Din İstismarına Geçmişten Bir Bakış: Martin Luther ve Protestanlık

İnsanların dini inançlarını kişisel özellikle maddi çıkarlar doğrultusunda kullanmasını din istismarı olarak tanımlayabiliriz. Ülkemizde hâlâ süre gelen bu din istismar dalgası kendini tarikatlar gibi oluşumlarla göstermektedir. Bunların yanı sıra dini kitapların çevirisinin yapılmaması ve din adamlarının ayetleri kendi istedikleri gibi halka sunarak bundan faydalanması da yüzyıllardır süre gelen din istismarına en sert örneklerden biridir. Peki bu din istismarına insanlık tarihi boyunca karşı çıkan, karşısında duran olmamış mı? Elbette olmuş. Bu direnişi İslam dünyasında pek göremesek de Martin Luther öncülüğünde ortaya çıkan Hristiyan mezhebi Protestanlığın din istismarı karşı en güzel somut direniş olduğunu söyleyebiliriz.

“Protestanlığın Babası” olarak adlandırılan Martin Luther, keşiş olmaya karar verdikten sonra Aziz Augustin tarikatına bağlı bir manastırda ilahiyat eğitimi almaya başladı. Bu eğitimi tamamladıktan sonra rahip oldu ve ders vermeye başladı. Bu dönemde yani Orta Çağ’ın sonlarına doğru Avrupa insanı salgın, kıtlık, savaş ve vergi gibi faktörlerin etkisiyle zaten eziliyordu. Bunların üstüne bir de din adamları sorumluluklar ve zorunluluklar yüklüyordu ve insanları sömürüyorlardı. Avrupa insanı ağır bir baskıya maruz kalıyordu. Kilisenin din adı altında insanlara dayattığı endüljans, engizisyon, aforoz bir sürü uygulama bulunuyordu. Günahkarın günahını itiraf edip pişmanlık gösterip üstüne bir de kefaret ödemeyi kabul etmesiyle günahının silinmesi uygulamasına endüljans, Katoliklerin baskılarına ve dayatmalarına karşı gelenlerin yargılandığı kilise mahkemesine engizisyon, kilisenin dinden çıkarmasına da aforoz deniyordu. Bu uygulamaları mantık dışı bulan Luther, bu konu hakkında 95 maddelik bir eleştiri yazdı ve piskoposlara gönderdi. Ayrıca bu tezlerini Wittenberg Saray Kilisesi’nin kapısına asarak görüşlerini halka açık hale getirmiş oldu.

Luther’in bu fikirleri bulunduğu ülke olan Almanya ile kalmayıp Avrupa’ya da öngörülemeyen bir hızla yayıldı ve bu tezlerin etkisiyle endüljans satışlarında önemli bir düşüş yaşandı. Bu düşüşün yaşanması ve diğer olumlu etkiler reform hareketinin başlangıcı oldu.

Roma’da Luther’in fikirlerine karşı papalık davası açıldı. Luther engizisyon mahkemesinde yargılandı ve Papa tarafından aforoz edildi. Luther, aforoz edilse de direnişinden vazgeçmedi ve aforoz nameyi halkın gözü önünde yaktı. Kutsal Roma İmparatoru Maximillian onu heretik yani sapkın ilan etti. Kilise, Luther’i zor kullanarak engelleyemiyordu çünkü fikirleri yazıya geçirilmesinin etkisi ile hızla yayılmıştı.

Luther’den fikirlerinden vazgeçmesi ve reddetmesi istendi. Luther bunu yapmayacağını şu sözlerle net bir şekilde belirtti: “Kutsal Metinler ve akıl yoluyla ikna edilmediğim sürece papalar ve konsüllerin otoritesini kabul edemem. Zira bunlar kendi aralarında çelişmekte ve benim vicdanım da sadece Tanrı’nın sözüne bağlıdır. Bu sebeple hiçbir görüşümden dönmüyorum çünkü kişinin vicdanına rağmen yazdıklarını inkar etmesi doğru ve güvenilir olmaz. Tanrı yardımcım olsun”.

Bu yaşananların olumsuz neticesinin ardından Luther, İncil’i kendi diline yani Almancaya çevirmeye başladı ve öğretilerini halkla paylaşmaya devam etti. İlerleyen zamanlarda Luther’in fikirlerinin yayılması halkı daha da uyandırdı ve ayaklanmalar başladı. Tüm bu sürecin sonunda Katolik kilisesinin baskılarından sıyrılan yeni bir mezhep, Protestanlık doğdu. Reform hareketleri sonrasında Protestanlık kendi içinde ayrılsa da bu mezhep merkeziyetçi bir anlayışa sahip olmamaları yönüyle Katoliklerden ve Ortodokslardan ayrılıyor.

