorum.

Dallas’ın veteranları şampiyonluk için son şansları olduğunun farkındalar.

Leave a Reply