Dig, Dag, Didedag… İlk kez 1955 yılının Aralık ayında okuyucuyla buluşan bu üç çizgi roman kahramanı, 1975 yılına kadar, tam tamına 233 farklı hikayeyle okuyucusuyla buluşmaya devam etti. Sadece çok satılan ve yayıncısına yüksek kazançlar sağlayan bir çizgi roman serisi olmak dışında, Mosaik çizgi romanı ve dolayısıyla kahramanları olan Dig, Dag, Didedag; Almanya Demokratik Cumhuriyeti (kısaca, Doğu Almanya)’nin her şeyi kontrol altında tutma amacı taşıyan otoritesine karşı, okuyucularına sayfalarında kısmi özgürlük ve hayatın gerçeklerinden uzaklaşma şansı tanıyan bir vasıta görevi üstlendi. Leipzig’de yer alan Stadtgeschichtliches Museum aracılığyla tanışma fırsatı bulduğum bu 20 yıllık serüven, okuyucularla paylaşmak isteyeceğim bir yazı fikrine öncelik etti. İnternetteki kaynakların yetersizliği sebebiyle, yazının kaynakçasını, ilgili müzeden derlediğim bilgiler oluşturuyor. Ek olarak, yine kaynak yetersizliği sebebiyle; paylaştığım bazı belge ve fotoğrafları, müze gezim sırasında çektiğim fotoğraflar oluşturmakta. ‘’Otoriteye karşı çizgi roman’’ şiarıyla hareket eden bu çizgi roman ve arkasında yer alan emektarların bir nebze tanınıp saygıyla yad edilmesi temennisiyle iyi okumalar dilerim.
Dig, Dag, Didedag üçlüsünün okuyucuyla ilk buluşmasını anlatmadan önce, 1950’li yıllarda Doğu Almanya’da çizgi romana bakışın nasıl olduğunu anlatarak yazıma başlamak isterim. Paylaştığım fotoğraf, 1955 yılı 1 Haziran’ına ait. Fotoğraftaki çocukların toplanma sebebi ise ilgili günün Uluslararası Çocuk Günü olması. Dünyanın dört bir yanında kutlanan bu gün, Doğu Almanya’da, çocukların yakılan şenlik ateşine çizgi romanları atması ile (1933’deki kitap yakmaları hatırlatırcasına) şekilleniyor. Bu fotoğrafın, tek başına, dönemin Doğu Almanya’sının çizgi romana yönelik bakışını çok kesin bir şekilde yansıttığını düşünüyorum. Kuruluş tarihi olan 7 Ekim 1949’dan başlayarak çok uzun bir süre, çizgi romanlar, Doğu Almanya’da (ayrıca Batı Almanya’da da) toplumun kültürüyle bağdaşmayan ve ahlaken sorgulanması gereken yayınlar olarak kabul edildi ve hem Doğu hem de Batı Almanya’da çizgi roman karşıtı politikaların fitilini ateşledi. Doğu Almanya’da, çizgi romanlar, sadece sosyalist kültür ve eğitime tehdit değildi, aynı zamanda, toplumsal politik hareketlere yol açabilecek platformlardı ve sosyalist kültür ve eğitime paralel olarak benimsenmesi gereken sosyalist kahramanlar ve hikayeler yerine tercih edilmesi söz konusu olamazdı (olmamalıydı). Bu sebeplerle, devlet eliyle, çizgi roman karşıtı bir kampanya yürütüldü. Bu kampanya kapsamında gerçekleşen- yukarıda paylaştığım kitap yakma olayına ek olarak- birkaç önemli olayı da kısaca anlatmak isterim. İlk olay, 1953 yılına ait: ‘’İşe yaramaz, çöp’’ çizgi romanların okunmasını engellemek amacıyla, Doğu Berlin’de, çizgi roman getiren çocukların devlet tarafından dağıtılan ve faydalı edebiyat olarak adlandırılan kitapları ücretsiz alabilmesini sağlayan bir program başlatılır. Ayrıca, ülke genelinde, sakıncalı çizgi romanlar yasaklanmaya başlar.
Bu yasakların ilk mağduru, 1954’te yasaklanan Der kleine Sheriff No. 12’dir. Takvimler 1955 yılına gösterdiğinde, resmi devlet organı olan Özgür Alman Gençliği tarafından çocuklara yönelik resmi yayınlar bastırılır. Unser Robinson (Türkçesi, Bizim Robinson’umuz) adı ile yayımlanan bu yayınlar, hikayeler aracılığıyla çocukları çizgi romanların tehlikelerini hakkında uyarma amacını taşımaktadır.
