Sizinde ortada bir şey yokken, bir konuşma esnasında ya da bir yazı okurken aniden aklınızda beliren ilginç sorulardan dolayı konsantrasyonunuzun bozulduğu oldu mu? Örneğin; birisiyle okuduğunuz ortak bir kitabı tartışırken, günlük hayatta çok da sık kullandığınız bir kelimeyi kullandınız diyelim. Peki, hiç kendinizi tartışmayı bir kenara bırakıp, daha önce sorgulamayı hiç düşünmediğiniz bu kelimeyi ve kökenini sorgularken buldunuz mu? Sizi bilmem ama ben bir çok defa kendimi böyle bir durumda buldum. Hatta bunu sık sık da yapıyorum. Lise hayatımın son dönemlerinde geliştirdiğim bir özellik olduğunu söyleyebilirim. Son zamanlarda her ne kadar buna çok fazla vakit bulamasam da, üniversite hayatım boyunca da devam ettiğini söylemem mümkün. Hatta bir zamanlar, aklıma gelen bu soruları unutmamak için, onları yakınımda bulunan bir deftere ya da kağıda not alırdım. İşte bu nedenledir ki, geçtiğimiz günlerde sıkıntıdan oturmuş eski defterlerimi karıştırırken kendime yıllar öncesinden bıraktığım ve cevabını henüz almamış olduğum bir not buldum:
“Zenci kelimesinin kökeni nedir?”
Bilindiği gibi tarih çok geniş bir bilim. Hatta öylesine geniş ki içerisine başka bilim dallarını bile alabiliyor. İşte bunlardan biri de –ki benim favorilerimden biridir- filoloji. Bu nedenle kısaca dil bilimi olarak tanımlayabileceğimiz bu tarihsel bilimden yazılarımda biraz olsun yararlanmaya karar verdim ve ilk konu olarak da –geçmişte not alan ellerim sağolsun-“zenci” sözcüğünü seçmiş bulundum.
Öncelikle belirtmeliyim ki İngilizce de bir küfür mahiyetinde olan “negro, nigga” gibi kelimelerin dilimizdeki zenci kelimesiyle özdeşleşiyor olmasını pek doğru bulmuyorum; çünkü kültürümüzün geçmişine baktığımda zenci kelimesinin bir hakaret ya da aşağılama aracı olarak kullanıldığına rastlamadım. Halbuki, yüzyıllar boyunca siyah anlamındaki Latince kökenli negro kelimesi, insanları renklerinden dolayı aşağılamak amacıyla kullanılagelmiş bir kelime olup, bazı ülkelerde kullanımı suç teşkil etmektedir. Bu nedenle zenci kelimesinin siyah, siyahi gibi alternatifleri düşünülünce, kullanımının pek de yanlış olmadığı kanısındayım. Ancak elbette ki bu kelimeden rahatsız olan insanlar varsa, yine de bu kelimeyi kullanmamak kâfidir ki çoğu siyasinin bu kelimeyi özellikle kullanmaktan kaçınıyor olmasına birçok defa tanık oldum.
Öyleyse, böyle ek bir bilgi verdikten sonra konumuza geri dönelim ve zenci kelimesinin anlamına bakalım. Araştırmam doğrultusunda ilk olarak TDK’nın sitesine girdim. TDK’nın sitesini açıp zenci kelimesini girdiğim vakit bulduğum cevapsa, elbette ki, beni pek şaşırtmadı. Siteye göre, zenci kelimesi hepimizin bildiği anlama yani “Siyah ırktan olan kimse, siyahi” anlamına geliyordu. Elbette ki bu bilgi bana yetmemişti; çünkü Türkçe mantığıyla düşünürsem, kelime sanki ‘zen’ kelimesine bir türetme eki olan ‘-ci’ eki eklenmiş hissi uyandırıyordu. Bu nedenle birazcık aşina olduğum bu ‘zen’ kelimesini araştırmaya koyuldum. Biraz felsefeyle ilgilendiğimden zen kelimesinin Budizm ile alakalı bir terim olduğunu biliyordum. Hatta özellikle meditasyon yaparken dinlenilen zen müziklerinden de haberdardım. Bu yüzdendir ki, zen kelimesini incelediğimde, yine beni şaşırtmayan bir sonuca ulaşmıştım. Edindiğim bilgiye göre, zen, Budizm’de var olan zorlu okullardan birisiydi ve kökeni Japoncaydı, yani, zenci olarak nitelendirilen insanların birçoğunun Uzakdoğu’dan olmadığını da hesaba katarsak, zen ve zenci kelimelerinin uzaktan yakından birbiriyle ilgisi yoktu.
