Bir Gizemin Keşfi: Ölü Deniz Parşömenleri

Dünyanın derinleri daha önce keşfedilmemiş sırlarla doludur. Öyle sırlar ki bunlar yalnızca geçmişimizi değil, geleceğimizi de aydınlatır. Son günlerde sıklıkla bültenlere konu olan Ölü Deniz Yazmaları ise âdeta bunun bir kanıtı. Size isim bir şey çağrıştırmadıysa da geçtiğimiz günlerde, Kudüs’te bir profesörün eline geçmeleriyle hak ettikleri ünü ve değeri kazanan bu belgelerin derinleri, kesinlikle geleceği aydınlatacak cinsten. Fakat öncelikle nedir bu ölü deniz belgeleri ona bir bakalım.

Diğer bir adıyla Kumran yazıtları olarak da bilinen Ölü Deniz Yazıtları, keşfine 1947 yılında nail olunmuş kadim dini yazıtlardır. Kudüs’ün Kumran adı verilen bölgesinde 11 farklı mağaradan toplanılarak tek bir arşiv haline getirilmiş bu kıymetli yazıtlar, Musevilik başta olmak üzere pek çok din ve zamanın toplumsal düzeni hakkında bize oldukça kıymetli bilgiler sunmakta. Şu ana kadar keşfedilenler haricinde, hâlâ aramalara devam edilen arşivin geri kalanını ise okumak, bulmaktan daha zor gibi görünüyor.

Genellikle hayvan derileri üzerine yazılmış olan yazıtlar, yılların da verdiği hasarla fazlasıyla yıpranmış halde olmalarına karşın Kudüs’teki Israil Antiquities Authority tarafından hazırlanan dev bir proje dâhilinde, yeniden birleştirip arşivlenerek meraklısı olan herkesin yararlanabilmesi adına bir internet sitesinden paylaşılıyor. Sitede bütün yazıtlar özel bir fotoğraflama teknolojisi kullanarak belgelenip, bu internet arşivinde paylaşılmış. Sitede okunabilir durumda olan yazıtların yanı sıra okunamayan ve farklı dillerde olduğu varsayılarak anlaşılamayan bütün yazmaların fotoğraflarını bulabilirsiniz.

Geriye yalnızca ağlama duvarı adıyla bilinen bir duvarı kalmış ve iki kere inşa edilip yeniden yıkıma uğramış en eski tapınaklardan biri olan Mescid-i Aksa zamanında yazılmış olduğu düşünülen bu yazıtlar Eski Ahit’de kadar pek çok kutsal kitaptan alınma ayetleri de içinde barındırmakta.

Yazıtlarda şu anki bulgulara göre farklı dillerin izine rastlanılmış. Ölü Deniz Yazıtları, Arami dili gibi unutulmuş bir dili de içerirken bununla beraber Yunanca, Arapça, İbranice ve Latin dillerini de içinde barındırıyor. Aynı zamanda hâlâ araştırma safhasında olan ve belirli bir dil sınıfına yerleştirilemeyen bazı sayfalar da varlığını sürdürüyor.

Nasa’nın da bu eski yazıtların fotoğraflanmasında yardım ettiği elimize geçen ilginç bilgiler arasında. Uzay teknolojisi gerektiren çekim araçlarıyla çekilip halkın ilgisine sunulan bu yazıtlar yüzyıllardır saklandıkları tozlu mağaralardan gün ışığına çıkmanın güzelliğini bütün insanlıkla paylaşıyorlar.

Canlı olarak sergilenmek için fazlaca yıpranmış ve hassas olduklarından, fotoğraflanmalarının ardından özel kısımlarda saklanan Ölü Deniz Yazıtları arkeoloji dünyasında da büyük bir ses uyandırmış vaziyette. Musevilik ve Hristiyanlık arasındaki ilişkinin daha iyi incelenmesi ve zaman içerisindeki etkileşimleri açısından Ölü Deniz Yazıtları tarih kitaplarında kendine yeni bir bölüm açtırmakla kalmayıp pek çok dini de ilgilendirir ve etkiler görünüyor.

Yazıtların keşfi hakkında internette birkaç farklı anlatıma rastlayabileceğiniz gibi, genel kanı bir çobanın bu eski yazıtların gün yüzüne çıkmasına yardım ettiği yönünde. İlk başta, bulunan parşömenlerin yörede yaşayan bedeviler tarafından kullanıldığı, sonrasında ise bir antikacıya oldukça düşük bir fiyattan satıldığı bilinen kadim parşömenler, bir profesör tarafından bulunarak uzun yolculuklarını tamamlamışlardır.

Bundan sonra yazıtların akıbetleri bilinmez, fakat keşifleri sayesinde geçmiş ve gelecekteki pek çok karanlığı aydınlatacakları kesindir.

 

Kaynakça

http://www.deadseascrolls.org.il/home

http://oode.info/tourkika/ayia_grafi_arxaioloyia/xeirografa_koumran.htm

http://www.centuryone.com/25dssfacts.html

Leave a Reply