Tarih incelendiği zaman bazısı Kleopatra olmuş nice topraklar yönetmiş, bazısı Helen olmuş savaşlara sebebiyet vermiş, bazısı da Marie Curie gibi bilimde çığır açmış birçok güçlü kadınla karşılaşırız. Günümüzde bile -halâ sürmekte olan kısıtlamalara boyun eğmemiş- kadınların mutlaka ki hayatımızın her alanında etkisini görmek mümkündür. İşte ben de bu yazımda yine önemli bir tarihi kadın figürü olan Saba Melikesi Belkıs’tan bahsedeceğim.

Tarih boyunca Belkıs; güzelliği, zekâsı ve sahip olduğu gücüyle bilinegelmiş bir karakter olmuştur. Ancak gerçekte yaşayıp yaşamadığı hakkında bilimsel kanıtların varlığından tam olarak söz etmek doğru olmaz. Öyle ki, günümüz tarihçileri, şimdi ki Habeşistan ve Yemen arasında bulunan bölgede bulunduğu varsayılan Saba Krallığı’nın gerçekte var olup olmadığı konusunda, şuan bile emin değillerdir. Yine de özellikle Ortadoğu’da bulunan kültürler ve semavi dinler incelendiğinde Belkıs, Makeda, Lilith, Nikola ve Balkız isimleriyle de bilinen Saba Kraliçesi’ne ait birçok bilgi elde etmek mümkündür.

Günümüz Habeşistan kültürüne, yani Etiyopya topraklarına baktığımız zaman, Saba Melikesi’ne ait izlere rastlanabilmektedir. Hatta ülkenin kraliyet ailesi, soylarını direkt olarak Belkıs’a dayandırırlar. Halbuki, buna dayanak olarak gösterilebilecek herhangi bir tarihi belge yoktur; ki günümüzde kraliçe hakkında birçok araştırma yapan bazı Arap bilim adamları, Belkıs’ın sanılanın aksine Habeşistan civarında değil de Kuzeybatı Arabistan’da yaşadığını bile dile getirmişlerdir. Ancak başta kraliyet ailesi olmak üzere halk, nesillerinin sadece Belkıs’a ya da onların deyişiyle Makeda’ya dayandığını söylemekle de kalmayıp, ayrıca Hz. Süleyman’a dayandığını da öne sürmektedirler. Aslında bu savlarında o kadar şaşırılacak bir yan da yoktur; çünkü Saba Melikesi Belkıs ile ilgili olan efsanelerde, hikâyelerde ya da dini metinlerde her zaman bu ismin yanında yer almıştır Süleyman peygamber. Etiyopya asilzadelerinin soylarını Belkıs ve Hz.Süleyman’ın çocuklarına dayandırmalarının en büyük dayanağı da belki budur. Bunun dışında Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam kaynakları aracılığıyla da Melike’yi incelemek mümkün olabilmektedir.

Yahudiler’de Saba hakkında bir bilgiye ulaşmaya çalıştığımız zaman, konuya dair çok fazla bilgiye ulaşmak diğer semavi dinlerle karşılaştırıldığında pek de mümkün olmamaktadır. Belkıs’a dair yahudilerin kaynaklık ettiği ilk metinlere ancak MS.1.yüzyıl dolaylarında yaşamış olan yahudi tarihçi Josephus’un eserlerinde ulaşılmaktadır. Josephus, Melike’nin ya da kendi isimlendirmesiyle Nikola’nın bir zamanlar Mısır ve Etiyopya Kraliçesi olduğundan bahsetmektedir. Bu nedenle Saba’nın bu kültürde daha çok mitolojik bir öge gibi göründüğünü söylemek çok da yanlış olmaz. Yahudilik tarihindeki bu tek bilgiyle kıyaslandığında, Hıristiyanlık dininin bize Saba hakkında çok daha fazla bilgi verdiğini söylemek mümkündür. Öyle ki, Melike İncil’de, Doğu’nun Kraliçesi ismiyle adlandırılmakta ve yine Hz. Süleyman ile irtibatta olan biri olarak vasıflandırılmaktadır. Kitaba göre, Belkıs çok zengin biridir ve Kral Süleyman’ı çok merak ettiğinden içerisinde çok değerli eşyalar bulunan bir kervanla Kudüs’e, peygamberin yanına gider. Aslında amacı zor sorular sorup kralı test etmekse de, gider gitmez peygamberden hoşlanır ve ona biat eder. Bu olay sonrasında da aralarında ticari ilişkiler başar.

https://i0.wp.com/iblog.milliyet.com.tr/imgroot/blogv7/Blog333/2011/11/02/21/332695-3-4-2342a.jpg?resize=333%2C240Bunun dışında İslam inancında Saba Melikesi hakkında neler söylendiğini incelemek de mümkündür. İslam’a göre, Melike, halkı güneşe tapan zengin bir ülkenin başında bulunmaktadır ve bu konuyu öğrenen Hz.Süleyman, Saba ile iletişime geçer. Bir süre sonra Kral’ı ziyarete gelen Belkıs, Hz.Süleyman aracılığıyla İbrahim peygamberin takipçileri gibi tek tanrıya inanmaya başlar. Ancak burada bir parantez açmaya da gerek vardır; çünkü; bu bilgiler bazı İslam yorumcularına göre doğru değildir ve tamamıyla yanlış yorumlamadan kaynaklanan bilgilerdir. Bu yorumcular, Saba Melikesi Belkıs’ın Süleyman peygamber döneminde yaşamış başka bir Belkıs ile karıştırıldığını düşünmektedirler.

Bunun dışında günümüzde, Afrikalılar Kraliçe’nin siyah tenli olduğunu düşündüklerinden ötürü Belkıs’a karşı ayrı bir ilgi  göstermekte, İngilizler ise “kim olduğunu sanıyor, Saba Melikesi mi?”gibi Belkıs’a ait olan kimi deyişleri kültürlerinde barındırmaktadırlar.

Ancak sonuç olarak şunu demek mümkündür ki, MÖ.950 yılları civarında günümüzde Etiyopya ve Yemen’in bulunduğu bölge içerisinde yaşadığı düşünülen Saba’nın özellikleri birçok kültüre etki etmiş, efsanelere ve dini metinlere konu olduğu yetmiyormuş gibi bazı deyimler içerisine bile girmeyi başarmıştır. Dolayısıyla Belkıs da, aynı bir Kleopatra, Helen, Marie Curie gibi günümüzde tarihi kadın ikonlardan biri olarak adının geçmesini oldukça hak etmektedir.

Leave a Reply