Yaşanan bu reform, beraberinde büyük ve etkili değişimler getirdi. En başta, kilise ve din adamları itibarını kaybetti ve krallık üstündeki etkisini yitirdi. Eğitim-öğretim, Kilise’nin elinden alındı ve laik bir eğitim düzeni oluşturuldu.

Avrupa’nın gelişebilmesi için dini dayatmalardan sıyrılması gerekiyordu ve Luther’in öncülüğündeki reform bunu sağlamış oldu. Protestanlığın Avrupa’ya yayılması sonucunda Otuz Yıl Savaşları gibi kanlı bir savaş yaşansa da Avrupa, şu an içinde olduğu durumu büyük ölçüde bu reforma borçlu. Reformun sağladığına benzer yenilikleri Türkiye’nin kuruluş döneminde de görmek mümkün.

Her ne kadar din istismarı önlenmeye çalışsa da Türkiye siyasetindeki dini sömürüsü kendini göstermeyi sürdürüyor. Bunun ilk örneği de ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının parti programının 6. maddesinde “Parti, dinsel düşünce ve inançlara saygılıdır.” ifadesinin geçmesidir. Partinin bu din vurgusu gerici ve bölücü duygular barındıran kişileri bir nevi kışkırttı. Bunun sonucunda Şeyh Sait isyanı çıktı ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bu isyanın sorumlularından biri olarak adlandırılıp kapatıldı. Bu yaşananların ardından 1925’te dini siyasete alet etme vatana ihanet suçu sayıldı ve din istismarcıları en ağır şekilde cezalandırıldı. Ayrıca; tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı.

Bu gelişmelerden de anlayabileceğimiz üzere Atatürk, laiklik ilkesine çok önem vermiş ve din istismarıyla mücadelesini sürdürmüştür. Din ile siyaset ile ilgili düşüncelerini de şu sözlerinden daha net bir şekilde anlamak mümkündür: “Bunun gibi bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz İslam dinini, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ve tutkuların alanı olan siyasetten ve siyasetin bütün ögelerinden bir an önce kesinlikle kurtarmak, milletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak böylece İslam dininin yüceliği gerçekleşir. 

Ne kadar bu istismarın tarihinden ve reformdan bahsetsek de Katolik Kilisesi’nin din istismarı hâlâ tam olarak sonlanmış değil. Aynı durumu hâlâ İslam dünyasında ve Türkiye’de de görmek mümkün. İnsanların manevi değerlerinin sömürülmesi yüzyıllardır süre gelen bir durum olmayı sürdürüyor. En büyük temennimiz bu istismarın insanların daha bilinçli hale gelerek önlenmesi.

KAYNAKÇA

https://books.google.com.tr/books?id=48Zz1tyV8BIC&lpg=PT11&ots=dwxXtSo4eB&dq=protestant%20reformation&lr&hl=tr&pg=PT27#v=onepage&q=protestant%20reformation&f=false

https://books.google.com.tr/books?id=DHCwCwAAQBAJ&lpg=PP10&ots=Hx3eFw7XZC&dq=martin%20luther%20protestant%20reformation&lr&hl=tr&pg=PA3#v=onepage&q=martin%20luther%20protestant%20reformation&f=false

https://tr.wikipedia.org/wiki/Martin_Luther#%C4%B0lk_y%C4%B1llar%C4%B1_ve_akademik_ya%C5%9Fam%C4%B1

https://tr.wikipedia.org/wiki/Protestanl%C4%B1k

https://www.bbc.co.uk/history/historic_figures/luther_martin.shtml

https://tr.wikipedia.org/wiki/Reform_(tarih)#:~:text=ekonomik%20a%C3%A7%C4%B1dan%20zorlamas%C4%B1-,Sonu%C3%A7lar%C4%B1,ve%20Kilise%2C%20eski%20itibar%C4%B1n%C4%B1%20kaybetti

https://belleten.gov.tr/tam-metin/1473/tur

https://tr.wikipedia.org/wiki/Terakkiperver_Cumhuriyet_F%C4%B1rkas%C4%B1#Kapat%C4%B1lmas%C4%B1

Leave a Reply