Yıllardan 1919… Dünyanın en büyük ülkelerinden biri – nam’ı diğer Amerika- halkı üzerinde bir deney yapmaya karar verir. 16 Ocak 1919 günü ülkenin ileri gelenleri toplanırlar ve daha sonra tüm eyatletlerce kabul edilecek bir yasa çıkarmaya karar verirler : İçki yasağı… Bir diğer ismiyle Prohibition. Ne yazık ki bu yasağın ülkedeki vatandaşların içkiye bakış açısını ve davranışlarını ne kadar değiştireceği hakkında en ufak bir fikirleri yoktur. 1919’dan 1933’e kadar süren bu deney tabi ki başarısızlıkla sonuçlanır.
Meselenin geçmişine bakacak olursak, alkol yasağı hareketleri 1800’lü yıllardan beri Hristiyan örgütlerce destekleniyordu. Bununla ilgili ilk hareket 1840’da metodistlerden* geldi. Önce oldukça başarılı olan metodistler, büyük bir kitleye hitap ediyordu ancak 1850’de bu kampanyalar çeşitli nedenlerle başarısız oldu.
Sene 1880… Woman’s Christian Temperance Union ve Prohibition Partisi içki yasağı hakkında tekrar kampanyalara başladı. Gene oldukça başarılı bir kitle toplayıp 1893’te Amerikan toplumunu iyileştirme çalışmaları hız kazandı. İyileştirmeden kasıtlarıysa, alkol yasağıydı elbette, ya da onların deyişiyle ‘ölçülü alkol içme’. Alkol yasağı bazı bölgelerce kabul olmaya başlamıştı bile ve 1919 yılının sonunda, o 16 Ocak günü ülke çapında alkol yasaklandı. Amerika Birleşik devletleri içerisinde alkol almak, satmak, üretmek ve herhangi bir yolla herhangi bir yere ulaştırmak resmen yasaktı artık.
Peki neler oldu? Herkes içki içmeyi bıraktı ve Amerika gerçekten ayık bir ülke mi oldu artık? Elbette hayır! İçki yasağı hemen hemen her Amerikan vatandaşının bir suçlu olmasına neden oldu. Gangsterler çoğaldı, mafyalar çoğaldı ve birçok değişik isimde kaçak içki üreticileri üredi. New York’ta gizlice kaçak içkilerin satıldığı Speakeasy adlı büfelerin sayısı 1922’de 5000’den 1927’de 30.000’e yükseldi. 1927’den sonraysa bu büfelerin sayısı 100.000’e kadar tahmin edilmekte. Alkol yasağı aynı zamanda ekonomiyi de büyük ölçüde sarstı. 1929 Büyük Buhran sırasındaysa giderek kötüye giden ekonomi üzerinde Roosevelt bazı alkollü içeceklerin üretilip satılmasına izin veren bir yasa tasarısı hazırlamak zorunda kaldı. 5 Aralık 1933’te ise yasakların insanları durduramadığını fark edilip alkol yasağına son verildi.
Alkol yasağı deneyi istenilen sonuca ulaşmadığı gibi, suç oranında kaçak alkol alım satımından kaynaklanan doğal bir artış görülmüştür. Yasak alkole olan talebi azaltmamış, hatta belki de artmıştır.
İtiraf etmek gerekirse, alkol iyidir demek değil amacım. Alkolün zararları herkes tarafından biliniyor artık. Ama alkolü yasaklamak? Bu doğru değil işte. Yasaklarla değil, eğitimle sağlanmalı bu bilinçlendirme. Tarihte daha önce de görüldüğü gibi yasaklar hiçbir şeye çare olmuyor. Türkiye de bu durumda şimdi. Saat 22:00- 06:00 içki alım satımı yasak. Amerika’yı görüyorum sanki. “Amerikan toplumunu düzeltme hareketi”nin Türk versiyonunu yaşamaya başladık. Gelecek ne getirir bilemeyiz ama eğer alkol yasağını getirecekse bir kez daha tarihin tekerrür ettiğini göreceğiz.
*Metodizm: 18. yüzyılda İngiltere‘de John Wesley adında bir keşişin bütün ülke boyunca at sırtında yol alarak yaydığı, Protestanlık mezhebine bağlı bir manevi düşünce sistemidir