Baharatın Sırtında Yükselen Dev; Hollanda Doğu Hindistan Şirketi

Sizlere gelmiş geçmiş en büyük şirketi tahmin etmenizi istesem ne cevap verirsiniz? Şu anki en büyük teknoloji şirketlerinden birisinin adını veya belki de büyük petrol şirketlerinden birisinin adını zikredersiniz sanırım. Benim tahminim ise, üstteki tahminlerin hatalı olduğunu öğrendikten sonra, devletin tekel konumunda olduğu şirketlerden birisi yönünde olurdu ancak gerçek bütün bu saydıklarımızdan farklı. Tarihin parasal anlamda en büyük şirketi Hollanda Doğu Hindistan Şirketi (Vereenigde Oostindische Compagnie, VOC) olarak geçmektedir ve günümüzde faaliyet göstermeye devam etseydi bütçesi yaklaşık 7.4 trilyon $ olacaktı.

VOC, 1602 yılında, yani en büyük rakipleri İngiliz Doğu Hindistan Şirketinden iki yıl sonra kuruldu ve resmi olarak iflas ettiği ve kamulaştırıldığı 1799 yılına kadar özellikle baharat ticaretini domine etti.  Her ne kadar Hollanda tarafından, kurulduğu tarihte 21 yıllığına tekel statüsü tanınmış ve bunun doğal sonucu olarak devlet, şirketi zaman zaman devletin çıkarına olacak kararlar almaya zorladıysa da şirketin kuruluşu ve yönetimi devletin değil özel kişilerin elindeydi. Kuran kişiler ekseriyetle tacirler ve tacirlerin emrinde çalışan paralı askerlerdir ki, bu durum devlet kontrolünde faaliyet gösteren diğer Doğu Hindistan Şirketlerine nazaran daha düzensiz bir yönetime sahip olmasına yol açmıştır.

Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, Doğu Hindistan Şirketleri içerisindeki en büyük şirket olmasına rağmen İngiliz veya Fransız Doğu Hindistan Şirketlerine nazaran pek bilinmemektedir. Bu dzrgrdzgdurumun olası sebepleri arasında tarihin, kötü olayları hatırlamaya daha meyilli olması sayılabilir. VOC’un yürüttüğü faaliyetler, rakiplerine göre merhametli addedilebilir; çünkü diğer emperyalist şirketlerin aksine VOC, geniş çaplı katliamlara veya asimilasyonlara imza atmamıştır. Bunların yerine Hindistan’ın iç işlerine mümkün olduğunca karışmayıp, her iki taraf için de kârlı olacak anlaşmalar yapmayı tercih etmiştir. Elbette, her iki taraf için kârlı olacak anlaşmalardan kasıt Hindistan halkına kâr sağlayacak anlaşmalar olarak değil, yerel soylulara ve yöneticilere fayda sağlayan anlaşmalardır; en nihayetinde yerel halk tarçın tarlalarında köle misali çalıştırılmıştır.

Yerel halkın tarçın tarlalarında çalıştırılmasının sebebi, Hollanda Doğu Hindistan Şirketinin en büyük geliri o dönemin safrandan sonra ikinci en pahalı baharatının tarçın olmasından kaynaklanmaktadır. Karabiber ticareti yapmak zorunda kalan Portekizli rakibinin aksine VOC, büyük tarçın tarlalarının bulunduğu günümüzde Sri Lanka adını alan, Seylan’da konumlanmıştır. Tarçın ticaretinin şirketin vazgeçilmez gelir kaynağı olmasının ardından, Seylan hem VOC hem de diğer Doğu Hindistan Şirketleri açısından paha biçilemez bir yer haline gelmiştir. Seylan’ın paha biçilemezliğini vurgulamak için Jacob Hustaert; “Seylan’ı kaybetme riskini göze almaktansa tüm Hindistan’ı kaybetmeyi yeğlerim” demiştir.

Şirket yönetiminin düzensiz olduğundan bahsetmiştik. Yönetimin düzensiz olmasının müsebbibi olarak yönetimdeki iki başlılığa benzer bir yapılanmayı sorumlu tutabiliriz. Buradaki iki başlılığa sebebiyet veren durum, şirketin esas yönetim organı olan ve 17 kişiden oluşan yönetim kurulu ile şirketin yürütme kurumu valilerin konumların birbirinden çok uzak olmasının doğurduğu, iletişim aksaklıklarının yanı sıra valilerin imgresuzaklığı kendi çıkarları için kullanmasıdır. Yönetim kurulu, şirketin neredeyse bütün faaliyetleri Hindistan’da yer almasına rağmen Hollanda’da bulunmakta yürütme organı olan valiler ise doğal olarak Hindistan’da bulunmaktadır. O dönemde Hollanda Hindistan arasındaki yolun yaklaşık olarak 8 ay içerisinde kat edilebildiği düşünüldüğünde, iletişim kopukluklarının boyutlarını tahayyül etmek zor değil. Bu iletişim kopukluğunun yarattığı sonuçların en bariz örneği, valilerden Jean Pieterzoon Coen çok fazla kayıp vererek ve çok büyük maliyetler harcayarak İngiliz donanmasını yenmesinin ardından yönetim kurulunun İngiliz Doğu Hindistan Şirketine bölgede ticaret yapma hakkı verdiğini öğrenmesi ile yaşanmıştır.

