Sevgili GazeteBilkent okurları, bu dönemki ilk yazımda sizlere birbirinden güzel dört hukuk filmini tanıtacağım. İlk paragraf kısa tanıtım, ikinci paragraf benim film hakkında olumlu yönde eleştirilerimden oluşuyor. Çok fazla kötü yönde eleştirilerimi yazmadım, çünkü bu yazıyı okuyanların film hakkında meraklarını canlı tutmak istedim. İşte o dört film:
1) Primal Fear (İlk Korku): Richard Gere, Laura Linney ve Edward Norton’un rol aldığı bu filmin yönetmeni ise Gregot Gilley. Film şehrin popüler avukatı olan Martin Vail’in, şehrin önde gelen kanaat önderlerinden baş piskopos Rushman’ın öldürülmesi ile ilgili davada suçlanan Aaron Stampler’i savunma kararı almasıyla başlar. Hukuki diyaloglar açısından zengin olmasından ziyade Edward Norton harikulade oyunculuğu da bu filme ayrı bir güzellik katıyor. Edward Norton’un ilk filmi olmasına rağmen başarılı aktör bu filmdeki oyunculuğu ile Altın Küre Ödülü’ne layık görülmüştür.
Bence bu filmin en önemli özelliği senaryosundan ve yönetmeninden ziyade oyuncuların olağanüstü oyunculuklarıdır. Edward Norton ilk filminde kendini epey bir paralamış; karakterin kekemeliğini kendisi eklemiş, bazı anlarda spontane davranıp Richard Gere’in şaşkın bir yüz ifadesi takınmasına sebep olmuş. Bunun yanında filmin finalinin kısa tutulması için Richard Gere ve Edward Norton kimi yerlerde doğaçlama takılmak ve final hakkında uzun uzun konuşmak zorunda kalmışlar.
Fragman için: http://www.youtube.com/watch?v=PnmTi7hSjrA
2)The Devil’s Advocate (Şeytanın Avukatı): Al Pacino, Keanu Reeves ve Charlize Theron’un başrollerini paylaştığı; Taylor Hackford’un yönettiği bu film için modern zamanın Faust uyarlaması diyebiliriz. Film başarılı bir avukat olan Kevin Lomax’ın (Keanu Reeves) zengin iş adamı John Milton (Al Pacino) ile tanıştıktan sonra garipleşen hayatını konu alıyor. Belli noktalara sağlam eleştri getiren film asıl kapanışını Al Pacino’nun filmin sonundaki tiratı ile yapıyor.
Size iki sihirli kelime söyleyeyim mi? Al Pacino… Bu film dünyadaki en kötü senaryoya sahip olsa bile sırf onun oyunculuğu için izlenebilir. Film içinde çok sayıda real ve sürreal öge barındırdığından dolayı bazen kopukluklar olabiliyor. Filmi İngilizce izlerseniz daha çok keyif alacağınızı düşünüyorum, çünkü çok hoş kelime oyunlarına sahip.
Fragman için: http://www.youtube.com/watch?v=IBxD1qZnJzw
3) Law Abiding Citizen (Adaletin Peşinde): Yönetmenliğini F. Gary Gray’in yaptığı, başrol oyuncuları Gerard Butler ve Jamie Foxx olan film diğer 2’sine nazaran daha yeni, 2009 yapımıdır. Konu olarak ailesi katledilen Clyde Shelton’ın (Gerard Butler) hukuk sistemine kafa tutmasını anlatıyor. Diğer iki filme nazaran hukuksal diyalog olarak daha zayıf olsa da içerisindeki aksiyon sahneleri filmi güçlü kılıyor. Buram buram intikam kokan ve hukuk sistemini eleştiren bu film piyasadaki çoğu filmden daha çok izlenmeyi hak ediyor.
Bir gün aniden aileniz katledilir ve hukuk buna gereken cezayı vermez. Modern çağın suç ve ceza kavramı ile karşı karşıyayız. Ne iyi ki adamımız sahip olduğu mükemmel mühendislik dehası ile bunu değiştirmek için elinden geleni yapıyor. (Death Note’daki Kira gibi) Tabi bu sırada iyi bir insanın neler neler yapabileceğini görüyorsunuz.
Fragman için: http://www.youtube.com/watch?v=rA10RDU9quU
4) 12 Angry Men (12 Öfkeli Adam): Yönetmenliğini Sidney Lumet’in yaptığı filmde, Henry Fonda gibi Lee J. Cobb birbirinden değerli oyuncular başrolde. Latin Amerikalı bir genç adamın, babasını öldürdüğü gerekçesiyle cinayetle suçlanmasını anlatan film, jüri üyelerinden 8 numaralı Davis’in diğer jüri üyelerini ikna etmeye çalışması sırasında gelişen olayları anlatıyor. Film bir iki sahne dışında tek mekanda çekilmiştir ve bunun yanında tek zamanlıdır. Daha fazlası için Ayşe Gülşah Kartal‘ın incelemesini okuyabilirsiniz. http://gazetebilkent.com/2013/04/27/12-ofkeli-adam/
Fragman için: http://www.youtube.com/watch?v=kt1bSWXceAU