Spor kulüpleri denilince pek çok seyircinin aklına çoğunlukla kulübün başarıları veya iz bırakmış oyuncuları gelmektedir. Oyuncular, başarılar ve olaylar kulüplerin tarihi ile alakalıdır. Öte yandan, kulüp kültürü için tarih kadar önemli başka unsurlar da vardır: arması, marşı ve stadyumları. Kulüplerin tarihleri zamanla oluşurken, bu unsurlar kulüpler tarafından belirlenen sembollerdir. Bir diğer deyişle, kulüplerin tarihleri doğal olarak oluşan hikayeler iken kulüplerin sembolleri ise kulüp yönetimleri tarafından kulüp hikayeleri yazma girişimidir. Bu yazımda ise kendi kulübünüzün hikayesini oluşturabilmeniz adına iyi bir kulüp marşı bestelemek konusunda aklıma gelen fikirleri paylaşmak isterim. İster liseler/üniversiteler arası turnuvalarda ister birinci ligde ter döken bir takımınız olsun, müziğin bazı değerlerinin evrensel oluğuna inanıyorum.

Kendi hikayenizi, dolayısıyla bestenizi oluştururken ilk sorulabilecek sorulardan biri, takımımın nasıl bir duygu oluşturmasını istediğinizdir. Nuzzolo’nun makalesine göre, şarkıların teknik detayları ve uyandırdığı duygular birbiri ile alakalıdır. Yüksek frekanslı şarkılar mutluluk ve hoşnutluk gibi duygularla özdeşleştirilirken, düşük frekanslı şarkılar anksiyete ve mutsuzluk gibi şarkılarla özdeşleşmeye daha meyillidir. Yüksek frekans, dolayısıyla yüksek tempolu şarkıların spor marşlarında daha çok tercih edilmesi beklenen bir sonuçtur. Dahası, makale daha yüksek tınısı olan şarkıları daha düzenli ritimli şarkılarla ve daha olumlu duygularla ilişkilendirmiştir. Şarkının ritminin daha inişli çıkışlı olması, ancak bu iniş çıkışların birbiri içinde uyumlu olması vasıtasıyla şarkının zenginliğini arttırdığını belirtmiştir. Bir diğer deyişle, kaos içerisinde bir düzen olduğu durumda şarkıların dinleyiciye verdiği zevk artabilir. Ritimdeki her iniş çıkışı, kulüp tarihindeki olayların çeşitliliğine ve yaşanan olayların arkasında durabilmeye benzetirsek, düzenli ve seyirciye ilham veren bir hikâye yazılabilir. Kulağa bir tezat gibi gelse de şarkılarda deneyselliği arttırarak daha kapsamlı ve zengin bir anlatı oluşturulabilir. Deneyselliğin olumlu duygular oluşturmaktaki başarısı ise doğru yerde doğru tınıyı oluşturabilmeye bağlıdır.

Teknik detaylarla ilgilendikten sonra, müziğin türü ise kulübünüzün karakterini oluşturmakta yardımcı olacaktır. Yapılan araştırmalara göre, sevilen müzik çeşitleri, insanların karakterleri hakkında bir fikir verebilmektedir. Müzik çeşitlerinin “karakteristik özellikleri”, spor seyircisi ile daha fazla bağ kurmayı sağlayabilir. Spor kulüpleri iyi bir sosyalleşme imkânı olduğu için, daha “dışa dönük” müzik türlerini tercih etmek iyi bir seçenek olabilir. Pop müzik geniş kitleleri tek çatı altında toplayabilecek bir müzik türü olsa da özgünlük ve kalıcılık bakımından doğru bir tercih olmayabilir. Dans müziği de pop müzik gibi dışa dönüklük ve yüksek enerji ile özdeşleştirilir, ancak dans müzik bireyleri kendini müziğe tamamen bırakmaya, dolayısıyla kısa süreliğine de olsa depersonalizasyona teşvik eden bir müzik tarzıdır. Dolayısıyla, kendi hikayenizin gücünü azaltacağından doğru bir tercih olmayabilir. Pop müzik gibi dışa dönük sayılan ve yüksek özgüvenle ilişkilendirilen hip hop müzik, hem marşın sözlerini daha akılda kalıcı bir şekilde anlatabileceğinden, hem de genç dinleyicileri çekebilecek bir müzik türü olduğundan daha doğru bir tercih olabilir. Güven unsuru da kulübünüzün dinleyicilere zor zamanları bile sorunsuz atlatabileceğinizin sözünü verebilmeniz adına önemlidir. Günümüzde popülaritesi yetmiş ve seksenli yıllara göre azalsa da rock müzik te bence iyi bir tercih olabilir. Yoğun ritimleri sayesinde marşınıza gerekli enerjiyi ve duygu yoğunluğunu verebilecek, yaratıcılığı teşvik eden bir müzik türü ile hikayenizi etkili bir şekilde çerçeveleyebilirsiniz.

Kulübünüzün hikayesinin diğer önemli unsuru olan sözlerini oluşturabilmek için ise sözlerini kısa ve net bir şekilde yazabilmek önemlidir. Pek çok marş tekrara varabilen sözler içermektedir. Öte yandan, Moons ve diğerlerinin yaptığı bir araştırmaya göre, bir mesajı ne kadar tekrar ederseniz edin, tekrarladığınız mesajlar anlaşılabilir olsa bile bireylerin mesajlara ikna olma gibi bir istekleri yoksa mesajlarınız ikna edilebilir olmayacaktır. Mesajlarınızın kalitesi düştükçe bu oran daha da düşecektir. Dolayısıyla, kulüp marşınızda anlatmak istediğiniz şeyleri çok çarpıcı sloganlar bulsanız bile bunu dozunda tutmanız ve edebi değeri olan ancak fazla süslü olmayan kelimelerle anlatmanız hikayenizin etkisini arttıracaktır. Bu noktada gözden kaçmaması gereken bir unsur ise sözlerinizin ikna etmek değil şekil vermek üzerine kurulu olması gerektiğidir. İyi kurgulanmış ve dürüst bir hikâyeye sadık bir kitle bulmakta zorlanmazsınız.

İyi bir kulüp marşı bestelemede fizik, psikoloji ve edebiyat sizin yanınızda olacaktır. Hikayenize yürekten inandığınız, anlamlı bir hikâye oluşturmak için çabaladığınız bir durumda ise bilimin ve sanatın da desteği ile güzel bir kulüp tarihinizin oluşacağına ben de inanıyorum.

Kaynakça

https://www.verywellmind.com/music-and-personality-2795424

https://labs.psych.ucsb.edu/mackie/diane/socialemotions/socialemotions/MoonsMackieGarciaMarques2009.pdf

Leave a Reply