İşte böyle bir ortamda, Mosaik, 1955 yılının Aralık ayında karikatürcü Johannes Hegenbarth’ın yoğun çabalarıyla okuyucuyla buluşur. İlk sayı Dig,Dag ve Didedag’ı Doğu’ya yolculuğa çıkarır: Dig,Dag ve Digedag Altın Avında. 32 sayfa olarak çıkan ve çizimleri ve kurgusu tamamen Johannes Hegenbarth’a olan bu sayı (Karikatürist, kendi adına yerine Hannas Hegen mahlasıyla çizgi romanı yayınlar), yaklaşık yüz binlik bir satış rakamına ulaşır. Bu başlangıç, aynı zamanda, hem kahramanların bitmek bilmez maceralarının hem de Hegenbarth’ın 20 yıllık çizgi roman serüveninin başlangıcıdır. Kahramanların doğuya yolculukları, tam tamına 12 sayı boyunca devam eder ve bu süreçte, Mosaik, çocuklar tarafından sevilen yayınlar arasında yerini alır. Ki bu durum hiç de şaşırtıcı değildir: Mosaik, eğlenceli olmasının yanında, ayrıca, farklı konularda (tarih, kültür, teknoloji vs.) ayrıntılı olarak yapılmış araştırmaların bir sonucu olan ve serinin sayfalarında yerini almış pek çok bilgi ve çizimi de içermektedir. Ayrıca, Mosaik, dönemin sosyalizmi yücelten çocuk kitaplarının aksine, sayfalarında devletin talep ettiği gibi komünist kahramanlara veya ideolojik öğelere yer vermez. Sonucunda, sık sık devlet tarafından uygulanan baskıların hedefi haline gelir ve sık sık kapanma ihtimaliyle karşıya karşıya kalır. Kapanmasını ise iki durum önler: İlki, Hegenbarth’ın serinin bazı yerlerinde takındığı uzlaşması tavırdır ve ikincisi ise serinin yakaladığı ekonomik başarıdır (Yüz bin olarak başlayan satış rakamları, 1975 yılında altı yüz bini bulmuştur). İlk sayılardan sonra ( ki bu sayılar tamamen Hegenbarth tarafından hazırlanmıştır) çizgi roman, farklı konularda tecrübe sahibi kişilerin beraber çalışmasını gerektirir ve 1957 yılıyla beraber, bazıları yıllarca Mosaik için çalışacak 12 kişi, seriyi hazırlamaya başlar: Bazıları giysi çizimlerini yaparken, bazıları karakterleri yaratır, Lothar Drager gibi eski opera sanatçıları ise tiyatroya olan yetenekleri sayesinde metinlere hayat verir. Doğuya yolculuğu konu alan Orient-Südsee Serisi’nden sonra, kahramanlar, Römer Serisi adı altında Antik Roma’ya doğru yolculuğa çıkarlar.
Bu dönemde, Mosaik, pek çok problemle karşı karşıya kalır: Bazı sayfaları sansüre maruz kalır ve seri planlanan zamanda tamamlanamadan, Doğu Almanya’da 1957 yılının sonlarında devletin başlattığı edebiyat ve sanat eserlerinde sıkı kontrol politikası sebebiyle sonlandırılır. Baskılar sebebiyle hikayenin gidişatına bile müdahale edildiği bir dönemde, öncelikle, Mosaik’in yayım hayatının sona erdirilmesi ihtimali üzerinde durulur ancak çizgi romanın sahip aldığı satış rakamları daha ağır basar ve Sputnik’in uzayda yakaladığı başarının da etkisiyle yeni bir konu ortaya çıkar: İlerleme. Bu konu ile bağlantılı olarak, yarım kalan Römer Serisi yerine Weltraum (Türkçesi, Uzay) Serisi başlatılır. Bu ani başlangıç, hikayede kahramanların uzay gemisi tarafından kaçırılması aracılıyla ustaca yönetilir ve hikaye kaldığı yerden devam eder. Mosaik’in standartın altında kaliteye sahip olduğu ve sosyalist fikirleri işlemediğine yönelik baskı ve eleştiriler sonucunda başlatılan bu seri, eleştirileri bertaraf etme amacını taşımaktadır. Sonrasında, Hegenbarth ile yayımcı arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu, çizgi roman farklı bir yayınevi tarafından yayımlanmaya başlar. Hegenbarth’ın yaptığı ustaca pazarlıklar sonucunda; ekip, eskisine göre, daha bağımsız hale gelir ve çizgi romanın kurgusu ve çizimleri pek çok olumlu dönüşüm geçirir: Konular sosyalizmin üstünlüğünden buluşlara ve dünyanın ilerlemesine yönelmeye başlar. Ayrıca, yazılar, artık çizimlerden ayrı olarak çizimlerin altında yer almaya başlar.
