İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya iki süper gücün yarışına tanıklık etti. Silahların ateşlenmediği ama bir savaş döneminin gerginliğine sahip olan bir dönemdi Soğuk Savaş dönemi. Siyasi ve askeri alanların yanı sıra spor gibi aslında insanları birleştirmesi gereken alanlarda bile bu amansız rekabet kendini gösterdi. Böyle bir durumda bilim ve teknolojinin Soğuk Savaş’tan uzakta kalması beklenemezdi. Bu alandaki rekabet de Uzay Yarışı olarak insanların karşısına çıktı. Birleşik Devletlerin Ay’a 1969’da insan göndermesi ile bir nevi biten Uzay Yarışı’nın Sovyet kanadı bir adamın omuzlarındaydı ve 1966’daki ani ölümü Sovyetlerin bütün planını bozdu. O adam Sergei Korolev nam-ı değer Glavny Konstruktor’dı.
Sergei Korolev Rus İmparatorluğu’nun küçük bir köyünde dünyaya geldiğinde takvimler 1907 senesini gösteriyordu. Taşrada doğmuş orta halli bir ailenin çocuğu olan Korolev, yaşıtlarından farklı olarak gözü hep yükseklerdeydi, uçmak en büyük hayaliydi. Amacına kavuşmak için planör uçuş eğitimi verilen şehirleri ziyaret etti ama önce Birinci Dünya Savaşı sonra da Bolşevik İhtilali hayallerine engel oldu. 1920’li yıllarda Sovyetler’in eğitim politikasında mühendislik alanlarına verdiği önem Korolev’in mühendislik eğitimi almasında etkili oldu, üniversitedeki hocası ve danışmanı ise Rus havacılığının efsanevi ismi Andrey Tupolev’den başkası değildi. Korolev’in üniversiteden mezun olduğu dönemde Sovyetler’de mühendislerin çalışmaları için şirket benzeri “çalışma odaları” kuruluyordu. Korolev de üniversite eğitiminden sonra 1931 yılında arkadaşı Friedrich Zonder ile roketler üzerine çalışan bir oda olan GIRD’de çalışmaya başladı. Gözü hep “yukarı”larda olan Korolev başarılı çalışmalarının sonucunda Sovyetlerin ana roket programı olan RNII’ya baş mühendis olarak katıldı ama iki sene sonra beraber çalıştığı mühendislerden bazılarının işi yavaşlatmak ile suçlaması üzerine tutuklandı ve Sibirya’ya sürüldü.
1938 senesinde ise Sovyet Rusya’nın sürgündeki mühendisine ihtiyacı vardı, Almanya ile yaklaşan savaş her alanda teknik bilgiye ihtiyaç gerektiriyordu. Zorlu bir sürgün tecrübesinden sonra tekrardan RNII’ya dönen Korolev burada eski hocası Tupolev ile çalıştı. 1944’de savaştaki faydaları göz önünde bulundurularak cezası kaldırıldı. Dünyanın girdiği bu yeni dönemde Korolev de kendine yeni bir düzen kurmaya karar verdi ve Kızıl Ordu’ya katıldı. Roketler konusunda bilgisi ve merakı ona dünyanın ilk balistik füze savunma sisteminin yapıldığı “çalışma odası”nda baş mühendislik mevkisini kazandırdı. Ama Korolev roketlerin daha farklı bir amaç için insanoğlunu uzaya çıkarmak için kullanılabileceğini hayal ediyordu. Kazandığı başarılara güvenen Korolev 1953’te kendi tasarım ofisi olan OKB1’i kurdu. Bu dönemde Komünist Parti yetkililerine uzaya göndermeyi amaçladığı uydu Sputnik’ten bahsetti, hatta bir hayvanın belki bir köpeğin de onunla beraber uzaya gönderilebileceğini anlattı. Korolev, bütün bürokratik çabalarında Birleşik Devletler’in uzay programını duyurmasına dek sonuç alamadı. ABD’nin planını Sovyet yetkililere sunan ve bunun uluslarının prestiji için önemli olduğuna onları ikna eden Korolev 1 ay içerisinde Sputnik’i uzaya göndermekle görevlendirildi. 4 Ekim 1957’de Sputnik 1, 3 Kasım 1957’de de yolcusu Laika ile Sputnik 2 uzaya gönderildi.
NASA’ya karşı başarı kazanan OKB1’den Sovyet hükümetinin beklentisi artmıştı. Korolev’in Ay, Mars ve Venüs için planları vardı, aynı zamanda yörüngeye insan göndermeyi, hava durumu, iletişim ve istihbarat için uydular geliştirmeyi hedefliyordu. Sovyet hükümetinin aceleci ve baskıcı yaklaşımı birkaç roket patlamasına sebebiyet verdi. Bu dönemde OKB1’i ayakta tutan kişi Korolev’di. Uzay programını bir propaganda aracı olarak kullanan dönemin başkanı Khrushcev yeni başarılar istiyordu. Korolev ve OKB1’in bu isteğe cevabı ilk insanlı uzay görevi olacak Vostok 1’di. Yuri Gagarin, Valentina Tereshkova, Alexei Leonov gibi isimlerle ilkleri başaran Sovyetler gözlerini Ay’a dikti. 1961’de geliştirilmeye başlanan N1 roketi ve Soyuz uzay modülü ile Ay’a ayak basmak için kurdukları planlar 1966’da her şeyin başı olan Korolev’in ölümü ile suya düştü.
Korolev, Sibirya sürgününde yaşadığı sağlık sorunlarını atlatamamıştı ve ani ölümüne bu hastalıklar sebep olmuştu. Kaderin cilvesine bakın ki yerine geçen kişi Sibirya’ya sürülmesine sebep olan o dönemki yakın arkadaşı Valentin Glushkov’ du, ama Korolev’in ölümü Sovyetlerin Uzay Yarışı’nı kaybetmesinin en önemli sebebi oldu.
Sovyetler için OKB1 ile kazandığı sayısız başarıya rağmen başına bir şey gelmesinden korkulduğu için kimliği ölene kadar açıklanmadı. Yazının başında da belirttiğim gibi Glavny Konstruktor olarak anıldı, gerçek ismini kozmonotların çoğu bilmiyordu. Buna rağmen o dönemin en etkili isimlerinden biriydi, hatta ilk uzay yürüyüşünü yapan Alexei Leonov’a göre bir nevi “tanrı” gibiydi. Korolev’in adı 1966’da açıklanmasına rağmen Sovyet hükümeti 1994’e kadar hayatı hakkında hiçbir bilgi açıklamadı ve araştırma yapılmasını yasakladı. OKB1 Sovyetlerin dağılmasından sonra RKK Energia adıyla çalışmalarına devam ediyor, Korolev’in ölmeden önce üzerinde çalıştığı Soyuz modülleri ise hala daha uzay yolculuklarında kullanılıyor, hatta bir dönem OKB1’in en büyük rakibi olan NASA astronotlarını bile taşıyor.
KAYNAKÇA
http://www.russianspaceweb.com/stk.html
http://www.russianspaceweb.com/rnii.html
https://www.britannica.com/place/Korolyov
http://www.astronautix.com/s/spacerace.html
https://cdni.rbth.com/rbthmedia/images/all/2017/04/27
http://4.bp.blogspot.com/-MfEJSXwopRA/UMDVEa9ycAI/AAAAAAAAvDw/4jFszHL78DU/s1600
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/6a
Anonim
Gagarin ve Korolev bu kadar erken ölmese belki de uzay yarışını Sovyetler kazanacaktı kim bilir… Çok güzel bir yazıydı, emeğinize sağlık