Yönetim kurulunun iç imagesyapısından bahsedecek olursak, kurul 17 kişiden meydana geliyordu ve şirket hakkında bütün kararları verme yetkisi yönetim kuruluna aitti. Yönetim kurulu genelde yılda 3 defa toplanır ve bütün kararları o toplantılarda verirdi. Toplantılara kurulun haricinde büyük hissedarlar ve şirkete tekel statüsü tanımayı koz olarak kullanan devlet yetkilileri katılırdı. Hissedarların şirket yönetiminde söz hakkı yoktu, sadece tavsiye niteliğinde konuşma yapabilirlerdi. Devlet yetkilileri de görünüşte hissedarla aynı haklara sahiptiler, ancak çeşitli lobicilik faaliyetleri ve daha ziyade şirkete baskı yaparak yönetim kurulunun kararlarını etkileme şansları vardı. Ek vergi, ithalat kısıtlamaları gibi baskı araçlarını genellikle Hollanda’nın iç pazar dengesini korumak amacıyla kullanıyorlardı. Hollanda’nın tekstil sanayisini korumak amacıyla devlet yetkililerinin, yönetim kuruluna tekstil ürünlerinin getirilmesini yasaklattırmaları; bu mevzuda iyi bir misaldir.

Şirketin muadillerinden bir diğer farkı da ilk uluslararası şirket olarak addedilmesidir. Hollanda’nın insan kaynakları bakımından yetersiz olması, VOC’u diğer Avrupa ve Asya ülkelerinden hem yönetici hem de alt kademe çalışanlar bulmaya itti. Alt kademe çalışanlar, işçiler ve tacirlerden ziyade şirketin sayısal olarak en büyük kesimi olan askerler ve denizcilerden oluşmaktaydı. Yönetici ve sıradan çalışanların haricinde şirket içerisinde yabancı hissedarlar da bulunmaktaydı, ancak yabancı hissedar alımı insan kaynağı sorununun değil sermaye bulma isteğinin bir sonucudur.

imgresPeki böyle bir şirket nasıl oldu da battı? Bu boyuttaki bir şirketin batmasının ardında birden fazla sebep olduğu aşikâr. Bu sebeplerden bazıları rakipleri ile girdikleri sonu gelmeyen ve çok büyük maliyetli savaşlar, yönetimde iki başlılığın ve iletişimsizliğin doğurduğu fırsatlardan yararlanan valilerin yolsuzlukları ve deniz yollarının güvenli hale gelmesi ile ticarete başlayan girişimciler olarak sayılabilir. İçlerinde en dikkat çekici olan ise, iyilikten maraz doğar sözünün ispatı olarak da görülebilecek girişimcilik faaliyetleridir. Girişimcilik faaliyetlerine açık denizlerden korsanları temizlemek suretiyle en başta imkân sağlayan bizzat Doğu Hindistan Şirketleridir, ancak korsanların sonunu getirmek için harcanan çok yüksek maliyetler, aynı zamanda yolu diğer tacirler için de ulaşılabilir kılmış ve bağımsız tacirlerin faaliyetleri rekabet yaratmak suretiyle bütün bu şirketleri çok büyük zararlara uğratmıştır. Bütün bu olumsuzlukların ardından VOC’dan hem donanma hem de askeri bakımdan çok daha büyük olan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ile yapılan son savaş, tabir-i caizse şirketin ipini çekmiştir. Donanmasının büyük bölümü kaybeden ve yüklü miktarda borç altındaki Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, hissedarlarının hepsini altından kalkamayacakları bir borçla bırakarak 1799 yılında batmış ve Hollanda tarafından ulusal onurlarını kurtarmak adına kamulaştırılmıştır.


KAYNAKÇA

Holden Furber, Rival Empires of Trade in the Orient, 1600-1800

George D. Winius & Marcus P.M. Vink, Merchant-Warior Pacified; the VOC (the Dutch East India Co.) and Its Changing Political Economy in India

Thomas Crump, The History of the Dutch East Indies Company

Peter Reynders, Why Did the Largest Corporation in the World Go Broke

Leave a Reply

1 comment

  1. Süleyman

    Merhaba,
    Size bir sorum olacaktı. Hollanda Doğu Hindistan Şirketinin; Fransız ve İngiliz Doğu Hindistan Şirketlerinden daha az tanınmasının-bilinmesinin sebepleri nelerdir? Yanıtlarsanız çok sevinirim.