Türkiye de dâhil pek çok ülkenin Bilkent gibi pek çok üniversitesinden pek çok öğrenci, her yıl Erasmus Programı ile eğitiminin bir kısmını Avrupa’daki bir başka ülkede, farklı kültür ve gelenekte bir üniversitede geçirmeye gidiyor. Program, adını Türkçe’ye “Üniversite Öğrencilerinin Hareketliliği için Avrupa Topluluğu Eylem Programı” şeklinde çevrilebilen “European Community Action Scheme for the Mobility of University Students” açılımının kısaltılmasından alsa da, fikrin esin kaynağı 1466-1536 yılları arasında yaşamış olan Hollandalı din adamı ve düşünür Rotterdamlı Desiderius Erasmus’tur. Erasmus’un yaşayışı ve Avrupa entelektüel tarihindeki yeri aynı zamanda Avrupa Birliği’nin Erasmus Projesi’nin de düşünsel temellerini oluşturur. Zira Erasmus kısıtlı maddi imkânlarına rağmen kendini geliştirmek ve eğitmek adına başta Fransa ve İngiltere olmak üzere Avrupa’nın pek çok yerinde bulunmakla kalmamış, aynı zamanda tüm mirasını İsviçre’de bir yükseköğrenim kurumu olan Basel Üniversitesi’ne bırakmıştır.
Desiderius Erasmus 1446 yılında bugünün Hollanda’sının Rotterdam kentinde doğdu. Babası Gerard Katolik bir rahipti. 1340’lı yıllarda Avrupa’yı her bakımdan bir savaşın uğratabileceğinden belki milyon kat fazla tahribata uğratmış olan büyük veba salgını[i] bitmişse de, veba hâlâ sorun olmaya devam etmekteydi. Nitekim Erasmus’un ailesi 1483’te vebadan ölene kadar Erasmus onlarla yaşamaktaydı. Yetim ve öksüz kalışının ardından Desiderius Erasmus 9 yaşından itibaren, Brothers of Common Life (Ortak Yaşam Tarikatı)[ii] tarafından yetiştirilmiştir. Hollanda’nın en iyi Latin okullarından birine gönderilip orada Antik Yunanca da öğrenmiştir. Antik Yunanca’nın Avrupa’da ilk defa lisans eğitimi veren bir eğitim kurumu tarafından öğretilmeye başlaması da Erasmus’un eğitim gördüğü döneme ve okula denk gelir.
Yoksulluğun kendisini keşiş hayatına zorlaması sebebiyle yaşı 25 iken rahip olan Erasmus, hayatı boyunca genelde dini veya yarı-dini okullarda eğitim görmesine ve rahip sıfatı taşımasına rağmen pratikte aktif bir şekilde din adamlığı yapmamıştır. Yeteneği ve bilgiye açlığı sonucunda Kilise kendisini okuma yazma gerektiren işlerde kullanmıştır. Nitekim Cambria[iii] Piskoposu tarafından kendisine sekreterlik teklif edilmesinde de iyi derecede Latince ve az derecede Antik Yunanca bilmesinin etkisi büyüktür.
Erasmus 1495’te, Paris Üniversitesi’ne gittikten 4 yıl sonra İngiltere’ye giderek burada Thomas More ile yakın arkadaş olmuştur. Devamlı maddi sıkıntısı olmasına rağmen kendisini eğitmeye hep devam etmiştir. Hatta kaynaklarda arkadaşlarına sık sık kendisine kitap göndermeleri ricasında bulunan mektuplar yolladığı yazar.
Ne var ki Erasmus’u Avrupa için bu kadar kıymetli kılan etken, eğitime verdiği sonsuz önemden ziyade Kilise’nin içinden biri olmasına rağmen Kilise’ye yönelttiği eleştirilerdir. Dahası, tüm muhalifliğine rağmen Martin Luther gibi reformcu bir çizgiyle mesafesini korumuş, Papa’nın otoritesini tanımıştır. Dini konuların yanı sıra insani meselelere de eğilen eserler vermiştir. En iyi bilinen eseri Deliliğe Övgü, zamanının Avrupa toplumundaki batıl inançlara ve özellikle Kilise’ye yöneltilmiş alaycı bir başkaldırıdır. 1509 yılında yazılıp 1511 yılında basılan eserin Erasmus’un en bilinen eseri olmasının sebebi belki de geçerliliğini bugün dahi korumasıdır.
Eserde delilik kavramı bir söylevler dizisi şeklinde kendini aldatmayı ve çatlaklığı över ve bu yolla Katolik öğretinin batıl inançlarını ve yozlaşmış uygulamalarını sınar. Örneğin, asla toplumda Hristiyan geleneklere karşı geldiği için sapkın diye sınıflandırılabilecek insanların öldürülmesini savunmamıştır. “Hasta bir insanı öldürmektense iyileştirmek daha iyidir.” demesi dahi kanımca Erasmus’un döneminin düşünce özgürlüğü algısının çok ötesinde bir fikir yapısına sahip olduğunu kanıtlamaktadır.
Erasmus, henüz erken modern dönemde bile dogmalara karşı duruşu, eğitime verdiği önem ve hümanist kişiliğiyle kendisinden 500 yıl sonra yaşayan insanlara ilham kaynağı olmuştur, bizlere de örnek olmalıdır.
[i] 1347 ve 1352 yılları arasında Avrupa’da tarihte Kara Ölüm veya Kara Veba olarak anılan büyük bir veba salgını baş göstermiştir. Kayıtlara göre bu süreçte Avrupa’nın üçte birinden fazlası yaşamını yitirmiştir. Veba korkunç bir yayılım göstererek 14. yüzyılda dünya nüfusunu da yaklaşık 17. yüzyıla kadar toparlanamayacak boyutta azaltmıştır.
[ii] Brothers of Common Life (Ortak Yaşam Tarikatı) 14. yüzyılda Gerard Groote tarafından Hollanda’da kurulmuş bir Roman Katolik tarikatıdır.
[iii] Cambria, Fransa’nın kuzey şehirlerinden biridir.
[box_light]Kaynakça[/box_light]
Yazılı Kaynaklar
Albert M. Craig, et al. The Heritage of World Civilizations. Pearson, 2010. 313-314.
Mark A. Kishlansky, Patrick Geary, Patricia O’Brien. Civilization in the West. Pearson, 2010. 299-311.
Görsel Kaynaklar
http://vintageprintable.com/vintage-printable-science-2/medical-death/medical-death-bruegel-the-triumph-of-death/
http://www.entoen.nu/erasmus/beeld-en-geluid/erasmus
https://en.wikipedia.org/wiki/Erasmus_Programme#/media/File:Erasmus_logo.svg