1960 yılında, uzay serisiyle paralel olarak, Erfinder (Türkçesi, Mucit) Serisi başlatılır. Buluşlara ve dünyanın ilerlemesine yönelik konu seçiminin yansıması olan bu seri; Dig, Dag, Digedag’ın farklı refakatçılarla farklı yüzyıllara Avrupa’nın bilimsel ilerlemesine yönelik yolculuklarını konu alır: Seri boyunca Mosaik’in sayfalarında kendine yer bulan tarihsel ve teknik çizimler oldukça gerçekçidir. 4 yıl süren bu seri, eleştirilerden kaçamaz: Özgür Alman Gençliği tarafından konu ve karakter seçimi dolayısıyla eleştiri oklarının hedefi olur. 1963 yılında, Özgür Alman Gençliği, çizgi romanın analiz edilmesini emreder ve analiz sonucunda, Erfinder Serisinin, tarihi anti- Marksist olarak yansıttığı ve sübjektif olduğu sonucuna verilir ve çizgi roman, okuyucuyu tarih hakkında yanlış bilgilendirdiği için kınanır. Sonucunda, baskılara dayanamayan yayımcı şirket, Hegenbarth’a ültimatom verir: Ya eleştiriler doğrultusunda düzenlemeler yapılacaktır ya da Mosaik’in yayın hayatı sonlandırılacaktır. Yoğun kriz ortamında, Hegenbarth’ın yaptığı ustaca pazarlıklar sonucunda, dergi hem kapanmaz hem de aynı doğrultuda yayın yapmaya devam eder.
1964 yılında, okuyucular tarafından çok sevilecek ve yüksek satış rakamlarına ulaşacak seriye, Runkel serisine, başlanır: Sir Runkel, alışılmadık ve dağınık bir şövalyedir ve evliliği için parayı ihtiyacı olduğunda, kendini, babasının hazinelerini bulmak için Venedik’e, Bizans’a ve Orta Doğu’ya yaptığı yolculuklarda bulur. Bu geziler sırasında Digedags’larla karşılaşır ve hep beraber Burg Rübenstein (Sir Runkel’in kalesi)’e dönerler ve buradan yeni maceralara yelken açarlar. Maceralar boyunca, Sir Runkel, mizah yollu ve herhangi bir ahlaki mesaj kaygısı olmadan anlatılır. Maceraların ilham noktası ise Marco Polo’nun seyahatleridir. Serinin başarısıyla beraber Mosaik’in geleceği kısa süreli olsa da güvence altına alınmıştır ancak yayıncı tarafından ileri sürülen bahaneler sebebiyle Mosaik’in meraklıları için piyasaya sürülen derleme versiyonları artık basılmayacaktır. Bu durum, Hegenbarth’ın piyasayı domine edebilmek için Mosaik’in kağıdının daha kaliteli hale getirilmesi talebini boşa çıkarır ve Mosaik, çocuk çizgi romanı çerçevesi dışına çıkamaz. Takvimler 1969 yılını gösterdiğinde, America Serisi başlatılır. Serinin kahramanları, Soğuk Savaş ve Vietnam Savaşı’nın devam ettiği bir dönemde, bu sefer de Kuzey Amerika’yı yeni macera rotası olarak belirlemiştir: New Orleans’dan başlayan seyahat San Francisco’ya kadar uzanır. Bu geziler sırasında, pek çok noktada; Amerika’daki kölelik, altın arayışı ve iç savaş, kapitalist sistemi eleştirmek için kullanılır. Bu süreçte, ekip, çizimlerde ve kurguda dünyaca bilinen pek çok farklı yazarın kitaplarından yararlanır: Mark Twain, Karl May, Harriet Beecher- Stowe… Başarıyla çıkarılan yaklaşık altmış sayıdan sonra, 1974 yılında, okuyucuya hiç de uzak olmayan Orient (Türkçesi, Şark) Serisi’ne başlanır: Rota, bu sefer, Osmanlı Devleti’dir. Sahnede gücünü kaybetmekten korkan bir sultan ve kaçırılmış güzeller güzeli bir Bedevi prensesi vardır. Şarkın görkemi ise arka planda çizilmiş lüks eşyalarla ve çizim sürecinde pek çok farklı rengin kullanımıyla okuyucuya yansıtılır. Didedags, İstanbul’dan yolculuğa başlar ve Ege Denizi üzerinden Kahire yakınlarındaki piramitlere ulaşılırlar.
Bu sıralarda, Hegenbarth ile yayıncı arasında uyuşmazlıklar artmaya başlar: Hegenbarth, daha fazla çalışan ve daha az sorun istemektedir ancak yayıncı bunu kabul etmez. Bunun üzerine, Hegenbarth, Mosaik’den ayrılır ve Didedags’ların haklarını da kendisiyle beraber götürülür. Mosaik, yayın hayatına başka kahramanlarla devam eder ve 20 yıllık serüven, bu vesileyle, son bulur. Yıllar sonra, Hegenbarth, Alman Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanıyla ödüllendirilir ve yarattığı hikayeler ve o hikayelerin kahramanları -Dig, Dag, Didedag- çocukluğunu Doğu Almanya’da geçirmiş koca bir neslin anılarında iyi duygular ve hatırlaması güzel zamanlarla beraber yerini alır.
Kaynakça:
Stadtgeschichtliches Museum Leipzig
http://www.mosapedia.de/wiki/index.php/Liste_aller_Digedags-Hefte
https://en.wikipedia.org/wiki/Mosaik
https://en.wikipedia.org/wiki/Hannes_Hegen