Latin Amerika’nın Çığlığı Eduardo Galeano Yaşamını Yitirdi

3439428205_72a53f0d69

Bugün, Latin Amerika’nın damarları yeni bir kesik daha aldı. Latin Amerika’dan dünyanın dört bucağına ezilmişlerin, güçsüzlerin daimi destekçisi; Uruguaylı, devrimci yazar-gazeteci Eduardo Galeano doğduğu şehir olan Uruguay’ın başkenti Montevideo’da 74 yaşında yaşamını yitirdi.

Askeri darbelerden, hapislerden, sürgünlerden süre gelen yaşamında sadece Latin sol direnişinin destekçisi değil, dünyanın her yanındaki haksızlıkların sesi oldu. ‘Latin Amerika’nın Kesik Damarları’ isimli kitabı, yazdığı etkileyici birçok eserden en çok ses getireniydi. ‘Solun İncil’i’ olarak da anılan kitabını, Venezuela’nın sosyalist lideri Hugo Chavez, ilk görüşmelerinde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama’ya hediye etmişti.

Onun en sevdiğim yazar olmasının sebebi, tarihin en mükemmel biçimde kaleme alınışı olan kitaplarıdır. Bir sahafın tozlu raflarında ‘Latin Amerika’nın Kesik Damarları’nı ararken bulduğum ‘Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri’ kitabında; Türkiye’de tanık olduğumuz acıların, darbe, sürgün ve katliamların dünyanın öbür ucunda, Latin Amerika’da tanıklığını yapar. Yaptığı röportajlarda, anlattığı anı ve öykülerde sömürülen insanlığa en yakından bakar.

Daha önce okuduğunuz hiçbir kitaba benzemediğine emin olduğum ‘Ve Günler Yürümeye Başladı’ da; 1 Ocak’tan 31 Aralık’a, bir takvim temasıyla, günümüzden eski çağlara, daha önce duymadığınız ancak tarihe terk edilemeyecek kadar değerli gerçekleri, olabilecek en az kelimeyle, ancak en dolu şekilde anlatıyor. Minimalist üslubuyla, ırkçılıktan, seksizme; emperyalizmden tarihe damgasına vurmuş kahramanlara kadar her gün ayrı bir acımasız gerçek, her gün ayrı bir umut veriyor. Galeano, Nazım Hikmet’i de unutmuyor.

Ateş Anıları, Aynalar, Kucaklaşmanın Kitabı, Tepetaklak, Gölgede ve Güneşte Futbol, Biz Hayır Diyoruz…

“Belleksiz toplumlara ilaç gibi gelmesi…” diyor Zeynep Oral, Eduardo Galeano’nun çok müthiş üç özelliğini sayarken. Bizim gibi balıktan muzdarip hafızalı milletlere, “Unutmayın!” diyor her seferinde Galeano.

Benim açımdan en müthiş özelliği ise, o kıvrak şiirsel diliyle dünyaları birleştiriyor oluşu. Yakın tarihte Afrika’da bir kabileden, eski çağ Avrupa’sına, Amazonlar’ın güneş bile girememiş vahşi ormanlarından, Latin Amerika’nın sömürülen topraklarına; tek bir zarif cümlesiyle dünyaları birleştiren bir koca vicdan taşıması, halkların birleşmiş sesi, çığlığı, yankısı…

Sadece Latin Amerika halkı için değil, sömürünün her türlüsüne, her daim hayır demiş tüm yürekler onu unutmayacak!

“Görevliler, görevini yapmaz. Politikacılar, konuşur ama hiçbir şey söylemezler. Seçmenler, oy kullanır ama seçemezler. Bilgilendirme medyası bilgilendirmez. Okullar cahillik öğretir. Yargıçlar, kurbanları cezalandırır. Ordular, kendi vatandaşlarıyla savaşır. Polisler, suç işlemekten, suçla savaşmaya zaman bulamaz. Kârlar özelleştirilirken iflaslar kamulaştırılır. Para, insandan özgürdür. İnsanlar nesnelerin hizmetindedir.”      

                                                                                                                                                                                                                                 Eduardo Galeano

 

                                                                                                                         

 

Leave a Reply