Bu yüzden, en azından zenci kelimesinin bende bıraktığı bu yanlış izlenimi gidermiş olmanın rahatlığıyla, araştırmalarımı daha geniş çapta yapmaya karar verdim ve ilginç olarak nitelendirdiğim sonuçlara ulaştım. Bu doğrultuda, zenci kelimesinin Arapça “kara, siyah” anlamına gelen “zenc” kelimesine, aidiyet bildiren –i ekinin eklenmesi sonucu oluşmuş Arapça tabanlı bir sözcük olduğu sonucuna ulaştım. Bu kelime dilimize Araplarla olan ilişkilerimiz başladıktan hemen sonra girmişti. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi Orta Asya’dan gelen Türkler ancak şu anda bulunduğumuz bölgeye hareket etmeye başladıktan sonra farklı tenlerde insanlarla tanışmaya başlamışlardı. Bu nedenle anavatanlarında çok da bulunmayan böyle bir ten rengini tanımlamak için kelime türetmemiş olmalarını eminim anlayışla karşılarsınız. Ancak edindiğim bilgiler bu kadarla da sınırlı değildi. Ulaştığım bilgilerde, bu kelimenin aynı zamanda Farsçada da kullanıldığı, hatta İranlı göçmenler tarafından kurulmuş olan, çoğu kişinin Freddie Mercury’nin memleketi olarak da bildiği Zanzibar’ın ismini tam da bu kelimeden aldığı yer alıyordu. Daha iyi açıklamak gerekirse, Zanzibar kelimesi Farsça “zencilerin sahili” anlamına gelen “zangi bar” kelimesinden geliyor. Bu açıkçası gerçekten ilgimi çeken güzel bir genel kültür bilgisiydi; halbuki beni en çok şaşırtan şey bu olmadı. Asıl ilgimi çeken ve bir an için gülümsememe neden olan şey “zencefil” kelimesinin kökeninin de zenc kelimesinden geliyor oluşuydu. Bunun neresi ilginç diyebilirsiniz. Ancak şöyle ki İngilizce de zencefil kelimesinin karşılığının “ginger” yani “kızıl saçlı” olduğunu hatırlatmakta fayda var. Dolayısıyla zencefil iki farklı dilde zenci ve kızıl saçlı anlamına geliyor. Sizce de birbirine hem bu kadar yakın hem de bu kadar uzak olan iki kelime arasındaki bu bağlantıyı oluşturan zencefil kelimesinde tam bir ironi gizli değil mi?
Kısacası araştırmam gösterdi ki, zenci kelimesi Arapçadan dilimize geçmiş bir sözcük ve dilimizde oldukça da yer etmiş ve her ne kadar bu araştırmanın gösterdiği doğrultuda, zencefil kelimesiyle bağdaşan iki farklı renk olsa da, bana kalırsa benim bildiğim zencefil ne siyah ya da kahverengiye ne de kızıla ya da turuncuya çalmakta. Bildiğimiz patates sarısı işte.
Son olarak bu sefer ki yazımı yazarken çok eğlendiğimi belirtmek istiyorum ve zenci gırtlağı dendiğinde aklıma gelen ilk gelen şarkılardan biri olan Jennifer Hudson‘dan bu güzel şarkıyla yazımı bitiriyorum. İyi dinlemeler.
niye ki
Farsça’da zeng kelimesi “pas” demektir. Zenci ise paslı manasına gelmektedir. Yani İranlıların zencileri tahkir etmek için kullandıkları bir kelimedir. Zenci kelimesi Arapça değil Farsça’dır.